Aslın neyse seni çekende odur. Her İnsan inandığının görüntüsüdür. Sende öylesin. Başını kuma gömme. Neye inanmışsan, onun uğrunda zaman ve çaba harcarsın. Neye çaba harcıyorsan sen osun!.. Sen bize asıl onu söyle... Amacını gayeni açıkça söyle de onu bilelim!
Eğer gayeni bizden gizlersen aslını söylemezsen amacın gayen yaptığın işlerden eserlerden sonunda belli olur seni ele verir. Hilelerin hünerin o zaman ortaya çıkar. O zaman senin kim olduğunu herkes anlar bilir. Kişinin değeri istikametinden, fikir ve söylemlerinden ortaya çıkar eserinden görünür anlaşılır.
İnandığın değer eğer, iman, tevhid, hayır ve iyilikse sende ortaya çıkan şey zaten hayır ve iyilikler dir. Güzellikler, ihsanlardır, ikramlardır. Onlar da senin şahitlerindir. İnsanlar bu yüzden seni sever... Hak da!
Aksi de böyledir. Uğrunda çaba harcadığın değerlerin kendi menfaatlerin ve hırslarınsa, kimliğin yani gayen odur. Bu yüzden insanlar senden nefret eder. Hak da! Yani küpte ne varsa dışarıya sızan odur. Yani aslın neyse seni çekende odur.
Bugün adam gibi bir şey söyleyip yarın arkasında durmuyorsan kendini inkâr etmişsin demektir. Ahdine vefalı değilsin sadık değilsin demektir.
Geçmişini yola çıkış gayeni, yol arkadaşlarını unutmuşsan ötesi satmışsan nerede olursan ol ister camide ister meyhane de veya bir makamda ne farkı var bunun, ziyadesiyle sen yine de nankör bir insansın.
Sen bu dünyanın manalarıyla dost olmuşsan, imanın, ahiretin, ahitlerin için değil, dünyanın imkânları, mevkii istikbal ve geleceği için çırpınıyorsan gayet açık dünya olmuşsun demektir. Gayesi dünya olmuş bir insanın amelide dünyadır. Herkes bilir ki dünyanın manası alçalmak alçaklaşmaktır. Bu yoldan tez dön!
Bir fikri anlayışı olmalı insanın bir davası, ama sende onu göremiyoruz. Nicedir ahitlerle yoklukla çıktığın şu kutlu yolda bak nerelere geldin, şimdi yetmez daha fazlasını istiyor doymuyorsun.
Ardında bıraktıklarının halini unutuyorsun sen doyunca onlarında doyduğunu düşünüyorsun. Sen zengin olunca onlarında zengin olduğunu sanıyor aldanıyorsun.
Dünya tadlarının, zevklerinin kokusunu alınca gözlerini dört açıyorsun avına aslanlar gibi saldırıyor sonrada bir köşede oturup sinsice kimseyle paylaşmadan yiyorsun. Ama bir mağdurun mazlumun feryadını nedense duymuyorsun derdine çare olmuyorsun.
Evet bu ormanın aslanı şimdilik sensin. Kurallarını sen koyuyor oynuyorsun… O yüzden halinden pek memnunsun. Nereye dek bu böyle sürecek? Ne de doyumsuzsun!
Çok değiştin, artık o eski sen şimdiki sen değilsin. Ne oldu da bu kadar değiştin. Yol arkadaşların, eşin dostun artık seni tanıyamıyor. Sağır sultan bile namını duydu ama sen duymadın... Haline kulak kabartmadın.. Dostların nasihatini dikkate almadın..
Şu dünya ve şeytan, seni riya ucub haline sokmuş. Gözlerin kör etmiş kulakların sağır. Yaptığın işlerin çoğunun güzel ve hayr işleri olduğunu sanıyorsun ama aradaki korkunç uçurumun farkında bile değilsin.. Kendi kendinle övünüyorsun.! Haline şükret bu kadar kendinle övünme! Şükür, nimeti verene teşekkür etmektir. O da dünyada ihsandır ikramdır. Hasislik cimrilik yapma!
Eleştirilince gözlerin kan çanağına dönüyor. Öküz gibi soluyorsun. Sonrada öfkenle beraber kurdun evini soruyorsun! Kurdun evi sağda solda aramaya gerek yok. Onun evi dışarda değil ki içerde.. Senin içinde. Git te onu kendi içinde ara orada bul..
Yaşadığın hayatın bu debdebesinde kendinden geçmişsin, geçmişinden nefret eder olmuşsun geçmişini hatırlamak bile istemiyorsun. Artık senin için geriye dönüş çok zor.
Çünkü o yokluk günlerine dönüş senin için bir utanç kaynağı haline gelmiş. Hâlbuki o yokluk günleri inananların yol arkadaşlarının övünç kaynağıdır. Senin için ise bir utanç kaynağı öylemi, ne de nankörsün! Yok eğer aksini düşünüyorsan o zaman kendini göster herkes de görsün bizde görelim. Mahcup olalım...düşündüklerimizden pişman olalım.. Utanalım...Haya edelim..
Ama o dönüş baş ağrısı gelir sana. Seni çok yorar konforunu rahatlığını bozar. Miden bulanır. Huzurun kaçar. Ama Hak da Halk ta senden kaçar. Hülasa sende kendinden kaçarsın. Yani gerçeklerle yüzleşmekten korkarsın.. Ne çeşit bir insansın?
Bu dünyada ki varlığın bir gün sona erer, o gurur duyduğun itibarın şöhretin bir anda elden gider, o yokluk günlerinde ki yere isteyerek te istemeyerek te olsa geri dönersin. Yeniden dilenciliğe başlarsın. Sana verilecek sadaka bir çift güler yüzdür ama onu da bulamazsın..!
Bu dünyanın sana nimet verişi evvelce sana hoş görünür ama sonu öyle değil! Bu âlemin bütün nimetleri sınamadan ibarettir. Uzaktan su görünür, yanına vardın mı görürsün ki serapmış.! Anlarsın.
''HAK'' için çıktığın bu yolda sonunda bakarsın ki, aslında Hak için değil kendin için bu yola çıktığın ortaya çıkar anlaşılır. Bu sonuçla ya övünür yahut ta dövünürsün! Sonucu sana kalmış. Anlarsın ki, aslın neyse meğer seni çekende oymuş!
Aslını görmek istiyorsan ömür sarfettiğin gayene ve çabana bak.. O sana aslının bir örneğidir. Gayenin aslı yani manan dünyaymış! Hakkın katında sinek kanadı kadar kıymeti olmayan şey.. Yani çöp!
Ne güzel söylemiş Hz pir ''Hak güzeldir güzeli sever. Âlem de her şey, bir şey cezbeder. Sıcak sıcağı çeker, soğuk soğuğu. Aslı olmayan, aslı olmayanları çekmektedir. Bakiler bakilerden sarhoş olmakta. Cehennem ehli olanlar, cehennem ehli olanları cezbeder. Nura mensup olanlar, ancak nura mensup olanları ister.''
Bil ki aslın neyse seni çekende odur! Bir bak bakalım kendine, seni çeken neymiş!
Ahmet DÜZGÜN