Belki de hayatımız boyunca hiçbir zaman buna benzer bir süreçten geçmemiş olacağız. Ortaya çıkan bu yeni durum dolasıyla başka hiçbir şey konuşamaz ve düşünemez hale geldik. Hepsinden önemlisi de eve kapanmak zorundayız.
Aslında çözüm oldukça basit, kolay ve masrafsız, sadece evde kalacağız. Fakat sosyal bir varlık olan insanoğlu için alışkanlıklardan vaz geçmek kolay olmuyor. İşin ucunda ölüm de olsa nafile, bazı insanlar olayın farkında olmamakta ısrar ediyor.
Bu durum ise yarı cehalet, yarı da “Bize bir şey olmaz” rahatlığından kaynaklanıyor. Ortaya koyduğunuz; argümanlar, dokümanlar, sonuçlar, analizler ve de ibret tabloları onları ırgalamıyor. Ne sosyal mesafe tanıyorlar, ne bir araya gelmekten sakınıyorlar, ne de alışkanlıklarından vaz geçiyorlar. Kendi hayatlarını hiçe saymaları bizleri ilgilendirmese de toplum hayatı için tehdit oluşturdukları için gerekirse kolluk kuvvetleri ile engellemek gerekecektir.
Bizler asker millet olduğumuz için; rica, minnet, istirham bizi bağlamıyor. İlla ki cebir ve şiddet kullanarak disiplin sağlamanız gerekiyor. Bu sorumsuz insanlar yüzünden her türlü tedbir ve kurala uyanlarının bu çabaları da ne yazık ki heba olmaktadır.
Bazı art niyetli kesimler ise, bu süreçten bile ideolojik nema peşinde koşarak siyasi rant devşirmeye çalışıyorlar. Onlar iflah olmaz mahlûk olduklarından onları kendi hallerine bırakmak gerekmektedir.
Küresel hale gelen korona virüs salgınını ulusal düzeyde çözmek zorunda olduğumuz da aşikârdır. Salgın küresel olsa da ortaya koyacağımız tedbirler; aklın ve bilimin ışığında olacaktır.
Sağlık bakanlığı ve çalışanları büyük bir fedakârlıkla, özverili çalışma yaparak süreci yönetmeye çalışırken bunları hafife alan bir güruhun olduğu da bir realite olarak karşımızda durmaktadır. Yok, efendim “Vakaların çıktığı yerler niye açıklanmıyormuş” gibi ipe sapa gelmez fantezilerde bulunuyorlar. Ya da hükümetin aldığı ekonomik tedbirleri küçümseyerek, “Paketten sadece yaşlılara bedava kolonya çıktı” diyerek meseleyi sulandırmaya çalışanlar maalesef ortalıkta dolaşmaktadırlar. Bunun yanında, “Bak bunlarda camilere kilit vurdular” diyerek tarihe gönderme de bulunmalarını akıl ve mantıkla izah etmek mümkün değildir. Vicdanları kurumuş olan bu ideolojik körlere cevap vereseniz de sözün etkisi olmayacaktır.
Sonuç olarak; inancımızda, evlerimiz bu dünyadaki cennetimiz olduğu benzetmesi yapılmaktadır. Sadece evde kalarak bu illetin üstesinden gelmek mümkünken, buna direnmek dinende caiz değildir. Herkes için zor ve sıkıntılı bu süreçte evde bulunmak, evde kalmak hiç bu kadar anlamlı olmamıştır. Sabrın sonu selamet ise bu çileye katlanmak zor olmasa gerek.
Esenlik dileklerimle,