Eski bayramlar...
Eski ramazanlar...
Eski sahurlar...
Bir tas çorbasını alıp ta komşu teyzelere götürdüğümüz...
Oruçsuz iken dışarıda bir şey yemediğimiz ve dahi içmediğimiz...
Oruçlu iken oruç tutmayana dahi saygı ve hürmetle ile baktığımız ramazanlar.
Aradan sanki asırlar geçmiş, devir üstüne devir, nesil üstüne nesil binmiş gibi bambaşka bir toplum bambaşka insanlar olmuşuz.
Oruçsuz olunduğu gibi oruçluya saygıyı da unutmuşuz. Nerede ise " ne diye tutarsın bu orucu be adam " diyen bir güruhla karşı karşıyayız.
Oysa ...
Cihan devleti Osmanlı İmparatorluğu...
Yer ve mekan Fatih Camii...
Kürsüde son asrın evliyalarından Hacı Cemal Öğüt bir Ramazan gününde vaaz ediyor. Dışarıda oruç tutmayanları, başı açıkları, namaz kılmayanları görüyor, onlara bir şeyler demesi lazım, ama direkt olarak bir şey de söylemek istemiyor.
Konuya şöyle giriyor:
Şu Hacı Cemal var ya, bu saf hanımla nasıl yaşayacak, nasıl idare edecek, bilemiyorum."
Diyeceksiniz ki: "
Senin hanım çok mu saf?"
Aman sormayın, o kadar saf, o kadar saf ki, isterseniz bir saflık örneği vereyim de bakın anlayın. Hacı Cemal'in de bu saf hanımla nasıl yaşayacağını siz düşünün.
Efendim, öğle namazından önce abdestimi aldım, cübbemi giydim, kapıya da çıktım, buraya vaaza gelmek üzere ayakkabılarımı giyerken bizim hanım da mutfakta iftarlık yemek hazırlıyordu. Birden feryadı bastı.
"Eyvah, bu da mı gelecekti başıma?"
Hemen ayakkabılarımı çıkardım/mutfağa doğru koştum, baktım, mutfakta bir şey yok.
Dedim ki:
"Hanım, yangın alarmı verir gibi ne bağırıyorsun öyle? Ne var?"
Dedi ki:
"Görmüyor musun kediyi?"
"Görüyorum, kediye ne olmuş?"
“Daha ne olacak? İftarlık pideleri yiyor" demez mi?
Tepem attı.
"Hanım sen de ne kadar cimrisin. İnsan bir pide için bu kadar çığlık atar mı? İşte camiye gidiyorum. Ne kadar pide istersen alır getiririm, hem de tazesinden" deyince, hanım bu sefer saf saf bana baktı, dedi ki:
"İlahi hoca, asıl saf olan sensin! Ben pideye mi acıyorum? Görmüyor musun, şu mübarek Ramazan gününde hayvan oruç tutmuyor, oruç? Şapur şupur pide yiyor. Ben hayvanın oruç yediğine kızıyorum, ona üzülüyorum."
Tepem iyice attı. Ben de dedim ki:
"İlahi hatun sen bilmiyor musun ki, hayvanlar oruç tutmaz, sen bilmiyor musun ki hayvanlar namaz kılmaz, sen bilmiyor musun ki, hayvanlar açık yerlerini örtme ihtiyacı duymazlar"
Cemal Hoca cemaate döner:
“Nasıl bizim bu saf hatuna iyi söylemiş miyim?"
Cemaatte gülüşmeler, mesaj alınmıştır.
Rabbim tüm müminleri,
ORUCU HAKKI İLE YAŞAYANLARDAN.
ORUCA VE ORUÇLUYA SAYGIDA KUSUR ETMEYEN KULLARINDAN EYLESİN.
Selam ve dua ile.
Bülent ERTEKİN