Yunus Emre ve Niyazi Mısrı Hazretlerinin hayatı ve eserleri ile tanınan Mustafa Tatcı hocamız son kırk yıllık çalışmaları hayatı gerek şahsiyeti ile verdiği mücadele takdire şayandır. Asrımıza ve insanımıza anadolunun bağrından çıkıp gelen Allah vergisi bir alperen gibidir. Hocamız Hz Harakani den Ahmet yeseviye, Mevlana, Arabi, Yunus Emre, Abdulkerim Ceyli ve Niyazi mısrı hz lerinden günümüze kadar gelen zatların özet dili ve anlatımıdır. Ecdadın tozlu raflar arasında kaybolan anlayışı irfanı ve inancının günümüz insanına öz Türkçe ile herkesin kolayca yeniden anlayacağı dil ve mana haline getiren kuşağımıza aktaran ve antaran derin bir bilgiye sahib.
Son bir sene içinde tesadüfen tanıma ve dinleme fırsatı bulduğum Mustafa Tatcı hocamızı birçok sanal sohbetlerinde bulundum. Hayretler içinde kaldım. Hocamızı tanıdıkça beni ısrarla kendine çeken görünmez bir his yakamı bırakmadı hala daha bırakmıyor. Acizane mutlaka tanınması bilgisinden istifade edilmesi eserlerinin okunması gerekiyor diye düşünüyorum.. Özellikle bir Samsunlu olarak hocamızı büyükşehir belediye başkanlığı tarafından samsuna daved edilmesi konferans talebimi iletiyorum..
Mustafa Tatcı hocamız tanınması ve bilinmesi anlaşılması birikimlerinden istifa edilmesi gereken gizli bir hazine gibi. Ortada ancak gözler onu henüz görmüyor. Müthiş birikimi ile engin bir bakış ve görüşe sahib olan hocamızı mutlaka ve mutlaka genc kuşağa, fikirlerini ,eserlerini uslubunu ve mesajını iletmek tanıtmak gerekiyor.
Akademik çevrede tatmin edici derecede bilinmesine ve tanınmasına rağmen kamu oyunda halk tarafından yeterince bilinmiyor. Halkın içinde ve bir halk insanı..
Sohbetleri düşünceleri ve fikirleri,' izah ustalığı, kıyas keskinliği arifane kısa ve öz anlatımı iki eliniz kanda dahi olsa sizi bıktırmadan dinlettiriyor. Seviyorsunuz kızsanız bile hocamızı, kendini sevdiren kendine has üslubu var. Gerçekten de tanıdıkça insanı kendine çeken ve getiren tevazu sahibi bir gönül insanı..
Son dönem yetişmiş onun gibi değerli hüviyelerin gerçekten ülkemizin her yöresinde yasayan insanımızın tanıması gerekiyor. Rahatsızlığına rağmen yorulmadan bıkmadan yoğun bir tempo ile çalışmalarına hala devam ediyor.
Yunus emre hakkında yaptığı son çalışmaları ve daha başka çalışmaları onu dünyada kabul gören bir otorite haline getirmiş. Olgunlaşan son dönem eseri olan piyasaya yeni çıkan ''YUNUS EMRE DiVANI her evde olması ve kesinlikle okunması gereken tasavvufi ve lugat bir şaheser.
Ülkemizin her ilinde valiliklerce, kütüphane, okul ve üniversitelerde eserlerine kesinlikle yer verilmesi gerekiyor. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarafından halka açık konferanslar düzenleyerek davet edilmesi çok ama çok önemli. Hocamız büyük bir boşluğu dolduruyor ..
Özellikle genç kuşağa ithafen yazdığı ve H yayınları tarafından yayınlanan ''Her Genç Bir Yûnus'' adlı eserinin okunması için dağıtımının mutlaka sağlanması için gönüllü hayırseverler bulunmalı diye düşünüyorum. ,
İsa çolaker hocamızında ifade ettiği gibi, Mustafa Hocamız son dönem Abdulbaki Gölpınarlı,Rıza Tevfik, Fuat Köprülü, Necib Fazıl, Mustafa Necati Bursalı , İsmet Özel , Sezai Karakoç , Cevdet Kudret , Cahit Öztelli , Ahmet Kabaklı, Nezihe Araz gibi kuşaktan sonra yetişen son halkalarından biri. İrfani ve halveti bir anadolu meşreb.
.
Hocamızın çalışmaları Türkiye'de ilk ve son dönem Anadolu da yaşamış müslüman türk tarihinin unutulmuş tanınmamış yahutta kaybolan bir çok arif ve erenlerin ismini kapsıyor. Hocamızın çalışmaları gerçekten de cemaat ve mezhep çatışmasına sebebiyet vermeyen hatta bilakis irfanı bakışı arttıran birleştirici ve uzlaştırıcı islamı bir bakış açısı sunuyor.
Üniversitelerde okumakla evliya olunmaz diyen hocamız yök'ten değil yoktan evliya olur sözleri kendini aydın gören imtiyazlı sınıf ve anlayışa vurulan bir mühür gibi ..Daha nice sözleriyle eleştirel bakış açısı ile anlayışları silkeliyor yeniliyor. Taklitten tahkike kadar olan süreci öz olarak olgun anlayışlara sunuyor. Dervişlik demir gibiyken hamur gibi olan.. Hamur gibiyken demir gibi olan kişidir.Sözleriyle ifade ediyor.
Ayrıca hocamız ülkücülük hakkında yaptığı izah önemli. Ülkücülüğün bir adım ötesi Tapduk kapısında Yunus olmaktır sözü manidardır . Kudüs'ün kapısında Selahaddin olmaktır.Gönülde Kızılelma, Viyana kapısında Sarı Saltuk olmaktır. Laboratuvar kapısında mikrobu tanımlayan Akşemseddin aşıyı bulan kişi olmaktır. Ülkücülük, insan-ı kamil olmaktır sözleriyle ifade eder. ..
Hocamız Türk dili iki devrede incelenmek durumundadır der. Yunus’tan önce ve Yûnus’ tan sonra. Türkçe’nin Yunus’tan önceki evresi halk dilidir. Sonrası Hakk’a aittir. Yunus emreyi Türkceyi halk dilinden Hak dili ve irfan dili haline gelmesine vesile olan biri olarak addeder.
Hocamızın her devletten bir yunus çıkarsa dilleri hak diline dönüşür ifadesi gerçekten de irdelenmesi gereken önemli bir konudur..Her dilden konuşan odur. Ancak Yunus Türkçe söylemiş... ifadeleriyle inananlara aydınlatıcı bir çerağ sunar fark ediş verir. Öz anlatımıyla uyuyan insanı uyandırıyor. Hocamızın kendi anlatımıyla ;
Bir pazara geldik ki, ya ver yahut al onun
Bu pazarda gördüğün turşu onun bal onun
Bir varmış bir yokmuşla oyalanma, birde ol
Yokluğu var zannetme, her nefeste nûrda ol
Bir çerâğ yak gönlünde, kul ol, kül ol,hurda ol
Eşyâ sandığın odur, gayrısı muhal onun
Kendi mülküdür zirâ, mülk onun mahal onun
Hak'tır şey, içten içe, ona örtüdür esmâ
Birle bak, bir ile duy, aldanma renge, resme
Dedi, demiş, derlermiş, Mustafa kulak asma
Dudaklarda kelâm o, kudret onun, kâl onun
Birine mi soracak, meydân onun mâl onun
Yine hocamızın başka bir hayatıyla ilgili anlatımlarında hakikatin anlaşılması için yaptığı örnek vurgulamalar çokca mevcud : Bu mısralarda anladığımı sandığım kesin bir kelime vard kiı: Aşk! Aşksız olunmazdı. Soluklandı. Sonra devam etti.
Kuş dilidir dilimiz her Süleyman anlamaz
Rumûzât-ı işaretle söyleriz akvâlimiz
Böyle derdi Yakup Efendi. Anlar gideriz, oğlum dedi. Yakupzâde’nin bilahire Aziz hazretlerinin mürşidi olduğunu anlayacak ve daha sonraları onun seyr ü sülûkundan nice sırlı menkıbeler dinleyecektim.
“Ah azizim, ah. Sen yaşasaydın da ben de sana bin yıl daha hizmet etseydim.”Dedidikten sonra yine soluklandı
ve “Kuş dili! Mânâya uçanların dili” buyurdu. Hocamız uyanması için akıllara ve anlayışlara mesajını veriyor.
Sevgi dinine ,barış dinine düşman olan aslında kendine düşmandır ..Hakkı gerçek sevenlere cümle alem kardeş gelir..! Diyen Mustafa tatcı hocamız eksikliği hissettiğimiz birçok konuda objektif kırıcı olmayan ,ehlibeyt ve sünniliği bir gören bakışla meselelere bakıyor. Hocamıza gereken önemin verilmesi yerini bulması bihakkın iade edilmesi gerekiyor. Hocamız böyle iltifatları pek paye vermesede bizim üzerimize düşen görev bu..Kıymet bilinmesi ve sahib çıkılması gereken bir değer .Allah bizi hocamızdan istifade edenlerden kılsın.