Ne umutlarımız...
Ne hayallerimiz vardı.
İçimiz kıpır kıpırdı.
Neden olmasın ki.
Gelene 4, gidene 3 çekiyorduk.
Hem de öyle böyle değil haaa. Dünya devi Hollanda'ya ve Fransa'ya.
Attıkça bir başka olduk.
Şiştikçe şiştik ...
Biz geliyorduk...
Türkler geliyordu!!!
Âdeta damperli kamyon gibi havalarda idik. Ne ayaklarımız, ne beynimiz bir türlü yere inmiyordu.
Taa ki ilk maçta 3, daha sonra 2, daha sonra da tekrar bir 3 yedikten sonra, ne havamız kaldı ne karizmamız. Bizim çocuklar gitmiş, yerine kafaları yerden kalkmayan ezik bir takım ve onun oyuncuları gelmişti.
Yenildik...
Hem de öyle böyle bir yenilgi değil...
Adamlar; dünyanın bildiği, tarihi şeref levhaları ile dolu futbol kulüplerinde oynayan BİZİM ÇOCUKLARI âdeta çimlere gömdüler. Şimdi spatula ile oradan kazımaya çalışıyoruz.
Tüm bu şerefli yenilgilerden önce EURO 2020'ye katılım hakkı kazandığımız için milli takıma dağıtılan prim tutarı devrelerimizin yanmasına sebep oldu.
Şerefli yenilgiler...
Ve pirim.
Aklınız alıyor mu?
"Yahu bizimle dalga geçmeyin!!" der gibisiniz ama kazın ayağı hiçte öyle değil.
Birkaç gün önce Hürriyet gazetesinde çıkan bir haberde Hürriyet Gazetesi Spor Müdürü Mehmet Arslan, EURO 2020 büyük hayal kırıklığı yaratan milli takıma dağıtılan primler hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Herşeyden önce şunu kesin olarak belirtmekte fayda var; bu makalenin amacı ne Şenol Güneş’i nede milli futbolcularımızı hedefe koymak, ne yerden yere burmak, nede alınan paralar ve dağıtılan primlerdir.
Bizi rahatsız eden konu bu kadar başarısızlığın karşılığında gerek futbolcularımız, gerek teknik heyet, gerekse teknik direktör eminim ki yaşanılan ve yaşatılan bu hayal kırıklığının sonunda " Evet biz bu primi haketmedik. Bu para bizim ve ailemizin kursağına girmemeli. Bizler şartlar ne olursa olsun, gerek stadyuma gelerek, gerekse ekranları karşısında bizleri her ne şekilde olursa olsun duaları ile destekleyen yüce TÜRK MİLLETİNİNDİR.
Bu para bizim değildir, olamazda!!! Bizler Türk Milli Takımı oyuncuları, teknik direktörü ve yöneticileri bize tahsis edilen tüm paraları YETİMLERE BAĞIŞLIYORUZ.
Sayın Şenol hocam meşhur bir kaç laf vardır, bilirsiniz "Zenginin malı züğürdün çenesini yorar" herkes aldığınız rakamları speküle ediyor.
Türk Milli Takımı ile aylık 1,5 milyon TL’den 4 yıllık sözleşme imzaladınız. Bu sözleşmeye göre geçtiğimiz yıl maaşınız 350 bin TL arttı. Bu yıl 1 Haziran itibariyle maaşınız 2.3 milyon TL’yi bulacak. Bu maaş da yaptığınız sözleşmeye göre hakkınız.
Sayın hocam ve siz, bu ülkenin altın ayaklı futbolcuları gelin bir jest yapın, girmiş olduğumuz bu turnuvada elde ettiğimiz başarısızlığın faturası olarak size verilen 75 MİLYON TL PRİMİ
memleketimiz de sayıları 350.000 bini bulan YETİM EVLATLARIMIZA BAĞIŞLAYIN.
Türkiye’de herkes “Başarısızlığın sorumluluğu benim” diyor ama kimse hiçbir bedel ödemiyor. Gelin bir jest yapın ve bu başarısızlığın bedelini bu yetimler ile paylaşın.
Futboldaki başarılarımız, başarısızlıklarımız, galibiyetlerimiz, mağlubiyetlerimiz, oyun kurgumuz, bu konularda hep ayrıştık, hep tatsız konuşmalara tanık olduk.
Gelin bu kez TFF verdiği veya vermediği primleri aldınız veya almadınız. Bir kez daha elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün
" BİZ BU PARALARI...
BİZE VERİLEN PRİMLERİ GERÇEKTEN DE HAKETTİK Mİ?
Sizler merhametli ve şefkatli insanlarsınız. Bildiğimiz ve dahi bilmediğimiz bir çok ihtiyaç sahibi, dula ve yetime maddi ve manevi destekleriniz oldu.
Şimdi gelin 350 bin yetim(ler)i sevindirme, mutlu etme zamanı.
Her zaman dediğimiz gibi:
YETİM GÜL'DÜR
YETİMİ GÜLDÜR!!!
Selâm ve dua ile.