Çaresizlik...
Bunalım...
İçine girildikçe çıkılamıyan bir girdap.
Bir yanda omuzlardaki müthiş sorumluluk, diğer yanda tedavisi zor bir hastalık.
Kim ne derse desin, Rabbim kimseyi bir yoksulluk, bir de ...
Rabbim her kim ki; çaresizlik, yoksulluk ve hastalık içerisinde ise yardım eylesin. Kimse gerçek mânâda , bizzat kendisi yaşamadığı sürece karşısında sıkıntı içerisinde olan şahsın durumunun ne olduğunu ne bilir, ne de tarif eder. Kör bir adama "ormanı veya denizi tarif et!" deseniz ne kadar tasvir edebilir ki? Tıpkı Hoca Nasreddin gibi" bana damdan düşeni getirin"
Olaylar ve neticeler karşısında hepimiz bir yorum yapıyor sonunda da kendimizce bir karar veriyoruz. Oysa görünenlerin, konuşulanların ve yazılan fikriyatın arkasında bir de görünmeyenler ve bilinmeyenler var. Belki biraz sabretsek herhalde kanaatimiz ve yorumumuzda o denli isabetli olacak.
Geçen günlerde bir vatandaşımız işsizlik ve onun getirdiği yoksulluktan dolayı kendini valiliğin önünde yaktı. Olay hakkında çok şeyler konuşuldu, çizildi ve yorumlar yapıldı. Biletler ve cezalar kesildi. Öyle değil mi?
Neler denilmedi ki?
Oysa ölen vatandaşımızın eşi ve annesi, olayı; yazılan ve çizilenlerin ötesinde çok farklı beyanat vermediler mi?
Bizler, kendini yakan vatandaşın buna sebeb olan davranışının,
çocuklarına iş bulamadığından dolayı eve ekmek götüremediğini okuduk.
Oysa kendini yakan Adem Yarıcı'nın eski eşi Bahar Yarıcı, şiddetli geçimsizlikten dolayı boşandıklarını belirterek, "Eşimle daha önce kavgalarımız olmuştu ve bundan dolayı uzaklaştırma kararı çıkmıştı. Arada gelir çocuklarını görürdü, evliyken de zaten arabanın ve motorun altına atlayarak intihar girişimlerinde bulundu. Son zamanlarda psikolojisi iyice bozulmuştu." ifadelerini kullanıyor.
Yâni gerçekten bir hasta kardeşimiz ve bu intihar girişimlerini zaman zaman girmiş olduğu bunalımlarda da göstermiş. Devletin Toplumsal Ruh Sağlığı Merkezlerinde bu tür hastalığa sahip vatandaşlarımızın gerek kliniklerde gerekse de bizzat evlerinde yapılan ziyaretler ile tedavi ve kontrol edildiğini yakinen biliyorum.
Diğer yandan devletin resmi kurumu olan Hatay Valiliği’nden yapılan açıklamada, “Kendini yakma girişiminde bulunan vatandaşın iki çocuğu bulunmaktadır. Sosyal Hizmetlerden Sosyal Ekonomik Destek Yardımı, çocukları için Şartlı Eğitim Yardımı ve Şartlı Sağlık Yardımı almaktadır. Vatandaş, eşinden boşanmış ve uzaklaştırma cezası almıştır. Psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle daha önce de kendini yakma teşebbüsünde bulunmuştur”
Ayrıca yetkililerden edinilen bilgiye göre, Yarıcı’nın ailesi ve çocuklarına 2011’den bu yana yaklaşık 44 bin TL’lik yardım yapıldığı söyleniyor ki bu da resmi makamların verdiği bir bilgi.
Kimsenin her ne şekilde olursa olsun hayatını herhangibi bir şekilde zarar vermesine ve sonlandırmasına hiçbir şekilde taraftar değiliz.
Bu tür sıkıntılı durumlarda kim ne derse desin bireysel sorumluk birinci planda olmalıdır.
Çevremizde dar daireden başlayarak, mahalle, kasaba yönetimine oradan da il bazında valiye kadar herkesi ilgilendirir, herkes sorumludur. Lâkin önce kendimizden başlayarak...
Şu bir gerçek ki sorumlular ve ayıplanacakları arıyor isek, bu birimizin değil hepimizin ayıbı. Bu da böyle biline.
Lâkin..
Şimdi söyleyin bakalım;
Kendi nefislerine bir tek kelime edemeyenler
Devlete...
Devletin en başındaki şahsa...
Devletin sosyal kurumlarına...
Kısaca;
Siyasi tarafgirliğinizden
Sabırsızlığınızdan...
İçinizdeki kin...
Nefret...
Düşmanlıktan dolayı söylemiş olduğunuz onur kırıcı ve aşağılık sözlerden dolayı TÜKÜRÜĞÜNÜZÜ YALAYACAKMISINIZ?