Özelikle büyük şehirlerde yaşayanlar ev ve daire sahibi olsalar da aslında toprak sahibi değillerdir. O yüzden de toprak sahibi olmak aynı zamanda özgürlük olacağı için kimse özgür değildir. Özgür olmayınca da mutlu olmaları da söz konusu değildir.
Günümüzde özelikle pandemi sonrasında müstakil, bahçeli ve toprağının işleneceği bir ev herkesin hayalini süslemektedir. Adı üstünde hayal olduğu için de ancak rüyalarda sahip olabilirsiniz. Ekonominin en temel kuralı olarak bir mala talep artınca fiyatı da artar hükmü çerçevesinde toprak fiyatları da astronomik şekilde artmış bulunmaktadır.
Her konuda fırsatçı olan halkımız bu fırsatı da ranta çevirmeyi bilmişlerdir. Verimli tarım arazileri parsel olarak bölünerek güya hizmet adına satışa sunulsa da vatandaşın işine yaramadığı gibi güzelim tarlalar da heba olmaktadır.
“Gözünü toprak doyursun!” diyerek doyumsuzluk ifşa edilmiş olsa da kimsenin gözü maalesef doymuyor. İnancımız, değerlerimiz, kutsallarımız ve törelerimiz aksini tavsiye etse de tamahkârlığımız sınır tanımıyor. “Topraktan geldik, toprağa gideceğiz” bir slogan olarak dolaşımda olsa da kimse gereği konusunda bir adım atmıyor.
Söylemlerimiz ile eylemlerimiz birbirini tutmayınca da inandırıcılığımız yok olmaktadır. Sırtında yumurta küfesi olmayınca atıp tutmak dünyanın en kolay işi, ucu bize dokunduğu anda her şey alt üst olmaktadır.
Günümüzde herkes konumu ve pozisyonu ne olursa olsun kötülükte birbiri ile yarışmaktadır. Bu iş zıvanadan çıktığı için de nerede son bulacağı da belli değildir. Meseleyi sorguladığınız zaman ise herkes masum, bir önceki aşamada ortaya çıkan problemi dayanak göstererek kendini temize çıkarma, aklama ve vicdanını rahatlatma çabası kimseyi kurtarmayacaktır.
Son yıllarda maneviyatımız büyük bir erozyona uğrayarak inanılmaz şekilde aşınmıştır. Bu aşınma yüzeysel olmayıp çok derin çatlaklar meydana getirmiştir. Geçmişte helâk olan toplumlara baktığımız zaman benzer şekilde bir aşırılık en belirgin özellik olarak karşımızda durmaktadır ama kimsenin de ibret almaya niyeti yok gibi!
Sonuç olarak; eninde sonunda hepimizin hayali olan toprak sahipliği gerçekleşecektir. Fani olan bu dünyadan 1m² dahi olsa toprak sahibi olarak göçeceğimiz herkesin malumudur. Bundan endişeniz olmasın. Fakat bu sahiplik diğer tarafta pek işinize yaramayacaktır. Aile ve malınızı geride bırakırken yanınızda sadece azık olarak ameliniz sizinle birlikte olacaktır. Amel derken bu da bizde hep yanlış anlaşılmaktadır. İslâm’ın beş şartı sizin vazifeniz bunun dışında ki hayat tezahürlerinizin tamamı amelinizi oluşturmaktadır, bunu gözden kaçırmayalım!
Esenlik dileklerimle…