Basının duayeni üstadı olan Hıncal Uluç, Sabah gazetesindeki "Mevlana gecesi" makalesinde
"Rumi, tekrar edilmeli.. Rumi tüm ülkede, hatta yurt dışında turneye çıkmalı.. Rumi'yi herkes izlemeli, dinlemeli.." demiş
Bize sorarsanız bir daha asla ve asla turneye bu program ile çıkmamalı, icra etmemeli.
Evet yapmamalı.
Yaparsa da bir başka kültüre ait, bize ait olmayan bir konuyu sahnelesin.
Bizim olan...
Bizden bir kültürü yozlaştırarak, dalga geçercesine, aşağılayarak bir pavyon gösterisini albayrağın dalgalandığı her yerde bu aşağılayıcı sahne oyununu(!) görmek istemiyoruz.
Duayen gazeteci büyüğümüzün dediği
" Ziya dans ederken, Çağdaş Mevlana oluyor inanın.. Öyle güzel, öyle etkili.." gibi değil.
Zira geçmişten gelen Mevlevi Kültürünün ritüellerini günümüze modernize edip "Çağdaş Mevlana"(!) yaparsanız o zaman ortaya sadece bir direk ve direkte striptiz yapan, bizi yobaz; kendilerini çağdaş(!) gören
"Çağdaş Mevlana(!)" çıkar. Tabii bizler ona semazen diyebilirsek..
Konu elbette bu.
Daha önceki iki yazıda bu gösterilerin altında yatan asıl maksadın "Cesur adımlar atarak yepyeni bir kültür yaklaşımını oluşturmak" olduğunu bu organizasyonun başında olanlar açık ve net bir şekilde ifade ederken bizim mahallenin mücahit ve müteahhitleri, bıçkın delikanlıları da bir bakmışsınız ki yıllar önce aynı programları bizzat kendileri de yapmışlar.
Hadi yaaa..
Yok artık...
Sallama bilader diyebilirsiniz. Lâkin iş tıpkı yazdığım gibi.
Bak şimdi birşey desem ağzın bozuk diyecekler...
Yazmasam içimde patlayacak, sonrası ne olur onu da bilmiyorum.
Neyse.
Bu konuyu daha sonra gene düşünürüz.
Kim bu arkadaşlar...
Hiç mi sema gösterisi izlememişler...
Google'a girerseniz nerede kimler tarafından yapıldığını görürsünüz.
Bu konu aslında hırsız kadar ev sahibini de ilgilendiren bir konu. Öyle değil mi canım? Kapı açık, pencere açık, kilit yok, hırsız bu eve girmez mi? Ev sahibi âdeta "bugün ev sizin" der gibi bütün yolları açmış(!).
Kimse bu arkadaşlara "yahu bilader, bu çıplak, yarı üryan adamın ne işi var sema gösterisinde" demedi mi, diyemedi mi?
Bizler içimizdeki ve dışarıdaki haçlı zihniyeti ile uğraşırken asıl içimizdeki gaflet ve hıyanet içerisinde olanlarla nasıl ve ne şekilde mücadele edeceğiz?
Cevap verin!!
Nasıl...
Ne şekilde.
Şeytan mı taşlayacak...
Yoksa ibadet mi edeceğiz?
Sayın Cumhurbaşkanımız, son yıllarda yapılan tüm tayinlerde nedense atandıkları koltukları dolduramayan çapsız, liyakatsiz, ehliyetsiz, okumuş okumasına da dönüp durmuş, hep bina okumuş kör cahiller yüzünden geldiğimiz durum içler acısı.
Bu görevi hakkı olana, liyakatli, ehliyetli ellere vermek sadece bir siyasi misyonun ötesinde milli ve manevi değerlere sahip çıkma mücadelesi, cehd ve gayretidir. Lâkin mevcut bu kadroların sözlerine ve fiilerine baktığımızda işin sonunun evlatlarımız, toplumumuz ve geleceğimiz açısından hiçte iç açıcı olmadığını görmek herhalde çokta akıllı olmamızı gerektirmiyor.
Yapanın yaptığı ile kaldığı, bunun hesabının sorulmadığı bir sistemde bu işin ne ilki olur nede sonu olur.
Geçmiş geçti...
Gelecek ise bizleri beklerken bu çaptaki görevlilerle işimizin hiçte iyi olmadığını ve bunun için bugünden cezai yaptırımların olacağı bir sisteme dönülmesi gerektiğini düşünüyor ve inanıyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız.
Adımız Hıdır...
Elimizden gelen budur.
Bizler bu vatanın sevdalıları olarak, YETER DİYORUZ.
Bu başı bozukluğun bitmemesi için hiçbir sebep yok.
Lütfen bu başıbozuluğa artık bir son verin.