Sayın Milli Eğitim Bakanımız acaba tribüne mi oynadı.
Sorumuz bu..!?
Tabii ki, sorunun cevabını öncelikli olarak kendisinde, sonra da Milli Eğitim camiasında yönetici konumunda olan tüm yönetici ve öğretmenler biliyor ve bizzat da onlar vereceklerdir!
Gelin önce Bakan bey ne demiş ona bakalım, sonra da işin gerçek boyutuna bakalım..!?
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Şanlıurfa Valiliği'nde İl Eğitim Değerlendirme Toplantısı'na katılır. Bakan Özer, toplantının ardından Buhara Eğitim Kampüsü'nde bulunan Halilurrahman Ortaokulu'na ziyaret gerçekleştirir.
Anka'nın haberine göre; sınıfları inceleyen ve öğrencilerle sohbet eden Bakan Özer, öğrencilerin okula basketbol sahası yapılması isteği üzerine Milli Eğitim Müdürü'ne gereğinin yapılması yönünde talimat verir.
Bakan Özer, daha sonra bahçede okul Müdürü'ne, "Buraya bir basketbol sahası yapılmaz mı? Siz ne biçim adamsınız ya? Siz ne iş yapıyorsunuz? Para istediniz de para mı vermedik? Bu çocukları niye burada mahzun halde bırakıyorsunuz" sözleriyle çıkışır..!
Hem de öğrenciler arasında..!? Sonradan anlamıştır ne kadar hata ettiğini umarım..!?
Bakan Özer, bu fırça ile yetinmez ve Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü Fevzi Kurt'a ise "Sayın Müdür, gezdirdiğiniz okul böyleyse gezdirmediğiniz okullar nasıl?" diyerek tepki gösterdi..! Yine öğrenciler arasında..!? Doğrusu Sayın Bakan bir akıl tutulması hali yaşıyor...
Herşeyden önce yıllarını eğitime adamış eğitim gönüllülerini, milletin önünde rencide edilmesini; kim, hangi mevki, hangi makamda, hangi ruh halinde olursa olsun kabul edilebilir bir davranış olduğunu düşünmüyoruz
Sayın Bakan!
Öncelikle İl Milli Eğitim Müdürü'nden, Okul Müdürü'nden ve tüm Milli Eğitim camiasından özür ve helallik dilemesi gerektiğini düşünüyor, inanıyor ve bekliyoruz..!
Milli Eğitim Bakanlığı gibi erdemli bir makamda bulunan bir insan böylesine bir davranış bozukluğu sergileyemez..! Aksine örnek olması gerekir..!
Bu nedenle kendisini ayıplıyor ve özür dilemeye davet ediyoruz..!
İnşaallah iş soğumadan, sümen altı yapılmadan veya TEPELERDEN birilerinin sayın bakanın kulağına su damlatmadan bu dileğimizi yerine getirir..!
İşin bir de bizim bildiğimiz diğer yönü var. Zira, Milli Eğitim'de akıl almaz bir uygulama var. İlköğretim mecburi (İlkokul Ortaokul) ödeneği yok, ancak Liselerin ödeneği var. Oysa her ikisi de Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ve her ikisinin de bakım, onarım, tamirat, tadilat ve lüzumlu olan ve karşılanması mutlak şekilde zaruri olan onlarca ihtiyaçları var..!?
Bizim bildiğimiz devlet, İlkokul Ortaokul ve Liselere su, elektrik ve yakıt yardımı yapar. Bunlara da yanlış anlaşılmasın para göndermez sadece faturalarda indirim yapar. Faturalarını okul idaresinden ister ve merkezden öder.
Peki okulların sadece su ve elektrik ihtiyaçları giderilince iş bitiyor mu? Okulların temel genel giderleri sadece bunlar mı?
Bunun yanında bizlerin bildiği kadar, okulların;
Elektrik arızası var,
Tuvalet arızası var,
Tuvaletler için hijyen malzemeleri gerekli,
Güvenlik gerekli,
Temizlik gerekli,
Boya, badana ve malzemeleri,
Tamiratlar yapılacak...
Yukarıda tek tek saydığımız bu ana eksikliklerin hepsi, okul bünyesinden karşılanıyor.
Tabii ki, bu kalem kalem saydığımız malzelere eğitim süresi içerisinde birçok kalem daha ilave edilmesi muhtemel..! Zira nelerle karşılaşılacağını zaman gösterecektir.
Peki, bu kadar çok ihtiyaç olan kalemlerin karşılanmadığı durumlar da okul Müdürü ne yapacak? Cebinden mi verecek?
Yoook yoook Merkez Bankası'ndaki emmisine haber verecek. O da bir çuval banknotları, desteler halinde Müdürüm, komserim, faysalıma gönderecek..(!)
Yoksa, tüm öğretmenlere "saygıdeğer hocalarım pamuk eller cebe" mi diyecek..!?
Elbette bunların hiçbirisi olmuyor, olmayacak, olamaz da...
Diğer yandan saygıdeğer hocalarımız, Müdür beyefendiler/hanımefendiler tüm yukarıda saydığımız ihtiyaçları mazeret gösterip yardım istese "PARA TOPLUYOR" diye soruşturma açılıyor. Tüm illerde bu soruşturmaya tabi olan onlarca öğretmenlerimizin olduğunu biliyor ve inanıyorum.
Peki bu işler nasıl olacak?
Cevap..!?
Beşeri ilişkileri olan hocalarımız bölgenin sayılı iş insanları, sanayici ve hayırseverlerin kapılarını çalıp sponsorluk müessesesi ile bu eksiklikleri gidermeye çalışıyorlar. Yani bağışın adına kılıf koyuyor SPONSOR yapıyoruz. Ne kadar kurnazca değil mi? Vallahi çok akıllıca(!)
Peki asıl vazifesi güzel bir eğitim vermek olan saygıdeğer muallimlerimize böyle bir vicdani sorumluluk yüklemek sizce çok mu doğru Sayın Bakan?
Hani diyorsunuz ya? "Para istediniz de vermedik mi?"
Veriyor musunuz?
Bu sorulara ne dersiniz?
Sayın Bakanım, herkesin gözleri önünde saygıdeğer muallimlerimize yapılan bu davranış; bu insanlara, öpülesi ellere, önlerinde saygı ve muhabbetle eğilecek olduğumuz saygıdeğer insanlara yapılacak en kötü davranıştır..!
Sizlerden tek dileğimiz ellerini öpersiniz veya öpmezsiniz, lâkin bir özür ve helallik alınması gerekir diye düşünüyor ve bekliyoruz..!
Hatanızı telafi edersiniz inşaallah...
Zira bir Milli Eğitim Bakanına da ancak böylesi güzel bir davranış yakışır..!?
Bir vatandaş olarak dilek temenni ve duamız da budur...
Bekliyoruz..!?
Selam ve dua ile....
Bülent ERTEKİN