Atamasının çıktığı Çavuşlu köyüne (Diyarbakır-Bismil) ulaşır ulaşmaz, görev yapacağı okula gitti. Okulun durumu içler acısıydı.
Köy muhtarı ve köyün ileri gelenleriyle konuşup eksikleri gidermek için yardım istedi. Köylüler isteksizdi, ancak “Parasını ben vereyim.” deyince onarımı başlatabildi. İlk aylığının büyük bölümünü ustalara verdi, gerisini de borçlandı.
1993 yılının 26 Ekim’i… Neşe yorgun argın okuldan eve geldi. Biraz dinlendikten sonra babasına: "Onarım işleri yüzünden açıldık. Evde sivri biberimiz var istersen onları kızartalım, ekmek ve yoğurtla yeriz.” dedi.
Henüz bir ocakları yoktu. Biberleri hazırladı, tavayı piknik tüpüne koydu. Ekmek ve yoğurdu masaya bıraktı.
Hava iyice kararmış, köydeki köpekler sürekli havlıyor, onun ötesinde uluyordu.
Köpek ve rüzgâr sesinden, önce kapının vurulduğunu duymadılar. Sertçe çalmaya devam edince, babası: “Kim o?” diye seslendi.
“Açın, hoca hanımla bir şey görüşeceğiz.” dedi kapıyı çalanlar.
Açtılar. Karşılarında silahlı iki yarasa. “Dışarı çıkın!” diye bağırdılar.
Türkçeyi düzgün konuşanı: “Biz 'Faşist T.C.nin hiçbir öğretmenini K*rdistan’a sokmayacağız, biletlerini iptal etsinler.' demedik mi?" diyerek, Neşe’nin yaşlı babasını tokatlayarak yere yuvarladı.
Neşe, köylülerden yardım gelir umuduyla bağırmaya başladı. Avazı çıktığı kadar haykırdı ama köyden “yardıma gelen kimse” çıkmadı.
Doğrulan babası “Yapmayın!” diyordu.
Yarasalardan biri silahın namlusunu Neşe’nin babasının kafasına dayadı ve tetiğe bastı.
Neşe donup kaldı. Yeniden bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. Kendini olduğu gibi yere bıraktı.
Neşe’yi saçından tutup tekme ve dipçik darbeleriyle köyün çıkışındaki tepeye kadar sürüklediler.
Genç kızın üstündeki giysi paramparça oldu. Bu arada kalleşlerin sayısı beşe çıktı.
Neşe gözleri açık ve donuk, ölüme hazır bakıyordu.
Biri kalaşnikofunu seriye aldı ve Neşe’nin sağ göğsünün üstüne dayayıp tetiği çekti. Beş mermi Neşe’nin göğsünü parçalamaya yetmişti.
Diğer göğsüne de mermi yağdırdılar.
#NEŞE ALTEN ÖĞRETMEN
(Tekirdağ Şarköy, 1972-1993)...
Bölücü örgüt PKK, öğretmenleri “Türk asimilasyonunun” en önemli parçası sayarak eylem yapma kararı almıştı o yıllarda. BEBEK KATİLİ APO'nun verdiği buyrukla...
Neşe daha 22 yaşındaydı. Çıtı pıtı, çocuk görünümlü bir kızcağızdı. “Bayrağımızın dalgalandığı her yere giderim.” diyor, başka bir şey demiyordu.
Öğretmenliğe yeni başlamış, yirmi beş günlük öğretmen iken 26 Ekim 1993'te şehit edildi.
Bugün, isimlerinin önlerinde dana dişi gibi Prof, Yar. Doç, Dr vs. olan AKADEMİSYENLER (!);
Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte (…)
Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını…
.............
Devletine KATİL DEVLET, güvenlik güçlerine, polis ve jandarmasına KATİL POLİS/ASKER olarak görüp 25 günlük öğretmenin, beşikte kundakta annesinin kucağında katledilen masumların kanına girenlere KATİL/ KATİLSİNİZ diyemeyenlere tek sorum.
acaba orada,
Diyarbakır/ Bismil de 25 günlük bir Prof, Yar. Doç, Dr olsa önce annesi canice bu akademisyenin gözleri önünde canlı canlı katledilse sonra da o meşhur unvanları (!) olan birisi yani SİZDEN BİRİNİZ KATLEDİLSE İDİ ( Mesela Sivas Madımak otelindeki vahşet gibi )bugün altına imzalarınızı attığınız bildiriye gene atar mıydınız?
YÜREĞİNİZ VAR İSE
ATARDIK DEYİNDE GÖRELİM!!!
AYM, bu kararıyla millete karşı işlenmiş bir suça ortak olmuştur ve bu millet bunu asla unutmaz.
Selâm ve dua ile.
Bülent ERTEKİN