Kınamanın de bir ölçüsü var çok fazla kınamayın ki başınıza gelmesin.. İnsanları fazla aşağılamayın itham etmeyin ki yarın aynı duruma sizde düşebilirsiniz. İyilikte olsun ve kötülük de olsun itham etmek de ve övmekte haddi aşmamak insanın akıl karıdır. Çünkü haddi aşmakta ve direnmekte gizli kibir yani enaniyet (gizli şirk) vardır.. Gece gündüz zikir ibadet yapıyor sabah halka kötü davranıyor haklarında kötü düşünüyorsan ona takva denmez murdar olursun.
Sözde Milli görüşçü saadet ve tabanı ithamlarında o denli hadleri aştılar ki kendileri çukurun içine düştüklerinin farkında bile değiller.. Bakıyorlar ama görmüyorlar.. Maraz hastalığına tutulmuşlar.. Marazın ibtilası bünyelerini o kadar sarmışki tedavi edilmeyecek derecede gözler ve kalbler kararmış.. Her söze ve içraata karşı söyleyecek sözleri söylemleri itirazları var. Beyinlerimiz error veriyor.
Maraz iyetleri Ak parti, ve tabanını tekfir edecek derecede alay içinde. Hiç bir içraatı beğenmedikleri yerden yere vurdukları gibi ak partinin din derdi ve gayreti içinde olmadığını ifade ediyorlar. Kendilerini ise tam aksi aklın üstünde bir akılla hareket ettikleri zannında.. Ancak ortada görünen tablo hiçde öyle söylemiyor.. Söz ve eylemleri tezat içinde.. İfsad içindeler ama ifsadla suçluyorlar.. Talutun ordusu içindeki azınlığın kendileri olduğu kanısındalar..
İleri derecede nice tanıdığımız dostlarımız var ki Tayyib deyince şeytan görmüşe ve çarpmışa dönüyor.. Kin kusuyorlar.. Buda yetmez gibi bir kişiye karşı olan kinlerinden dolayı taraftarlarınada kin güdüyorlar. Din gayreti ve derdi içinde olduklarını söylüyorlar ama kinlerinden sarhoş olmuşlar. İşte maraz insanı bu denli ifsad eder..
Ak parti ve tabanına karşı kinleri o hadde vardıki Tağutla bir olup ak parti ve ittifakına karşı mücadele etmeyi göze almışlar. Bu uğurda mücadeleyide cihad zan ediyorlar. Sadece kendilerinin hak yolda olduğu diğerlerinin ise batıla hizmet ettiği kanaatindeler..Halbuki yol orta yoldur. İnananlar her nerede ve şeyde zamanda ve şartlarda olursa olsun orta yolu takip etmekle emrolunmuştur.
Ancak orta yol, ehline göre nisbidir. Fakat bu nisbilik yani görecelilik kendi içinde fikirlerdedir. Fakat batıl karşında duran bir çoğunluğun yanında olmakta orta yolu takip etmek tavsiye edilmiş bir sünnettir. Metod ve mücadelede ayrılıklar olabilir ancak inananların amaçları birdir. İnananlar birbirlerini tekfirlemez itham etmezler. Bu amaç birliği içindeki taraflar vahdet yani birlik içinde olur..Bizim kasd ettiğimz orta yolda budur. Bu son tur seçimleri karar veremeyen ahir zamanın ümmeti için büyük bir keffaret ve fırsattır. İnananlar için bir ganimettir. Döngünün son noktasıdır.
Saadet tabanına son son bir şans daha verilmiştir. inatlarını tehditlerini bırakmaları son turdaki seçimlerde reylerini cumhur ittifakından yana kulanmaları takvalarına uygun olacaktır. Elbette ak partinin günahları hataları ve kusurları yanlışları var. Ama onlar tevhid ehli olmadıkları zannına kimse düşmesin..
Bir insan günahkarda olsa tevhid ehlidir. Kimse aksini düşünmesin ehli sünnet hükümleri açıktır. İçtenlikle her Lailahe illallah muhammedün resulullah diyen herkese cehennem haram kılındığı meşhurdur. Kul hata eder ama bir olan rabbinden af diler. Adem ve oğullarının şeytan ve oğullarından ayrıldığı yerde burasıdır..
Tevhid inancına sahib ancak günah işleyen istigfar edenleri şeytan ve oğullarıyla bir tutanlar bühtan içindedirler. Böyle düşünenlerin bu anlayıştan tez kurtulması gerekir. Halka merhamet ve af gözüyle bakmak bize emredilmiştir. Bu haldeki insanları aşağılamamak küçümsemek verdikleri reyin hükmü olmadığı yahut müslüman olmadığı gibi söylemlerle ithamda bulunmak cahilliktir. Dini bilmemektir.
İnanan günahkarda olsa sorumluluk sahibidir. Çünkü ona mukaddes bir emanet verilmiştir. Bu önemli konu hakkında Fatır süresi 31 ve 35 ayetleri açık olarak ölçüyü koymştur.. İsteyenler yeterli açıklamayı tefsirlerde bulablir. Bunların üzerine binipte tepinmeye tekmelemeye kalkışmak haddi aşmaktır. Herkes sınanmaktadır..Fazla kınamaki sınama çağı bir gün gelir sanada banada çatar.. Allah bizi böyle bir duruma düşürmesin.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
31: Rasûlüm! Sana vahyettiğimiz bu kitap, kendinden önceki kitapları doğrulayıcı olarak gelen gerçeğin tâ kendisidir. Elbette Allah, kullarından hakkiyle haberdârdır, onları görmektedir.
32: Sonra o kitaba kullarımızdan seçtiklerimizi mirasçı yaptık. Onlardan kimi vardır, kendi kendine zulmeder. Kimi vardır, dengelidir, orta yolu tutar. Kimi de vardır, Allah’ın izniyle her türlü hayırlı işlerde önde koşar. İşte en büyük lutuf budur.
33: Onların mükâfatı, sonsuz nimet ve ebedî mutluluk yeri olan Adn cennetleridir. Onlar o cennetlere girer, orada altın bilezik ve incilerle süslenirler. Elbiseleri de ipektir.
34: Şöyle derler: “Bizden her türlü üzüntüyü ve endişeyi gideren Allah’a hamdolsun. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, her güzel iş ve davranışın karşılığını bol bol verendir.”
35: “O Rabbimiz ki, lutf u keremiyle bizi bu ebedî kalınacak yurda yerleştirdi. Burada artık bize ne bir yorgunluk dokunacak ne de orada bize bir usanç gelecektir.” (Fatır süresi 31-35)
MÜELLİF :
Kur’ân-ı Kerîm’e vâris olan bu ümmetten her bir fert ona aynı ihtimamı gösteremeyecektir. Onlardan bir kısmı kitaba vâris olduğu halde onu gereği gibi tilâvet etmeyecek, emir ve yasaklarına uygun hareket etmeyerek nefsine zulmedecek; kimi de muktesid, orta yerde gâh amel edecek gâh etmeyecek; kimisi de Allah’ın izniyle hayırlarda ileri gidecektir. İşte hayırlar da öne geçen bu kimseler gerçek peygamber vârisi olarak halkın önderleri olacaklar ve “Üçüncü zümre «sâbikûn»; dünyada hayırlı işlerde öne geçenlerdir ki, onlar âhirette mükâfatda da öne geçeceklerdir. İşte bunlar «mukarrabûn»; Allah’a en yakın kullardır. Nimetlerle dopdolu cennetlerde olacaklardır”
(Vâkıa 56/10-12) ayetlerindeki övgüye hak kazanan kimseler olacaklardır. Bu ise büyük bir lutuftur. (Zemahşerî, el-Keşşâf, III, 308-309; Elmalılı, Hak Dini, V, 3993). Ömer Çelik Tefsiri