Sohbet ve muhabbetlerde çocuklar genellikle göz ardı edilerek çok fazla ortama dâhil edilmezler. Sohbete dâhil edilseler bile usulen birkaç soru ile geçiştirilirler. Ya da kendi seviyesinde çocukça şeylerden usulen bahsedilir.
Bu durum hem psikolojik hem de pedagojik olarak kabul edilebilir şeyler değildir. Çocukları geleceğimiz ve geleceğimizin güvencesi olarak görmek lafla olmuyor. Onlara güvenmek, söz hakkı vermek ve anlamaya çalışmak gerekir. Bunun ötesinde düşünce ve fikirlerine değer vermek, bunun yanında saygı duymak da elzemdir. En önemlisini de bunu ona hissettirmek gerekir. Çocuklar samimiyeti anlamakta oldukça mahirdirler onlara rol yaparsanız aldatamazsınız, aldanan siz olursunuz.
İçinde bulunduğumuz bir dost meclisinde henüz 12 yaşında olan yeğenim Kaan’la yaptığımız sohbet oldukça faydalı ve verimli oldu. Kaan sayesinde kendisinin de temsilcisi olduğu Z kuşağını anlamaya çalıştım. Öncelikle dijital çağının tam göbeğinde dünyaya geldikleri için bundan vazgeçmiyorlar. Hayatlarının bir parçası olarak her dem onunla birlikte olmak olmazsa olmazları olarak dikkatimden kaçmıyor. Mesela bu yaz tatilinde kaç kitap okluğunu sorduğumda aldığım cevap “hiç” oldu. Bu kişisel bir durum olmayıp bu kuşak için doğal olmakla birlikte sıkıntılı bir durumdu. Sohbetimiz boyunca elinde bulunan akıllı telefonunu elinden hiç bırakmadı dersem mesele daha iyi anlaşılmış olacaktır. Birkaç kez dijital dünyadan koparmaya çalışma çabam sonuçsuz kaldı. Hem sohbete devam ettik hem de kendisi tutkulu bir şekilde oyununa devam etti. Bazen oyuna dalıp cevaplarını geciktirse de iki işi bir arada yapma becerisi kuşak farkı olarak dikkatimden kaçmadı. Değer yargıları farklı olduğu için bu durumu bir saygısızlık olarak görmedi, zaten sohbetten mutlu olduğu içinde ikisini bir arada sürdürdük. Bizim kuşak için bu durumu anlamak kolay olmasa da empati yaptığımda davranışının zamanın doğal bir süreci olduğu için çokta takılmadım.
Bu sohbetten bazı ipuçları da elde ettim. Özellikle okulda öğretmenlerine sitemi vardı. Daha özgür ve esnek tavır sergilemediklerinden bahisle bu durumun ters teptiğini dile getirdi. Kendi açısından haklı olabilirdi ve bu konuda eğitimcilerin de onları anlamaya çalışarak dayatmalardan vazgeçmeleri sağlıklı ilişkiler açısından kaçınılmaz olacaktır. Laf dönüp dolaşıp öyle bir noktaya geldi ki Kaan kendisinin “insan sarrafı” olduğunu söylediğinde az kalsın küçük dilimi yutacaktım. Bu ifadeye hem çok şaşırdım hem de çok değerliydi. Bu bakış açısı bir öz güvenin yansımasının yanı sıra yaşından çok daha olgun olduğunun göstergesiydi.
Sonuç olarak; günümüzde çocukların yaşına bakarak onları hafife almayın. En ciddi konuları bile rahatlıkla onlarla müzakere edebilirsiniz. Z kuşağı teknolojik zaaflarının yanı sıra donanım ve kapasiteleri ile sizi şaşırtabilir. Dikkat sizin de karşınıza bir Kaan çıkabilir, hafife almayın.
Esenlik dileklerimle,