Okuyunca çok güzel hareket bunlar dedim.
Sakın ola ki aklınıza yeni bir skeç, yeni bir tiyatro, yeni bir film gelmesin. Son zamanlarda ne hikmetse sanki birileri dokundu (!) ve o ilahi (!) dokunuş ile ne oldu ise oldu. Birdenbire hareketleniverdiler. Allah Allaaaaah. Zannedersiniz ki bir muştu, uzaklardan taaaa uzaklardan bir müjdeleyici geldi.
Kim(ler)den mi bahsediyorum?
Tabii ki Diyanet İşleri ve saygıdeğer görevlilerinden. Geçen günlerde basına yansıyan lâkin TV ana haber bültenlerinde (benim göremediğim) bir haber yayınlandı. İstanbul Müftüsünün bir açıklaması oldu.
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Diyanet İşleri Başkanının her görevlinin 10 gençle yakından ilgilenmesini istediğini, son gönderilen yazıda da 'Her görevlimiz 10 genci kendi evladı gibi görüp onlarla meşgul olacak' talimatının verildiğini belirterek, "Yani her görevlimiz 10 genci üzerine zimmetlemelidir. Ne kadar güzel bir şey? Çünkü insanoğlunun, ilgiye, sevgiye ve dostluğa ihtiyacı var. Bu ihtiyacı sanal ortamlarda değil, doğal ortamlarda karşıladığı zaman güzel." dedi.
Vayyyy beeee.
Sen neymişsin be abi. aaa aaaa
Ne oldu beşlik simit gibi ağzınız kulağınıza geldi değil mi? Gençlik ve ona sahiplenme duygusu yaşayan tüm insanoğlunun dün, bugün, yarın ve gelecekte de yegâne gayesi değil mi?
Oysa günümüzden tam tamına 70 sene öncesinde gençlerin ve gençliğin nasıl, neden ne kadar önemli olduğunu söyleyen Bediüzzaman Said Nursi
GENÇLİĞİ ve GENÇLİĞİN, NASIL VE NE ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLMESİ hususunda açık ve net birçok Risale-i Nurlarda açıklıyor.
Gençler, nev-i insanın üçten birisini teşkil ederler. Bediüzzaman Hazretleri “Gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ve heves ise kördür, âkıbeti görmez”1 der.
Âkibeti görmeyen gençlerin hevesâtları galeyândadır, hissiyatlarına mağlûpturlar, ‘cüretkâr akıllarını her vakit başına almayarak hayat-ı içtimâiyede, ehl-i namusun malı ve ırzı ve zayıf ve ihtiyarların rahatı ve haysiyetini tehlikeye sokabilirler.’ Bazıları da “bir dakika lezzeti için bir mes’ud hanenin saâdetini mahveder ve bu gibi, hapiste dört beş sene azap çeker, canavar bir hayvan hükmüne geçebilirler.”2
diyerek bu gençliği iman kuran ve namaz ile taçlandırması gerektiğini her bir genci gençliğin hevesatına teslim olmaması gerektiğini yazmıştır.
Diyaneti bu güzel çalışmasından dolayı tebrik ve taktir ediyoruz. Tabii ki bu çalışma sadece ve sadece proje kapsamında kalmadan kontrol edilmelidir. Çalışmalar bizzat yerinde kontrol edilerek hangi safhada olunduğu, nasıl bir merhale katedildiği, gençlerin soru ve sorunları bu ve daha nice sorularla
NECİSİN?
NERDEN GELİYOR?
NEREYE GİDİYORSUN?
EKSİKLER NELER?
NASIL VE NE ŞEKİLDE TELAFİ EDECEĞİZ?
gibi daha bir çok müphem sorular ve cevapları kontrol ve takip edilmeli.
Gençlik bir ülkenin geleceği diyoruz. Son zamanlarda GENÇLİK NEREYE GİDİYOR SONUMUZ / SONLARI NE OLACAK? diye soruları yüksek sesle konuşur olmuşken diyanetin bu çalışması inşaallah proje kapsamında, sorumlu mercilerin masalarındaki sümenlerin altında kalmaz ve bizzat sahaya inilerek İLAÇ OLUNUR.
Ne diyelim.
Emeği geçen ve geçecek olan herkese
SONSUZ TEŞEKKÜRLER.
Bülent Ertekin
DİPNOT:
1- Sözler, s: 148. 2- Şuâlar, s: 225.