Yandık...
Bittik...
Kül olduk beyleeeeer...
Barajlarımızın doluluk oranı yüzde 15'lere indi...
İzmirlileri susuz, kurak bir yaz bekliyor.
Her sene duyduğumuz felaket tellallığı diye tabir ettiğimiz aşağıda okuyacağınız ifadeler haftada en az bir kez tüm ulusal kanalların haberlerinde işittik, görüntüleri gördük.
"Aşırı sıcaklar sonrası kurak aylar geçiren İstanbul'da, barajlardaki su oranı belli oldu. İSKİ verilerine göre bugün barajlardaki doluluk oranının yüzde 19.89 olduğu öğrenildi. Alibey Barajı'nda çekilen görüntülerde barajdaki suyun rengini değiştiği görüldü."
"İstanbul kurak bir sonbahar mevsimi geçiyor. Yeterli yağışların olmaması ve bilinçsiz su kullanımı barajlardaki su seviyesini hızla düşürmeye devam ediyor. Barajlardaki su seviyesi düşerken, "İstanbul'u susuz günler mi bekliyor" sorusu gündemdeki yerini koruyor. İSKİ verilerine göre, barajlardaki doluluk oranı ise yüzde 19.89 oldu. Bu oran son 10 yılın en düşük değeri olarak kayıtlara geçti."
Oysa Rabbimiz acaba bizi hangi sene veya senelerde susuz, kurak bir yıl yada yıllar yaşattı. Elbette, hiç bir sene. Yandık, bittik, öldük dediğimiz günlerde Rabbimiz barajlarımızı, yeraltı ve yer üstü kaynaklarımızı yağan yağmur ve kârlar ile besleyip doldurarak biz aciz kullarına ikram etmedi mi?
Elbette etti.
Beli bükülmüş ihtiyarların...
Tüyü bitmemiş bebelerin, yavruların yüzü suyu hürmetine verdi de verdi, verdi de verdi. Ve hâlâ vermeye devam ediyor. Hamdolsun.
Rabbimiz kârı, yağmuru verdikçe güzel haberlerde peş peşe gelmedi mi?
"İstanbul barajlarından güzel haber geldi! 3 ay önce keçiler otluyordu, şimdi sandallar geziyor."
Ey insan!!
Rabbine inan...
Rabbine tevekkül et.
Sabret ve dua et.
Kısaca iman ettik diyorsanız ellerinizi kaldırın ve O'na teslim olun.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin bu noktada tek reçete olarak önerilecek mükemmel formülünü her yıl milleti karamsarlığa itenlere haykırmak, zihinlere âdeta çakmak gerekir.
“İMAN TEVHİDİ, TEVHİT TESLİMİ, TESLİM TEVEKKÜLÜ, TEVEKKÜL İSE SAADET-İ DAREYNİ İKTİZA EDER.” (1)
İşte size mükemmel bir formül. Zira, Allah'a iman eden elbette onun her şeydeki birliğini ve tesirini bilir ve onsuz hiçbir şeyin gerçekleşemeyeceğini itikat eder.
Rabbimizin her şeyde müessir olduğunu bilen ve itikat eden, onun sonsuz hikmet, rahmet ve kudretine teslim olup, ondan gelen ve gelecek şeylerdeki rahmet tecellilerini görüp razı olur.
Allah'ın kudret ve hikmetine razı ve teslim olanlar da kendilerine düşen vazifeyi yaptıktan sonra, ona tevekkül edip rahatlar. İşte bu silsileyi takip edenler, dünya ve ahiret saadet ve mutluluğunu elde eder.
Artık hiç bir hususta millet üzerinde karamsarlık bulutlarını yaymayın.
Dünya ve ahiret saadetine nail olmak, ümitsizliklerden kurtulmak istiyorsak O'na tam teslim olup sabır ve dua ile bizim için, bizi bizden daha iyi en iyisini düşenene, O'na sadece O'na bırakın kendinizi.
Cumanız hayırlara vesile olması dileğiyle.
Selâm ve dua ile.
Bülent Ertekin
Not: Bediüzzaman, Sözler, 23. Söz.