İmam-Hatipler, geçmişten günümüze her daim tartışma konusu olmuş ve de olmaya devam edecek gibi gözükmektedir. Oysaki büyük ekseriyet olarak halkın böyle bir sorunu olmadığı da tirajı komik bir durumdur. Bu okullara kimseyi zorla gönderme durumu da söz konusu olmadığına göre meselenin arka planı merak konusu olmaktadır.
Muhafazakâr halk yığınları çocuğunun pozitif ilimlerin yanı sıra inancının gereklerini de öğrenmesi için destek verdiği eğitim kurumlarıdır. Bunun ötesi yoktur, fakat sizin adınıza karar veren bir avuç jakoben azınlık sizin gibi düşünmüyor. Siz bilemezsiniz aslında bu işin sonu din devleti kurma özlemi olanların devleti ele geçirme planları olarak lanse edilmektedir.
Kendileri seküler bir hayat sürdükleri için bilinçaltlarında dini olan her şeye karşı olma durumu genetiktir. Açıkça ifade etmeseler de; değişen ve dönüşen çağımızda dinin referans olmaktan çıkması gerektiğini düşünmektedirler. Yaşamadıkları bu hayatı bir tehdit unsuru olarak görmekte ve bununla mücadeleyi amaç edinmişlerdir. Dine alerjileri olduğu için dinle ilgili olarak da her şeye karşı olmaları da anlaşılır bir durumdur. Köşeye sıkıştıkları zaman da savunma mekanizması olarak; “Atalarının, dedelerinin hacı-hoca olduğundan dem vurarak” sıyırmaya çalışırlar. Oysaki gaflet için de oldukları bu cahillikleri kendilerini ele vermektedir. İnanç bireysel bir tercih olup, başkasının dindarlığı sizi kurtarmayacaktır.
İmam-Hatiplerin diğer okullardan bir eksiği yoktur. Tam tersi fazlası vardır, o fazlalık ise diğer müfredatın ötesinde din derslerinin olmasıdır. Çocuğa belli bir yaşta bu eğitimi vermediğinizde sonradan bunun verilmesi pedagojik olarak ta hem uygun hem de doğru değildir. Günümüzde bu okullardan mezun olan insanların ülkeyi yönetmeleri seküler kesimi rahatsız etmektedir. Burada önemli olan liyakate bağlı olarak bir yerlere gelmiş olmaktır. Bunun dışında, mezun olduğunuz okulun ne önemi vardır diye sormak gerekmektedir.
Fakat bilinçaltları, “Bu insanlar bu okulları tercih ediyorsalar sadece imam olsunlar” noktasına takılı kaldıklarından bunun ötesine geçemiyorlar. Bu durum aynı zamanda hazımsızlık konusu olarak tahammül edemediklerinin de bir göstergesi olmaktadır. Din eğitimi anayasal bir hak olup bunun da devletin kontrolü altında olması en sağlıklı olanıdır. Bunu yasaklayıp engellediğiniz zaman tarikatların kucağına bunu bırakmış olursunuz ki sonuçları ortadadır.
Sonuç olarak; ülkemizin İmam-Hatiplerle ilgili en azından halk nazarında bir sorunu yoktur. Bunların aleyhine faaliyet yürütenlerin de halk nezdinde itibarı yoktur. Kendi sapık düşüncelerini sorun olarak ortaya koymaları neticeyi değiştirmeyecektir. Alerji genetik bir miras ve rahatsızlık olup, tedavisi de mevcut değildir. Allah ıslah etsin, vesselam.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın