Güzel Türkçemizin zenginliği hep dile getirilse de kelime ve kavramlar yerli yerinde kullanılmadığı zaman kargaşaya sebep olmaktadır. Dilimizin zenginliği; Osmanlıca, Arapça ve Farsça kelimelerden mürekkep olduğu için bunu sadeleştirmek adına bir tavır ortaya koyduğunuz da ortada dil diye bir şey kalmayacaktır.
Dünya görüşü, maneviyat, çevre ve içinde bulunduğumuz sosyal yapı ister istemez dilimizi etkilemektir. Bazı sansürlü ve sakıncalı kelimeler her kesim için adeta ambargo uygulanarak yok sayılmaktadır. Böyle olunca da frekansına uygun dil kullanayım derken komik durumlara düşülmektedir.
Günümüzde sosyal medyanın inanılmaz etkisi ile birçok kavram ve kelime adeta katledilmektedir. Bu durumu sorgulamaktan uzak kesimler de taklitçilikle dilimizin iğdiş edilerek yozlaşmasına zemin hazırlamaktadırlar. Mesela vefat eden kişiler için yayımlanan taziye mesajlarına “Işılar içinde uyu” gibi garabet bir ifade eklenmektedir. Aslında burada demek istenen ”Nur” olması gerekirken bu kelimenin maneviyata olan vurgusundan rahatsız olanların hazımsızlığının dışa yansımasıdır. Işık ve nur kelimeleri anlam bakımından benzer şeyleri ihtiva etse de asla birbirinin yerine ikame edilmeleri mümkün değildir. Zaten öyle olsaydı her şeyi tek bir kelimeyle ifade ederken benzer kelimelere de ihtiyaç olmazdı.
Nur, Kur ’ani bir kavram olarak Yüce Allah’ın isimlerinden birisi aynı zamanda bu isimle bir surenin olması dolayısı ile kutsaldır. Bunun yerine ışığı koymak en basit anlamı ile komiktir. Fakat seküler kesimin inançla ilgili hassasiyetleri de farklı olmak zorunda olacağı için nur kelimesini kullanmaları olası değildir. Bu yüzden de ölen kişi için nurlar içinde uyu yerine ışıklar içinde uyu demek gayet anlaşılabilir.
Bizim toplumda aydın ve entelektüel olmak için seküler olmak bir şart olduğu için bu tür durumlar aslında vakayı adiyedendir. Kendi inanç ve kültürüne bu kadar yabancı olmak başka topluluklarda rastlanılan bir durum değildir. Gerektiğinde kilisede yapılan her türlü tören ve kutlama normal karşılanırken biz de camide yapılacak benzer ritüeller laikliğin ilgası olarak telakki edilmektedir. Cenazeye bile dostlar pazarda görsün babında iştirak edenler bunun tabi uzantısı olarak da abdestsiz cenaze namazı kılmakta beis görmezler.
Sonuç olarak; bu asil millet inanıcına bağlı olarak ölülerini nurlara gark olması için ebediyete tevdi ederken bazılarının ışıklar içinde uyuması için göndermelerinde mahsur yoktur. O ışıkların kabirlerini nurlandırıp cennet bahçelerinden bir bahçeye açılması için yeterli değildir. Zaten onlar için ölüm bir son olduğu için de çok da sorun olmayacaktır.
Esenlik dileklerimle,