İstiklal marşımızın kabulünün yüzüncü yılı dolayısı ile bu senenin Mehmet Akif yılı ilan edilerek kutlanacak olması isabet ve takdire şayandır. Bunun yanında aynı zamanda sağlığında kendisine bahşedilmeyen itibarın tekrar ayağı kaldırılması adına da bir fırsat olarak görmek gerekir.
Vatanımızın çepeçevre kuşatıldığı ve ümitlerin azaldığı bir dönemde yazdığı şiir ile beka sorunumuzun ortadan kaldırılmasına katkı sunmuş olan vatan şairimiz için ne söylense, ne yazılsa kifayetsiz kalacaktır. Yaşadığı dönemde vatanında bedbaht edilerek yıllarca Mısır da yaşamış olması da ayrı bir hicran yarasıdır. Yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılara rağmen vatanına gönül koymamış aynı zamanda iman şairi olarak da gönüllere taht kurmuştur.
İstiklal marşına, “Korkma!” diye başlayarak kaybolmaya yüz tutmuş cesaretin tekrar vücut bulması için çok önemli bir uyarıda bulunmuştur. Bu girizgâh ve başlangıç; umut, cesaret, mücadele, kahramanlık ve cenk için kıvılcım olmuştur. Bu şiiri ilk defa okuyan birisi daha ilk kelimede önce silkinip kendine gelerek bunun arkasından çok daha önemli mesajların olacağını iliklerine kadar hissedecektir. Arkasından bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün sembolü olan al bayrağımızın sonsuza kadar dalganacağı güvencesini sarsılmaz bir şekilde taahhüt etmektedir. Burada en küçük bir şüphe ve endişeye mahal bırakmayacak şekilde bir kararlılık görmekteyiz. Devamında da tütecek en son ocağa kadar bu durumun ebediyen devam edeceği ifade edilmektedir.
Bir şiir, ancak bu kadar insana etki ederek tüm benliğini sararak ona kuvvet verebilir. Bu satırları okuyup sarsılmamak, tüylerin diken diken olmaması olası değildir. Milli birlik ve beraberliğin bir şiirle nasıl sağlanacağına dünyada gösterilecek tek eserdir. Her millet kendi kutsalları ve değerleri etrafında kenetlense de bizim yaşadıklarımızı test eden başka bir millet olmadığı için bu kalibrede bir şiir vücuda gelmesi mümkün değildir.
Bu şiir bir yarışma sonucunda ortaya çıktığı için Akif’in gönül dünyası ve inançları bunun bir ödüle dayanıyor olmasını kabul etmemiştir. Yarışmaya katılan hiçbir eser yeterli bulunmadığı için tekrar iş başa düşerek Akif kaleme alarak ödülü de ihtiyacı olduğu halde bağışlamıştır. Bu şiiri kahraman ordularımıza ithaf ettiği için de külliyatında yer vermemiştir. Aynı zamanda, “Allah bir daha bu millete istiklal marşı yazdırmak zorunda kalmasın” diyerek duygularını özetlemiştir.
Sonuç olarak; istiklal marşımız hücrelerimize kadar nüfuz edecek bir düzeyde milli ve manevi değerlerimizi ortaya koymaktadır. Bunun yanında bir topluluğun millet olma yolunda sinerji oluşturması gerekliliğini başarmış bir şaheserdir. Mehmet Akif gibi bir değerimiz olduğu için övünmekle birlikte onu geleceğe taşımak da boynumuzun borcudur.
Esenlik dileklerimle,