Yeni eğitim ve öğretim yılı birçok, çok, cooook eksiklikler ile açıldı. Vatana, millete hayırlı olsun.
"Böyle eksik, gedik olacaksa hiç olmasın kardeşim, neye, kime, neden, niçin dua ediyoruz? Bırakın şu vatan, millet, Sakarya teranelerini yahu." diyebilirsiniz. Yerden göğe kadar da haklısınız.
Her sene aynı dert...
Her sene aynı sıkıntı?
Hiç mi akıllanmayız?
Hiç mi geçmişten ders almayız?
Ders yılı bitmiş, diyelim ki bir ay tatil yapıldı. İkinci aydan itibaren okul idaresi okuldaki tüm eksikleri ne ise kalem kalem çıkarır ve bunlar seri bir şekilde yapılır. Peki, biz de ne oluyor? Ne olacak beyim, okul müdürleri okulun gönüllü koruyucu ve kollayıcı kolluk kuvveti olarak okulda okul açılıncaya kadar bekler.
Bana göre müdürüm, komserin, faysalımın aslında hiç suçu yok. Ne yapsın garibim, eline bütçe gelesiye kadar bir bakmışsın zil çalıyor, bu kapının zili değil haaa yeni eğitim ve öğretim yılının zili.
Neyse gelelim eğitim ve öğretim yılında son depremden sonra tamiri, tamiratı ve tadilatı yapılması gereken veya eğitim ve öğretime müsait olmayan eski binaların bakımları var.
Peki kaç tane böyle okul var?
Peki ne diye bekler bu okullar. Tabiiki önce "olur" kararı sonra da,
Elbette Napolyon...
Elbette para...
Bu kadar önemli bir konuda maalesef sanki "saldım çayıra Mevlam kayıra" gibi zihniyet var.
Okullar ile alâkalı tüm veriler toplandı mı? Toplandı. Ondan sonra yıkılacak olanlar bir an önce yıkılır, tamirat bakım,
onarım ve/veya güçlendirilmesi gerekenler var ise bunlar öncelik sırasına göre bir an önce bakımlarına başlanır.
"Abi sende amma uçuyorsun haaa" diyebilirsiniz. İstediğinizi deyin özel sektör kültürü ile çalışan insanlar sonuca odaklı çalışırlar ve bu sonuç en kısa, en temiz ve en verimli ne ise o dur. Tabiiki biz kamu kurumları üzerinde konuşuyoruz.
Elbette bu işin de bir araya gelinipte çözülmemesi için hiç bir sebeb yok.
Hiç mi bu işi yapacak bölgede stk, dernek, vakıf, platform yoktur?
Var.
Elbette var.
Hiç olmaz mı?
Bunların yanına bölgenin sayılı hayır kurumlarını, sanayici ve işadamlarını da çağırdınız hep beraber bir masanın etrafında güzel bir beyin fırtınası estirin bir bakalım ne çıkacak.
"Kardeşim Bülent, vallahi sen uçuyorsun haaa. Yahu bizim mahallenin arkadaşlarını bir araya getirmek kolay mı zannediyorsun."
Eeeeee dostlar peki ne yapacağız?
Cevap yok mu?
Bilmiyor musunuz?
Bilmiyorsunuz öyle mi? Ben biliyorum. O halde cevabını da vereyim. Kızmayın haaa.
Sonra darılmaca, kırılmaca yok. Sakın beni de aramayın haa.
Cevap:
HAYDİ ÇOCUKLAR, PARDON, HAYDİ ROTARYONLAR OKUL YAPMAYA!!!