Kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen 40 maddelik yasa Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Yasada halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçuna 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
Kamuoyunda "Sansür Yasası” olarak bilinen, internet medyası ve sosyal medya ile ilgili yeni yaptırımlar öngören "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onaylaması sonrası Resmi Gazete'de yayımlanarak bugün yürürlüğe girdi.
Söz konusu 7418 Sayılı Kanun geçtiğimiz hafta Perşembe günü TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerde AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmişti.
Kanunun 29'uncu maddesiyle, "halkı yanıltıcı bilgi yayma suçu” nedeniyle gazeteciler ve sosyal medya kullanıcılarının 3 yıla kadar hapis cezası almasının önü açıldı. Ayrıca haklarında dava açılacak kişiler tutuklu yargılanabilecek.
Sosyal ağ sağlayıcıları, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun da içinde olduğu suçlara konu internet içeriklerini oluşturan veya yayan faillere ulaşmak için gerekli olan bilgileri soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında yargılamanın yürütüldüğü mahkemeye vermek zorunda olacak.
Tabii ki bu kanun eli kalem tutan herkesin bir şey yazar, bir şey paylaşırken bir kaç kez düşünmesi gereken bir yasa. Zira işin ucunda KARAKOLDA AYNA VAR (!) yada ADLİYE KORİDORLARINDA(!) şarkısını söylemek var.
Tabii ki bu sadece sitelerde makale, şiir, haber vs paylaşanlar kadar herkes için geçerli. Zira asıl dezenformasyonu bazı siyasetçiler, bazı STK ve derneklerde yapıyor.
Bir kaç gün öncesinde Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, PKK kanalında, Türk ordusunu teröristlere karşı kimyasal silah kullanmakla suçladı.
Korur, konuya ilişkin şu ihanet dolu cümleleri kullandı:
"Daha önce de incelemiştim. Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, kimyasal gazlardan, zehirli gazlardan biri kullanılmış durumda. Çok çeşitli kimyasal silahlar var. Her ne kadar kullanılması yasak ise de ne yazık ki bu yasaklanmış silahların çatışmalarda kullanıldığını da görüyoruz."
Şebnem Korur, yasada da belirtildiği gibi elinde yazılı, fotoğraf veya çekimler olmadan veya olsa da bunların doğruluğu ispat edilmemiş olan bu bilgi ve belgeleri Cumhuriyet Savcılarına ve yetkili kurumlara vermekle mükelleftir.
Bu arada tabii ki hükümet, muhalefet ve TSK dan konu ile alâkalı olarak yetkililerden hemen cevaplar geldi.
Şimdi dilek ve temennimiz o ki PKK'nın yıllardır aynı dezenformasyon oyunları ile güvenlik birimlerini ve ülkeyi hedef alan yalan haberlerini âdeta PKK nin basın sözcüsü gibi alıp yayan bu birim ve kurum yetkilileri için acil olarak yasal tedbirlerin ve cezaların yerine getirilmesi.
Zira, PKK, onlarca hastaneyi ateşe verdi. Türk Tabipler Birliği, hastane saldırıları ile ilgili yaptığı açıklamaların hiçbirinde PKK kelimesini kullanamayarak aciz kaldı, doktorlarımız adına bölücü teröristlere karşı "Milli Vicdan" sorumluluğunu yerine getiremedi.
Kimsenin yalan ve iftira oyunları ile ülkenin bütünlüğüne, göz bebeğimiz TSK' ya ve onun tüm birimlerine alçakca iftira atan bu kurum ve kurumun başındaki tüm yetkili birimlerin hukuk önünde ifade vermeleri ve hakettikleri ceza ile cezalandırılmasıdır.