Anne...
Kadın...
Cinayet...
Birde tüm bunların yanına DAĞA KAÇIRILAN GENCECİK EVLATLAR eklenince illa bir şey yazmak gerekir diye düşündüm.
Hakkınızı helal edin.
Emine BULUT un canice öldürülmesi üzerine son bir haftamız kadın cinayetleri üzerine haberler ile geçti. Oysa o arada tüm ulusal kanallarda yayınlanan bir haber daha vardı.
Kırıkkale'de, Emine Bulut'un, eski eşi tarafından kızının gözü önünde öldürülmesiyle ilgili gelişmeler konuşulmaya devam ederken, başka bir diyarda ama bizim diyarımızda Diyarbakır'da oğlunun HDP'liler tarafından dağa kaçırıldığını söyleyen Hacire Akar, parti binası önünde oturma eylemi yapıyordu.
Anne Akar, "HDP kimseyi kandırmasın. Madem barış istiyorlar neden çocukları dağa çıkarıyorlar? Ben bunu lânetliyorum. HDP artık elini ailemden çeksin" demiş aradan geçen bir kaç günün sonunda da oğlu güvenlik güçlerinin yaptığı operasyon ile anneye teslim edilmişti.
Kadın cinayetleri kadar önemli olan bir diğer cinayet ise eli kalem tutması gereken veya henüz oyun çağındaki kız veya erkek çocukların PKK’lılarca DAĞA, ELEMAN YETİŞTİRİLMEK ÜZERE AİLELERİNDEN KAÇIRILMASI idi.
Kaçırıldığı günden, evladının kendisine teslim edildiği güne kadar anne Hacire AKAR 'ın yanında birkaç akrabasından başka hiç kimse yoktu. Merhamet ve şefkat timsali Hacire anne sonuna kadar direndi, kovuldu, horlandı, hakaret görmesine rağmen evladını KATİL ve HAYDUTLARA YEM YAPMADI.
Peki; o ana kadar Hatice annenin yanında acaba
Hangi partili..
Hangi siyasetçi...
Hangi stk...
Hangi SAVAŞA HAYIR!!!
Hangi ÇOCUKLAR ÖLMESİN
Hangi PKK KAHROLSUN diyen dernek ve onların temsilcileri vardı.
Hiçbiri!!!
Bir imtihanı daha kaybettiniz.
Kazanan ise HACİRE ANNE.
Ne dersiniz?
Selam ve dua ile.
Bülent ERTEKİN