İlkel insanın, ateşin icadı ile birlikte yaşamında yeni bir konfora adım attığı hepimizin malumudur. Ateş, bir güçtü ve güç kontrol edilmediğinde/edilemediğinde aynı zamanda zarar meydana getirmesi de kaçınılmazdı. Ateş, hayatımızı kolaylaştırırken, aynı zamanda; yakmak, yıkmak, yok etmek, ortadan kaldırmak ve saf dışı bırakmak için de bir araçtı. O yüzden ona hükmetmek büyük önem arz etmekteydi.
Son zamanlarda yaşadığımız orman yangınları hepimizi büyük üzüntüye sevk etmiştir. Adeta ciğerlerimiz yanmış, kebap olmuştur. Bu kebabın farkı ise yenmiyor olmasıdır! Bunun yanında yanan sadece ormanlar değil; börtü, böcek, sürünen, uçan, zıplayan, koşan her türlü mahlûkatla birlikte bitki örtüsü ve toprakta adeta kavrulmuştur. Yok olan habitatın tekrar eski halini alması neredeyse yarım asra eşdeğer olacaktır.
Elde kesin delil olmasa da yangınların eş zamanlı ve birçok noktada başlamış olması sabotaj ihtimalini de beraberinde getirmektedir. Bir insanın terör amaçlı olarak ormanı yakmasını; akılla, mantıkla ve izanla izah etmek mümkün değildir. Bu nasıl bir kin, öfke ve husumet ki onu insanlıktan çıkartacak kadar gayya kuyularına sürüklemiştir. Bu tür insanların hayvanlardan daha aşağıya düşmüş olması gelecek adına kaygı verici bir gelişmedir. Bunları ancak Mankurt durumuna getirirseniz bu tür eylemleri gerçekleştirebilirler başka türlüsü mümkün değildir.
Bu tür büyük olaylarda toplum olarak ortak payda da buluşulması ve sinerji oluşturulması çok mühimken maalesef bizde durum tam tersidir. Sahada bulunan vatandaş, gönüllü veya görevliler cansiperane çabalarken kılını bile kıpırdatmayanların sürekli ahkâm kesmesi de ayrı bir muammadır. Moralleri bozacak, motivasyonu düşürecek ve kutuplaşmanın değirmenine su taşıyacak fitne uyandırma çabaları ayrıca sorgulanması gereken acı bir durumdur.
Bilgi sahibi olmadan devletin açıkladığı resmi bilgileri göz ardı edip sürekli kaostan siyasi rant elde etme çabaları da ayrıca unutulmayacaktır. Karınca misali taşıdığınız su belki o yangını söndürmeyecektir ama safınızı belli etme adına da aldığınız tutum ve davranışınız son derece önemlidir. Sizden fikrinizi soran mı var? İdeolojik körlükle her şeye muhalif olarak bu düzeni değiştireceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yangını bahane ederek insanların kutsallarına saldırmak en basit anlamı ile soysuzluktur. Muhalefetin kifayetsizliği sorgulamak yerine, çamur atarak bir şey elde edilemeyeceğine göre bu durum sizi ancak küçültecektir.
Sonuç olarak; “Tüm ülke yansa da bu iktidar gitse!” diye elini ovuşturan tipler varken yangını söndürsek de yaraları sarma konusunda işimiz çok kolay değildir. Uçağı, helikopteri, teknolojiyi ve tüm çabaları eleştirerek bir yere varılamayacağı ortadayken kimse sizden ihsan beklemiyor, gölge etmeyin yeter.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın