Başka toplumlarda ulusal güvenlik sorunu olarak değerlendirilmesi gereken tezkere konusu bizde iç politika malzemesi yapılmaktadır. Bu durum siyasetin geldiği nokta açısından kaygı vericidir. Güvenlik gibi bekayla ilgili bir konuda bile ortak payda da buluşamıyorsak durum vahimdir. Gerekçesi ne olursa olsun bu ayrışmayı vatandaş çok açık bir şekilde değerlendirmektedir.
Sokaktaki sade vatandaş meseleye çok basit olarak bakmaktadır. Bu tezkere silahlı kuvvetlere sınır ötesi operasyonlar için yetki belgesidir. Bu yetki sayesinde özellikle terör konusundaki mücadele elzemdir. Dolayısı ile bu tezkereye, “Hayır” demek hayırlı bir tutum değildir. Bir de kimlerin hayır dediğine ve kiminle beraber olduğuna bakmaktadır, gerisi fasaryadır. Ortaya koyduğunuz hiçbir argüman vatandaşın gündemin de değildir. Hayır dediğinize göre tezkerenin iki yıllık olması, yabancı asker vurgusu gibi dayanakların halk nezdinde hiçbir geçerliliği yoktur. Tarih, sizin tezkereye daha önce evet dediğiniz halde şimdi hayır demenizi yazacak ve de yargılayacaktır!
Genel merkezinize çarşaf gibi afiş asarak, “Sınır namustur” diye ortalığı velveleye vereceksiniz daha sonra iş kıvamına geldiğinde yan çizeceksiniz bu tutarsızlık kabul edilebilir değildir. Siyasette, “Dün dündür, bugünse bugün” deme lüksünüz yoktur. Bu şekilde zaman, zemim ve konjonktüre uygun olarak sürekli dönüş yapmakla alınacak yol mevcut değildir. Ancak kendi taraftarınıza mesaj vermiş olarak onları konsolide edebilirsiniz. Buda size iktidar yolu açmadığı için yeni açılımlara ihtiyaç vardır.
Diğer taraftan direkt terör örgütü ile organik bağı olan partiyle aynı safta yer alacaksınız ve bunu savunacaksınız. Artı, “Bu tezkereye evet demek vatana ihanettir!” diye çok büyük laflar edeceksiniz, bunu yemezler. Hamasetle iktidar olunsaydı işiniz çok kolay olurdu fakat hayatın gerçekleri çok farklı. Hayır derken ortaya koyduğunuz 14 madde tamamen algı yönetmeye yönelik iletişim çalışmasıdır. Konuyla doğrudan ilintisi olmayan sorular sorarak işi sulandırmak ipe un sermekten öteye geçmeyecektir.
“Bizim Irak’ta, Suriye’de ne işimiz var?” diye düşünce ortaya koyan bir muhalefetin bu sığ düşünce ile yönetime talip olması acıdır. Yakın geçmişe kadar Türkiye’nin birinci gündem maddesi olan terörün gündemden düşmesi sınır ötesi operasyonlar sayesinde olduğunu unutmak en basit ifadesi ile nankörlüktür.
Sonuç olarak; vatandaş, milli güvenlik konusunda ki bu vizyonsuzluğa, “Allah akıl, fikir versin!” diyerek tepki koymaktadır. Basit gibi görülen cümle o kadar çok şey ifade ediyor ki işte Anadolu’nun bu feraset ve basireti bizi ayakta tutmaktadır. Tezkerenin halk nezdindeki tercümesi de terkibi de budur.
Esenlik dileklerimle…