Eskiden köşe yazarlığı yerine kullanılan muharrirlik ve yazdıkları ise fıkra olarak ifade edilirdi. Fıkra ise bildiğimiz anlamda komik hikâye değil, içinde nükte ve ibret barındıran günlük yazılardı. Makale ise, bir konu hakkında uzmanı tarafından yazılan daha uzun yazılardır. Makaleler dip not ve belgelerle desteklendiği için daha çok akademik çalışmalar olmaktadır. Günümüzde kavramlar birbirine karıştığı için bütün bunları bilmekte fayda var.
Yine eksiden muharrirler arasında rekabet ve çekişmeye bağlı büyük polemikler yaşanır, okuyucularda bunu soluksuz bir şekilde takip ederlermiş. Günümüzde özellikle sosyal medyanın da etkisi ile takibin dışında yorum ve eleştirilerle okuyucuda interaktif bir şekilde olaylara müdahil olduğu için çok farklı bir mecra ortaya çıkmıştır.
Köşe yazarlığında taraf olmak bu işin doğasında vardır. Taraf olmadan görüş ortaya koymak ve düşünce açıklamak hem inandırıcı olmayacaktır, hem de etkisizdir. “Ne şiş yansız, ne kebap” tarzı bir duruş aynı zamanda ilkesizlik olarak makbul olmayacaktır. Döneme, konjonktüre, iktidara göre pozisyon almak ve yanardöner bir şekilde tavır ortaya koymak, fikrin fahişesi durumudur. Fikrin fahişesi olur mu? Diye sorarsanız tam da böyle bir durumdur. Üstat Necip Fazıl Kısakürek, Muhasebe adlı şiirinde tam da bu durumu şu satırlarla ifade etmektedir;
“Fikrin ne fahişesi oldum ne zamparası, Bir vicdanın bilemem kaçtır hava parası”
Günümüzde de eli kalem tutan köşe yazarlarının çalakalem her aklına estiğini yazıya dökmesinin kıymeti harbiyesi olmayacaktır. Süslü birkaç kelime ve kavramı art arda sıralamak bir düşünce ve derinlik değil, olsa olsa kamyon arkası veya duvar yazıları olacaktır. Bu ve benzeri yazılara sosyal medyada bolca rastlayabilirsiniz. Burada köşe yazarını diğerlerinden ayıran, olayları akıl süzgecinden geçirerek kendi şahsi düşüncesini ortaya koymasıdır. Ortaya koyduğu bakış açısı ve vizyonu orijinal olmalıdır. Bir farkındalık ortaya koyarak okuyucu da, “Ben bu açıdan bakmamıştım!” duygusunu ortaya çıkarmaktır. Ayrıca hak bildiği yolda tek başına da olsa yürümeye ve yol almaya devam etmelidir. Yapılan eleştirileri hazmederek dikkate almalı, bunlardan istifade etmeli fakat kendi çizgi ve istikametinden de sapmamalıdır.
Sonuç olarak; köşe yazarlığı, fikrin fahişesi olmadan ve de diklenmeden dik durarak kabın içindekinin dışarıya sızması ile kendi kimlik ve kişiliğini ortaya koymaktır. Bunu yaparken kimseyi aşağılamadan ve de hakaret etmeden bir denge kurmalıdır. Bir şeyi ispatlamak derdinde olmadan doğru ya da yanlış kendi özgür düşüncelerini ve vicdanın sesini ortaya koymalıdır. Tolstoy da her şey hakkında fikri olup da hiçbir şey hakkında bilgisi olmayanı fikir fahişesi olarak görmüştür. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin. Âmin.
Esenlik dileklerimle,