O bir anne.
Bir yanı kırık...
Bir yanı hüzün...
Bir yanı mahsun...
O bir anne, üzerine titrediği aslan gibi evladının otistik olduğunu öğrenince herşey yeniden başlayan ve başlatan yüreği buruk bir anne.
Şefkat halistir, safidir, ivazsızdır; mukabele istemez ve menfaat beklemez. Hatta en adi mertebede olan hayvanatın yavrularına karşı fedakârane, ivazsız şefkatleri buna delildir.
Ya anne...
Ya annenin şefkatine ne. demeli?
Ne diyebiliriz ki?
Bir çoğu sokağa, çöp konteynerlerine, cami kapıları, şadırvanlarına bırakır iken gerçek anneler her türlü zor şartlara göğüs gerek, anneden, babadan, severek evlendiği eşinden dahi vazgeçer de o aslan Yiğit'in den vazgeçmez, bırakmaz.
Hayat tekrar yine, yeni ve yeniden başlar. Kitabın her sahifesin de kahraman yürekli, şefkat timsali bir annenin hikâyesini yazar. Her ne şartlarda olursa olsun onun için artık yeni bir hayat başlar.
Zordur.
Kadındır.
Annedir.
Arkasında sırtını dayayacak bir çınar, başını yaslayacak yâr yoktur. Anne de odur, baba da odur.
Dayanacak tek istinadgahı alemlerin Rabbi Allah'tır. Ve o bismillah diyerek başladığı bu yalnız ve çetrefilli yolda artık daha güçlüdür.
Zaman ve şartlar tebdili mekan yapmayı gerektirir. Doğduğu ve doyduğu yeri ve en çok sevdiklerini geride bırakarak adı gibi kendisi de yeşil olan Yeşil Bursa'ya gelir.
Yorgundur...
Yeni bir yurt, yeni insanlar, yeni yüzler, yeni simalar. Yeni dostluklar ile birlikte aslan parçası evladı, Yiğit'i iyi bir eğitim için otistik çocukların eğitim aldığı bir okula verir.
Bir gölge gibi Yiğit'ini aldığı bütün eğitimlerini takip eder. Günler haftaları, haftalar ayları kovalarcasına takip eder. Yıllar geçer. Bu süre içerisinde otistik çocukların eğitimi, ailelerine ve topluma kazandırılması için gecesini gündüzüne katar.
Yorulur...
Üzülür...
En çok canını yakan ise, onu, anneyi ÜZERLER!!!
Oysa onun bir tek derdi vardır.
Bir tek gayesi vardır.
Bir tek hayali vardır.
Otistik evladını en iyi şekilde eğitmek. Otistik bireylere ve onların anne ve babalarına yol gösterici bir abla, kardeş olmaktır.
Üzülmek yok!!!
Dağılmak yok!!!
Düştüğümüz yerden yine, yeni, yeniden diyerek daha güçlü bir şekilde ayağa kalkacaksın.
Düsturun, filler ile Alpler'i geçmenin imkânsız olduğunu söyleyen komutanlara cevabı olarak Hannibal'a atfedilen o sözünü şiar edineceksin:
YA BİR YOL BULACAĞIZ YA DA BİR YOL YAPACAĞIZ."
Bir çok zorlukları, sıkıntıları, meşakkatleri aşan sen karşındaki bu sete karşıda aynen bu düsturu kullanarak Allah'ın izniyle alt edeceksin.
Ümitsizlik yok!!!
Yeis yok!!!
Yaşasın Ümit!
Kahrolsun Yeis!
Ve diyoruz ki:
"ATEŞİN İÇİNDE KALAN, ATEŞE HİZMET EDER."
Devam Tülay!
Devam!!!
Biliyorum, yorgunsun.
Biliyorum, üzgünsün.
Biliyorum, "olmuyor!!!" dediğin zamanlar çok.
Lâkin ümitsizlik yok.
Yiğit gibi nice Yiğit'ler Tülay gibi annelerin gayretleri ile inşaallah daha iyi eğitimler alacak. Ve sen tüm Yiğit gibi otistik çocukların konuşan, koşturan, dertlerine çare, yaralarına merhem olan manevi anneleri olacaksın. Bizler de sana önce yazan kalemlerimiz ile, sonra elimiz ile, sonrada kalbimizden gelen samimi dualarımız ile yardım edeceğiz.
Unutma...
Yalnız değilsin...
Yalnız hiç değilsiniz.
Son sözümüz
LA TAHZEN İNNALLAHE MEÂNA
Selâm ve dua ile
Kardeşiniz Bülent Ertekin