Hain, her yerde hain...
İçeride de...
Dışarıda da...
Farketmiyor kimliği, görevi, cinsi, cibilliyeti...
Onun tek gayesi Kabil olmak...
Tek gayreti İbrahim'in ateşine su taşımak.
Yeri belli...
Duruşu da belli...
Biz...
Vatanın ve bayrağın sevdalıları onlara,
HAİN...
HAİNSİNİZ diyoruz!!!
Bir ordu...
Güçlü olan haklıdır değil...
Haklı olan güçlüdür!!! diye yola çıkıp teröristleri silme ve süpürme operasyonu ile yollara çıkan bir ordu.
İSLAM’IN SON ORDUSU!!!
veya
RESULULLAHIN (S.AV) SON ORDUSU.
İşte o son ordunun aslanlarından birinin anlattığı.
Adı Memed...
Anneleri babaları onlara KINALI KUZUM derler.
Yer Tel Abyad.
Operasyon başlamıştır. Operasyonun 2. günüdür ve gece dinlendikleri 1-2 saatlik sürede mesaj atmıştır sevdiklerine Memed...
-Durumumuz iyi, moralimiz yüksek!!!
-Merak etmeyin...
-Sadece dua edin...
Sonrası mı?
Buyrun okuyun ve dahi okutun.
................
Köye yakın mevzilerde çatışma bitmişti. Teröristler arkalarında silah mühimmat ne varsa bırakmış, köydeki ahalinin yiyecek ve içeceklerini de alarak iç bölgelere kaçmış.
Köye girdiğimizde çocuk ve kadınların ağırlıkta olduğu bir kalabalık güvenli olduğunu düşündükleri bir evde akıbetlerini hep birlikte beklerken kapıyı açtık.
TÜRKLER GELDİ!!! TÜRKLER GELDİ!!!
diye çocuk çığlıkları karşıladı bizi.
Uzatmayayım, hepsine kumanyamızdan dağıttık. Belli ki örgüt halkın açlığını pek önemsememiş, onları üzerlerine strateji kurgulanacak piyonlar olarak gördüklerinden, beslenmelerini pek dikkate almamışlardı.
Tüm çocuklar açlığın verdiği çaresizlikle verdiğimiz kumanyaları hızlıca yemeğe başlamıştı ki, gözüm kenarda oturan yay kaşlı hafif çekik gözleri altında yüzü yaşından çok daha olgun bir çocuğa takıldı alaca karanlıkta.
Bir şey yemiyor, kenarda sessizce oturuyordu.
Bu hali dikkatimi çekti. Acaba karnı tok mu diye geçirdim içimden. Oğlum gözümün önüne geldi. Yanına gidip adını sordum.
-Haydar Ali dedi.
-Sevmez misin verdiklerimizi" dedim.
-Severim dedi.
-O halde neden yemiyorsun dedim.
12 yaşındaki çocuk, 12 sene düşünsem aklıma gelmez bir cevap verdi ki, önce benim, sonra tüm timin gözlerinden yaşlar süzüldü.
-Siz Resulullah ın ordususunuz. Açlıktan ölüp Allah'ın huzuruna varsam, çocuğum, Rabbim bana hesap sormaz, ama sizin kumanyanızı yersem siz bir karış geri kalsanız bunun vebalini ödeyemem."
dedi.
Ellerim titreyerek tuttum yanaklarını iki elimle.
Alnından hem öptüm, hem de kokladım.
-Ye çocuk dedim, ye.
-Ye büyü ki sen de bu orduya nefer ol.
-Helal edin dedi.
Bütün tim sanki cenazede mevtaya hakkını helal eder gibi
HELAL OLSUN" diye haykırdı.
Haydar Ali’yi köyünde bırakıp intikale devam ederken artık hiçbirimiz o köye girerken ki askerler değildik.
Yola çıkarken içtiğimiz andı hatırladık.
O kadar gurur duyduk ki yaptığımız işle, yorgunluğumuzu bile unuttuk.
Bir Haydar Ali’yi kurtardık.
Dualarınızı eksik etmeyin.
Daha kurtarılacak Haydar Ali'lerimiz var.
Selam ve dua ile.
Bülent ERTEKİN