Yaşı bizim gibi 50 ve üzerinde olanlar koalisyon hükümetlerini ve bu hükümetlerin meydana getirdiği ekonomik, siyasi ve toplumsal yıkımların, zararların ne olduğunu gayet iyi bilir.
Oysa; bugünün gençleri, bir eli yağda bir eli cep telefonda olanların bu cendereli durum hakkında zerre miskal bilgilerinin olduğunu düşünmüyorum. Zira, kanaatimce geçmişi sorgulamak veya bilgi sahibi olmak açıkçası bu kuşağın hiç mi hiç umurunda değil.
Oysa bilinmesi, yaşanılanlar dan ibret alınması ve geleceğe daha iyi bilgiler ile bakıp, yorumlamak ve derslerin neticelerini milli ve manevi değerler üzerine kurmak gerekmez mi?
Elbette ki kurmak gerekir.
Bugün gelinen noktada bırakın Z KUŞAĞI diye tabir ettiğimiz son 20 yılın gençliğini, eski kuşak ve eski tüfeklerin hâlâ altı ayda bir hükümetlerin değiştiği; belirsizliklerin, kaosun, ekonomik, siyasi ve toplumsal yıkımların ve tahribatların büyük olduğu bu KAOTİK DÖNEMLERİN hasreti içerisinde âdeta yanıp tutuştuklarını gözlerimiz ve kulaklarımız ile şahit oluyoruz. Heyhaaat.
GELİN FİLMİ TEKRAR GERİYE SARALIM.
90'lar hem koalisyon hem kriz yıllarıydı. 1993'te ekonomi çıkmaza girdi ve 5 Nisan kararları geldi. Türkiye, tarihinin en büyük kemer sıkma politikası ile karşı karşıya kaldı. Ama olmadı Türkiye düze çıkamadı. Faizler yükseldi, işsizlik arttı, devalüasyon ve üç basamaklı enflasyon dönemi başladı.
1990'lar Türkiye'nin patinaja düştüğü hatta gerilediği bir dönem olarak tarihe geçti. Türkiye değişen dünyanın gerisinde kaldı.
1997 yılının 28 Şubat'ında ordu silahı yeniden masaya sürdü. Erbakan başbakanlığındaki Refah-Yol hükümeti istifa etmek zorunda kaldı.
İki yıl sonra yapılan 1999'daki seçimlerinde Ecevit'in DSP'si, MHP ve ANAP ile koalisyon hükümeti kurdu. Türkiye tarihindeki son koalisyon olan bu hükümet döneminde ülke en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşadı. 2001 krizinde Türkiye tam anlamıyla dibe vurdu.
DSP, ANAP ve MHP'den oluşan son koalisyon hükümeti ise Türkiye'yi uçurumun kenarına getirdi. Medya, siyaset ve iş dünyasının birlikte iş tuttuğu eski düzende batırılan 22 özel bankanın zararlarıyla, kamu bankaları on milyarlarca dolar görev zararı halkın sırtına yüklendi.
Ve tüm bu kaotik ortam olurken birileri kasaları dolduruyor, vatandaş fakir iken daha da fakir oluyordu. Tüm bu zararlar ise gelen ZAM YAĞMURLARI ile vatandaşın cebinden, vatandaşın sırtından seve seve olmadan, ..... bir şekilde temin ediliyordu.
KAÇ KOALİSYON HÜKÜMETİ KURULDU BİLİYORMUSUNUZ?
Evet Türkiye’de 1960-2002 arasında kaç hükümet kurulduğunu biliyormusunuz?
Cevap: Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk Başbakan İsmet İnönü'nden, son Başbakan Binali Yıldırım'a kadar 27 başbakan görev yaptı, bu süreçte 65 hükümet kuruldu.
Tabii olarak birisinin ak dediğine diğeri kara, birinin istikrar için kaldırdığı eller diğerinin kaos için kalktığını benim gibi 50 nin üzerinde olan ve birazda ülke siyaseti ile yazılanları ve dahi çizilenleri takip ediyorsa gayet iyi biliyordur.
Şimdi geçmişte bu kadar kaotik, ekonomik, siyasal ve toplumsal sıkıntılarla iç içe olmuş, bizzat yaşamış olan insanımızın gözünün içine baka baka bir ressam, bir milletvekili, bir siyasetçi "KEŞKE KOALİSYON HÜĶÜMETLERİ OLSA"
(Bedri Baykam) diyor, diyebiliyorsa inanın söyleyecek tek söz:
SEN MİLLETİN VEKİLİMİSİN,
YOKSA;
ŞER İTTİFAKININ MI?
Son söz: ünvanınız, apoletleriniz kısaca titriniz ne olursa olsun bu milletin aklı ile artık ve lütfen dalga geçmeyin. Bu millet, sizler sırça köşkleriniz de bir eliniz yağda, bir eliniz bal da yaşarken, onlar getirilen ekonomik paketler ile bütün vücutlarında âdeta boza pişi(rili)yordu.
Rabbim ne bugün, ne yarın, ne de yarından sonra bu zihniyete ve bu zihniyetin kalemşörlerine ve siyasi erklerine fırsat vermesin.