Geçmişten günümüze genel olarak muhalefetin gündem oluşturamadığına dair eleştiriler mevcuttur. Özelde ise CHP ve de Kılıçdaroğlu’nun hep gündemi geriden takip ettiği malumdur. Yani bir anlamda iktidar muhalefeti peşine takarak sürüklemektedir.
Fakat son zamanlarda bu hususta bir değişim söz konusudur. Artık gündemi Kılıçdaroğlu belirliyor fakat olumsuz ve negatif yönde olmak üzere. Tehdit ve şantaj kesmemiş olacak ki artık ülkeyi yabancılara şikâyet ediyor. Hayat pahalılığı ve geçim derdi yüzünden mustarip olan geniş halk kitlelerinin çığlıklarını es geçerek başka mecralarda top sektirmeye devam ediyor. Dolayısı ile eline geçmiş, ayağına gelmiş olan gollük pasları avuta atıyor. Aslında kimse ondan şapkadan tavşan çıkarmasını beklemediği için de bildiğimiz ve alışılagelmiş rolünü oynuyor.
Son çıkışını da ülkede bulunan tüm büyükelçilere iklim kılıfı ile mektup yazarak göstermiş oldu. Güya Kanal İstanbul projesi hayata geçirilirse hepimiz için felaket olur demeye getiriyor fakat asıl maksat tabi ki bunun ötesindedir. Bir kere bu tutum ancak üçüncü dünya ülkelerinde görülen ilkel ve çağ dışı bir davranıştır. Aynı zamanda acziyetin bir ifadesidir. Ben muhalefet olarak, demokratik yollarla engel olamıyorum, siz engel olun beyanıdır. Çok küçük düşürücü ve rencide edici bir tutum olması açısından utanç vericidir. Özgür ve bağımsız bir ülkede yaşanmaması gereken bir öngörüsüzlük vakasıdır. Matah bir şey yapılmış gibi bu mektubu her ülkenin kendi dilinde kaleme aldıklarının da özellikle altını çizmeleri ise evlere şenlik bir durumdur. Aman ne büyük incelik ve nezaket bari mektubun ucunu da yaksaydınız da dünyaya olan hayranlığınızı daha samimi olarak belirtmiş olurdunuz!
Bu kafa ve zihniyet hiç değişmeyecek. Dolayısı ile çok partili sisteme geçildikten sonra % 20’lik banda sıkışmış olmanın sebeplerini çok açık ortaya koymaktadır. Sürekli engel olma, yaptırmama ve son buluşları olan temel atmama törenleri ne muhteşem bir zekâ ürünüdür. Bu kafa yapısı ile çağlar, zaman ve konjonktür değişse de bilinçaltının sabit kaldığını görmüş oluyoruz. Ortaya konan bir eylem, proje ve aksiyon olmaması sadece negatif siyasetle gelinecek nokta, alınacak mesafe ancak bu kadar olmaktadır. Bir de Atatürk’ün partisi diyerek gerinmeleri ise tam bir komedidir. Bugün Atatürk ayağı kalksaydı sizi Kandile kadar kovalardı.
Sonuç olarak; Kılıçdaroğlu bildiğiniz gibi olumsuz gündem oluşturarak Türkiye’nin gerçeklerinden uzaklaşmaya devam ediyor. Seçim minderinde on kere yenilmiş olsa da, “Çık karşıma” diyerek yenilen pehlivan güreşe doymazmış tutumu ile şimdiden rekoru elinde bulunduruyor. Bu anlamda siyaset tarihinde ibret vesikası olarak yerini almış olsa da önemli olan o koltukta oturmak olduğunun bilincinde kendi çapında boş kasnak misali esip gürlemeye devam ediyor.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın