Soru biraz karışık...
Biraz barışık...
Hatta karmakarışık diyebilirsiniz?
Yok yahu hiç öyle olur mu?
Aslında açık ve net?
Neyse yaaaa benim de kafam karıştı (!)
Sizin için, yorulmayasınız, terlemeyesiniz, belki de sinirlenip öfkelenmeyesiniz diye bizzat Kültür Müdürlüğünün sitesine girdim.
Kültür Müdürlüğünün Görevleri:
Madde 8- A. Kültür Faaliyetleriyle ilgili görevleri;
a) Kültür hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesiyle ilgili araştırma ve planlama yapmak, konferans, sergi ve paneller düzenlemek, Valiliğe ve Bakanlığa sunmak,
b) İl içinde yapılacak her türlü tören ve kutlama haftalarıyla ilgili olarak Müdürlüğe düşen görevleri yerine getirmek,
Daha uzayıp gidiyor. Kısa ve öz, benim anladığım bu iki madde.
Konumuz her ne kadar sanatçılarımızın amudu ile götürdükleri sakallar (!) yani paralar olsa da bizim hem çenemizi, hem de kalemimizi yoracak.
2020 yılında pandemiden dolayı bu tür organizasyonlar nerede ise hiç yapılmamış olsa da devlet gene de bizim anlı şanlı sanatçılarımız cepleri boş kalmasın diye sanal ortamdan konserler verdirdi ve ufakta olsa "çok değil koçum, azda olsa idare edin(!)" diyerekten ceplerine fındık fıstık parası(!) koydu.
Tabii onlarda " Olur mu hiç baba, istemem yan cebime koy" diyerek durumu idare ettiler.
Baba vermiş, helal hoş olsun. Hangi baba?
İskele babası değil herhalde? Kim olacak.
Elbette T.C
Lâkin....
Evet PANDEMİ tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini sel(!), tayfun(!), kasırga gibi yavaş yavaş azaltmaya başlamışken o meşhur sanatçılarımız da yıllarla beraber yavaş yavaş sahne almaya, gençlerimiz de çimler de, asfalt zeminler de, arnavut kaldırımların da kafalarını bir sağa bir sola sallayarak ritm tutmaya başladılar. Tabi bu kadar genci böyle heyecana getiren, coşturan, zıplattıran arada bir de kusturan ve de cırtlattıran sanatçılarımız da özel (!) ve de güzel (!) günlerde malı sahne gerisinden götürüyorlar. Helal hoş olsun.
Bu sanatçıların götürdükleri paralarda güzel paralar haaa.
Sahi şaka maka ne kadar biliyor musunuz?
Milliyet'ten Sina Koloğlu'nun haberine göre; eğlence sektöründe müzikseverle buluşan ünlü isimlerin sahne ücretleri 2018 tarihinde şöyle idi:
Sıla'nın yaz aylarında ses sistemi dahil konser başına 250 bin TL aldığı,
Gündeş ve Can ikilisinin ortalama ücreti 150-250 bin TL arasında olduğu,
Demet Akalın'ın gece kulübünde DJ'e playback tarifesinin telaffuz edilen rakamı 80 bin TL civarında,
Rock müziğin isimleri Teoman ve Duman 50-100 bin TL arasında,
Hakan Altun'un ise 70-100 bin TL arası istediği belirtiliyor.
Hişt bilader okudun dimi?
Bu rakamlar 2018 in haaa. Sene 2024. Aradan 6 sene geçmiş. En düşük ücret bir gecede 50.000 TL. Bu bir asgari ücretli abimin kaç ayına denk geliyor biliyor musunuz? Hesaplarken tarihi de göz önünde bulundurun haaa.
Gelin bir de bugünün rakamlarına bakın. Çenemizi de(!), kalemimizi de(!) yoralım. Zaten ülke ve millet olarak dijital dünyanın aboneleri(!) olduğumuzu düşünürsek, ne işimiz var ki? Biraz dedikodunun, boş boş konuşmanın kime zararı olacak ki(!)
Sanatçı denilince aklımıza sadece sahne sanatçıları geliyor değil mi?
Peki bu ülkenin milli ve manevi değerlerine, beyinleri ve kalemleri ile eserler koyan yazarlarımızı, ediblerimizi, şairlerimizi, karikatüristlerimizi, ressamlarmızı nereye koyacağız?
Siz siz olun;
onları...
O ustaları...
O mükemmel insanları...
O düşünen beyinleri hiç bir yere koymayın...
Zira bu ülkede; Belediyeler, aslı görevi Kültür ve Eğitim olan kurumlar ve onun değerli temsilcileri maalesef yıllarını kültür ve eğitim için vermiş değerli beyinlerin ismi ve esamesi dahi okunmayan bir grub içine dahil ediyor, ediyoruz.
Yazık!!!
Çok yazık.
Ve dahi yazıklar olsun!!!
Kurtuluş günü olur, beldenin tanıtımına katkı sağlamış yazarlar, şairler, ediblerin ismi dahi geçmez.
Bir festival olur bizim sanatçı oğlan bir gecede 3/5 saatte 50/100 milyonları götürür, bizim kültür adamlarımıza bırakın delikli bir parayı, bir teşekkür dâhi edilmez.
Peki, hadi diyelim ki siyasetçiler tüm bunları şov ve genç seçmenlerin oyları için böyle cambazlıklar yaparken acaba KÜLTÜR MÜDÜRLÜKLERİ VE/VEYA MÜDÜRLERİ NE İŞ YAPAR?
Onlar, protokolün en önünde alkışları ile kültüre ve kültür yozlaşmasına sadece ve sadece alkış ve ritim tutuyorlardır.
(Bu arada makalenin başında müdürlüğün sayfasında ilk iki madde açık ve net olarak ne/ler yapılması gerektiğini yazıyor)
Hiç akıllarına gelmez mi acaba, bu beldenin de yazarları, şairleri edipleri olduğu?
Bunlara bir stand açmak...
Bunlara bir imza günü yapmak...
Bunları okuyucusu ile buluşturmak...
Bunlara okuyucusu yani yörenin insanları ile bir araya getirtmek ve söyleşi yaptırmak...
Sonrasında;
Bunları onure etmek için sahneye çıkarıp bir plaket vermek.
Bu evlatlarımıza moral ve motivasyonlarını arttırmak, teşvik için şöyle 3/5 bin liralık çekleri " biliyoruz ki verdiklerimiz az, lâkin bizimde bütçemiz bu kadar(!) bunlar da sizlerin hakkı" deyip ceplerine koymak hiç mi akıllara gelmez.
Sizce bunların hangisi oluyor?
Cevap:
HİÇ BİRİSİ
Popculara kese kese para.
Edebiyatçılara..
Kocaman bir "Avucunu Yala!!!"
Yâda, "Naniiiik!!!"
Söyleyin şimdi,
Kim kültürlü?
Kim kültürsüz?
Sanatçılar mı, yoksa beldesine, ilçesine, iline kültür hizmetleri yapan edebiyatçı abilerimizi, ablalarımızı, kardeşlerimizi, duayenlerimizi, usta ve dahi üstadlarımızı görmeyen, görmek istemeyen belediyeler ve KÜLTÜR MÜDÜRLÜKLERİ Mİ?
Siz!!!
Belediyeler ve Kültür müdürlükleri ve orayı temsil edenler, vebal altındasınız.
Sanatçılara verdiğiniz milyarlarca para kadar bu insanların da verdiğiniz o paralarda hakkı var.
Lâkin merak etmeyin onlar para değil sadece hatırlanmayı ve bir teşekkürü bekliyorlar.
Sizce hak etmiyorlar mı?