Bizim toplumda sünnet konusunda genel bir zafiyet vardır. Farzlar mutlak yapılmalı fakat sünnetler yapılmasa da olur veya terk edilebilir anlayışı hâkimdir. Oysaki sünnetler hafife alınamaz.
Erkek çocuklarının sünnet edilmesi dini bir tören olup usulüne uygun şekilde icra edilmesi inancımızın bir gereğidir. Eskiden sünnet merasimleri evlerde yapılırdı. Bu anlamda her şey yerel ve otantikti. Çağımızla birlikte büyük bir etkileşim ile değerler hızla yok oldu. Çocuğa sünnet kıyafeti olarak boydan uzun beyaz bir gömlek, kafasına bir fes ve göğsüne maşallah yazan bir çapraz kuşak takılırdı. Bunun içinde çok cüzi miktarda masrafla işlem tamamlanırdı. Bunun yanında sünnet çocuğunun annesi ve babası ayrıca bir kıyafete ihtiyaç duymazdı. Çocuk için bir oda ve karyola hazırlanır, güzelce süslenirdi. Sünnet çocuğunun mutlaka bir kirvesi olur tüm masrafları üstlendiği için de aile bu konuda çok rahat olurdu. Çocuk tekbir ve dualarla sünnet edilir, yatağına yatırıldıktan sonra da mevlit ve yemekle tören tamamlanırdı. Törenin sonunda çocuk yatağında ziyaret edilerek hem tebrik edilir hem de hediyesi takdim edilirdi. Böylece İslam’a uygun bir sünnet sade ve en az masrafla halledilmiş olurdu.
Fakat günümüzde ortaya çıkan genel yozlaşma sünnet düğünlerini de kapsamaktadır. Aileler, sosyal statüleri ve gelir düzeyleri oranında sınırları zorlayarak uç noktalarda dolaşmaktadırlar. “El âlem ne der” düşüncesi ile bütçesi elvermese bile borçlanarak israfta yarışılmaktadır. Birkaç saat için dünyanın parası verilerek salon tutuluyor. Çocuğun kıyafetinin yanında anne-baba adeta gelin ve damat gibi çocuğu gölgede bırakan şatafatla merasimin öznesi oluyorlar. Yemekle birlikte çoğu zaman sunulan içki ise törene tüy dikerek tamamen küfre hizmet edip günaha gark olunmasına vesile oluyor.
Günümüzdeki törenlerdeki en büyük garabetlerden biriside çocuk aylar öncesinden sünnet ettirilerek insanlar adeta figüran olarak kullanılmaktadır. Ortada sünnet düğünü var ama sünnet eylemi yok bunu anlamak mümkün değil. Aileler hiçbir sıkıntıya katlanmamak için bu şekilde bir yol izleseler de en azından etik olmadığı da ortadadır. Kimse sıkıntıya gelmiyor, oysaki bu gibi ortamlar birazda sıkıntının olması ile anlam bulmaktadır.
Sonuç olarak; sosyal yaşantımızdaki kokuşma ve çürüme her yerde olduğu gibi sünnet düğünlerine de yansımış durumdadır. Mahalle baskısı öyle bir raddeye varmış ki alternatif bir tören yapmanız adeta aforoz edilmeniz anlamına gelmektedir. Sünnetin olduğu sünnet düğünlerinde buluşmak dileği ile …
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın