23 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmış olan aşağıda röportajı büyük bir dikkatle okumanızı istirham ediyorum. Okuyacağınız bu röportaj bir Alman, bir gayri müslim tarafından HAKKANİYETLE VE REEL bir şekilde ifade edilmiş.
Maalesef biz ise hâlâ resmi tarih ile gayri resmi tarih arasında sıkışıp kalmış ve birbirimizle didişme halindeyiz.
Elbette Ümit varız ve olmaya da devam ediyor ve edeceğiz. Bir gün bizim, bizden, bize ait olan GERÇEK TARİH ile yüzleşecek "NE BAHTİYAR BİR MİLLETİN AFADI" olmaktan duyduğumuz mutluluğu önce içimizdeki HAİNLERE sonrada tüm dünyaya haykıracağız. İnşaallah.
Lafı daha fazla uzatmadan,
İŞTE BU!!!
İŞTE BİZ BUYUZ!!!
Diyeceğiniz ve iki bölümden oluşacak olan bu yazıyı okuyun ve lütfen okutun.
Buyrun...
ALMAN HABER KANALINDA TÜRKİYE HAKKINDA EZBER BOZUCU BİLGİLER
Alman haber kanalının muhabiri, İTÜ’de gizli gizli cami yapılması haberini Türkiye’den canlı yayın yaparak şu sözlerle duyurdu “Türkiye’de çok enteresan şeyler yaşanıyor sayın seyirciler! Resmen yüzde 98’i Müslüman olan ülkede, en önde gelen üniversitelerden birinde, Müslümanlar gizli gizli cami yapmak çabası içine girmişler.
Bundan daha sarsıcı ve şaşkınlık verici olan şey, Ülkede etkin şekilde habercilik yapıp sürekli olarak “özgürlük”, “eşitlik”, “adalet”, “fikir ve vicdan özgürlüğü”, “tarafsız habercilik” söylemlerini dile getiren haber kuruluşları bile “İTÜ’de gizlice cami temeli atıldı” şeklinde başlıklarla gelişmeleri izleyici ve okuyucularına adeta bir terör suçu işlenmiş ya da en azından bir üniversitede çok büyük bir yolsuzluk yapılmış gibi bir tavır ile duyurdular.”
Bizleri oldukça şaşırtan ve kafamızdaki Türkiye olgusu ile de çatışan bu olaydan sonra, konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz Türkiye uzmanı, tecrübeli araştırmacı, gazeteci ve aynı zamanda ödüllü tarihçi Klaus Gunter’e canlı yayın üzerinden bağlanıyoruz.
Klaus Gunter, genç kadın muhabirin şaşkınca sorduğu sorular karşısında, özetle şu cümleleri kurdu;
“Şu anda yaşananları doğru yorumlamak için biraz geçmişe bakmak lazım. Ben Türk tarihi üzerinde de uzman birisiyim. Alman toplumu da dâhil, bütün Avrupa toplumları Türkiye’yi çok yanlış tanırlar. Türklerin gerçek İslam ile bağları kopalı nerede ise iki asır geçmiştir.
Son İslami idare Osmanlı zamanında mevcuttu. Osmanlı yıkıldıktan sonra Yeni Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. T.C. asla bir Türk ve İslam devleti olmadı. Evet, olmadı çünkü yeni devleti ve resmi ideolojiyi tesis edenler hep gizli Yahudiler ve gizli Ermeniler idi. Zaten Osmanlı’nın son dönemi de bir Türk İslam idaresi olarak tanımlanamaz. İyi kötü araştırmış herkes bilir ki bu dönemde de Osmanlı devlet adamlarının birçoğu İngiliz işbirlikçisi gizli Ermeni ve Yahudilerdi.
Osmanlının yıkılabilmiş olması, bir imkânsızın başarılmasıdır.
Avrupalıların ve bölgede yaşayan gayri İslami unsurlar için, ‘Bir daha Osmanlı ya da başka bir İslami idare kurulmasına da mani olmak lazım. Bunu nasıl sağlarız’ endişeleri vardı. Bu nedenle, yeni T.C.’nin rejimi tamamen İngiliz gizli servisleri ile birlikte hareket eden Sabetaycı gizli Yahudiler ve Türkiye masonluğu tarafından kuruldu. Mesela ‘en büyük Türk’ ve ‘Türklerin atası’ anlamına gelen bir soyadını, tuhaftır ki henüz hayatta iken alan Kamal paşanın kendisi de, eşi Latife hanım da, diğer akrabaları da Sabetaycı gizli Yahudilerdi. Bunu batılı gerçek aydınların hepsi bilir.
Tercüme: Birgül Yayman Erdener
Selam ve dua ile.
Bülent ERTEKİN