İnsan yaratılış olarak fizik ile metafiziğin hülasası olan bir yönüyle çamur, diğer yönüyle de şuur arasında var olan anlaşılması zor bir varlıktır. Fıtratı gereği eşrefi mahlûkat olarak meleklerin bile üstüne çıkabilecekken, bir anda enaniyeti ile yerlerde de sürünebilir. Bu geniş yelpaze ve sarkaçta savrulması an meselesidir.
Bu anlamda en basit konularda bile hayatı çekilmez hale getiren insanlara her yerde rastlamanız mümkündür. En temel ve karakteristik özellikleri baskın bir kişilik yapıları ile karşı tarafın önceliklerini göz ardı ederek sizi yok saymalarıdır. Farklı bir enerjileri vardır, bunu beden dillerine de yansıtarak baskı kurup sonuç almaya çalışırlar. Karşı tarafı ezme konusunda hiçbir ilkeleri yoktur, bunu otomatik refleksle yaptıkları için bu durum kişiliklerinin doğal bir yansımasıdır. Bunu bilinçli yapmasalar bile benliklerinin bir yansıması olduğu için onlar için çok doğal bir süreçtir. Arada ilginç, enteresan ve eksantrik bir soruyla da sizi dumura uğratmaları sürpriz olmayacaktır.
İletişim konusunda iyi bir dinleyici değillerdir, hatta sizi dinlemezler bile kafalarında ne varsa onu söyler kenara çekilirler. Bir konuda sizin fikrinizi merak ettiklerinde bile sizin söylediklerinizi dikkate almazlar. Siz aramış olmanız bile anında karşı hamle ile hemen sazı ele alıp, sizi saatlerce esir almaları içten bile değildir. Karşılıklı diyaloğun ötesine geçip sadece dinleyici olarak onun her söylediğini onaylayan bir pozisyona düşersiniz. Karşı tarafa saygıları olmadığı gibi sizin savunduğunuz fikirlerin tam tersini iddia ederek sizi aradığınıza pişman etmeleri de uzun sürmeyecektir.
Bu şekilde anlaşmanın zor olduğu insanların fiziki olarak da yere yakın olmaları tesadüf değildir. Hatta boyu kadar bir mesafenin de yerin altında oldukları yine halk arasında yaygın olarak ifade edilirler. Bununla kendini ve gerçek yüzlerini gizledikleri ima edilir. Bunun yanında fitne ve hile ile kafalarında kırk tane tilkinin dolaştığı söylenir. Ve bu tilkilerin kuyruklarının da yine birbirine değmediği veciz bir şekilde nesilden nesile aktarılır. Bu tür insanlar, toplumların sosyolojik yapılarının birer yansıması olarak bilimsel tezlere konu olmuş ve buradan önemli tespitler elde edilmiştir.
Bu insanlarla başa çıkmak için öncelikle sınırlar koymaya çalışın. Bu mahrem sınırların aşılmasına asla müsaade etmeyin. Soğukkanlı bir şekilde araya mesafe koyun. Fazla önemsemeyin ve keyfinizi kaçırmasına asla izin vermeyin.
Sonuç olarak; hayatın iniş ve çıkışları arasında zor insanlarla da karşılaşmanız olasıdır. Bu durum bizim elimizde olmadığı için karşı tarafı düzeltmemiz de mümkün değildir. Fakat geliştireceğimiz davranış kalıpları ile bu ilişkiden en az zararlı çıkmamız ve kendimizi korumamız mümkündür.
Esenlik dileklerimle,