Varlıkta bir şeye aşırı iştiyak duymak bağlanmak ölçüsüz değer vermek o şeyi putlaştırmak yüceltmek demektir. Hakk için olan sevgide ölçü ve sınır yoktur. Bu tavsiye edilir. Allah yücelerin yücesidir. Hak için sevmek sevgideki ölçümüzdür. Bu sınırlı varlık az bir geçim içindir. İçindekilere aşırı iştiyak duymaya ve sevmeye gelmez. Hakkın men ettiği şeylere aşırı bağlılık insanı kör ve sağır eder uyutur.
Varlığa karşı duyulan bu aşırı iştiyak insanın anlayışı ve görüşü önündeki en kalın zırhtır. Bir sınırın içinde başka bir sınır koymak alanı dahada daraltmak bunun gibidir. Bu varlığa bağlılık uyuyan insanın gördüğü bir rüya gibidir uyandığında rüyası yok olur. Hakkın kıymet vermediği bilgiler boş işler bizi kendisiyle oyalar kendine çeker. Kendi yoluna köle yapar. Sonunda kendi cinsine ve tarafına katar.!
İştiyakler tuzakların gizli bağları gibidir. İnsanı bu görünmez bağla Kendine doğru çeker getirir. O yüzden herkes iştiyakine dikkatle baksın. Çünkü iştiyaklerimiz avlanacağımızın vee avlayanımızın nişanını taşır. Onu görürsen ister avlanısın istersen avlanmazsın bu sana kalmış...O nişanlardan neye fazla iştiyak duyuyorsak istidatlerimiz yani kabiliyetlerimiz o yönde artar hüner sahibi oluruz. Aşırı iştiyakimiz dünyanın bir tuzağımı yoksa bizi Hakka götüren bize burak mıdır bunun cevabı önemlidir.
Her ne olursa olsun insan birşeye karşı aşırı istekli olmadıkça ona ulaşamaz. İştiyak hissi yoksa ulaşılacak olan şeyde ondan uzaklaşır. Uyutan bilgiler sınırlı alem bilgisini arttırır insanı daraltır. Uyandıran bilgi ise insanı sınırlı alem bilgisinden alır sınırsız alem bilgisini artırır çoğaltır. Maksad insandaki ilahi gizli kaabiliyetleri ortaya ve öne çıkarmaktır hayvanlık kabilyetlerini değil..Bir şeyi istemekteki iştah, ne kadar çoksa o yolda anlayış ve kavrayış artar. Yoksa azalır.
İştiyaklerimizi harekete geçiren tesir ediciyi bulmakla işe başlamak önemlidir. Bu iştiyak kim için ve sonunda elde edeceğimiz bizim ücretimizdir. İstidat kazandığımız şey yada bilgi bizi sınırlı dünyaya daha fazla bağlıyorsa tesir edenimizin kim olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekir. Yok eğer tesir edenimizin yıldızı bizi sınırsız aleme, yani din makamına çağırıyorsa Hakkın abdaline doğru yol alıyoruz ''Abdal'' oluyoruz demektir.
Uyutan bilgi ile uyandıran bilgiyi birbirinden iyice ayrd etmek her insana farzdır. Uyandıran bilgi bizi dalgınlık aleminden kaldırır daima dirilik ve uyanıklık alemine çağırır. Uyuyan insanın sabah namazına kalkmasına yada kaldırılmasına benzer..Gün içinde başka bir gün görmek gibidir. Güneşi gölgede bırakan başka bir güneşin bilgisidir. Bu bilgi karada yaşayan tavuk kuluçkasına konmuş kaz yumurtası gibidir. Tavuk onu yavrularıyla beraber büyütür ama kazın anası tavuk değil kazdır. Bu hünerli yumurtadaki kaz, karada gezdiği gibi denizde yüzer havada uçan kazdır.Tavuk uçmayı sevmez ama hünerli kaz uçmayı çok sever.Bu bilgi tavuk ile kazın kabiliyetlerini anlama ve ayırt etme bilgisidir. Bu bilgi karada yaşamayı seven, sudan ve havadan korkan civcivlerin değil havada uçmayı seven karadan korkan hünerli kazın bilgisidir.
Aşırı isteklerimiz yani iştiyaklerimiz bizi uyutan iştiyak değil uyandıran iştiyak olmalı. Bu ikisinin arasını ayırmak farkı bulmak anlamak iman etmek demektir. En yüce hüner ve sanat budur.Kim daha fazla bilgili ise daha canlı olan diri olan odur. Çünkü uyandıran bilgi, can alemi deryasından olduğu gibi gıdasıdırda. Uyutan bilgi ise geçici varlığın gıdasıdır. Ona fazla bağlanılmaz. Ruhsat miktarı istifade edilir ondan geçilir..
Yaşı sakalı cinsi ne olursa olsun uyutan bilgiye sahip insan çocuk aklına sahiptir. Ona çocuk denir dadısı bu dünya yani varlıktır. Dadısı onu kendi gıdasıyla ve bilgisiyle besler. Çocuk bu dadının elinde kaldıkça çocuktur. Uyandıran bilgiye sahib olan insana ise ''Er'' denir adam denir. Onun dadısı dindir..Din anasından havasından ve onun bilgisinden gıdalanır. Uyandıran bilgi ekmekle doyanların değil bilgiyle doyanların yoludur.
İnsanı uyandıran bilgi iman gıdası ve bilgisidir.Din ve nur bilgisidir. Hak bilgisi ve birlik bilgisidir. Öteyi yani can şehrini daha gelmeden önce gören canın bilgisidir. Çocukların ve hayvanlığın bilgisi değil.. Dünyayı ve bedeni insandan soğutan bilgidir. Bu dirilik ve uyanıklık bilgi dünyada uyuyan insana yine o rüyasının içinde uyanık elçiler vasıtası ile gelir. İnsanı daldığı uykudaki rüyadan kaldırır. Çünkü Peygamberler uyku ile uyanıklık arasında insanlığa bir berzahtır.
Onlar din makamı ile varlık sahası arasındaki elçilerdir. O yüce makam mukaddes elçilerin ve erenlerinin dostlarının abdalıdır. Teşbihle (Aleme ve varlığa ) bedene ruh yani hayat gibidirler. Bu bilgiye iştiyakı olanlara, unsurları dünyadan olmayan yücelerden manevi lezzet ve irfan bilgisi verilir. Tevhid bilgisi vahdet bilgisi verilir. Erenler bunlardır.
Uyutan bilgi ise dünya bilgisi varlık bilgisi ve bedenler yani çokluk nefs bilgisidir. Öteyi görmeyen sadece önündeki yeri ve varlığı gören bilgidir. İnsanı dünyayı ve varlığı sevdiren bilgidir. İnsanı iman etmekden oyalar uyutur durur. İnsan ticaretler sanatlar, hile ve hünerlerinin mağruriyeti içinde zevkle sarhoşlukla gafletle döner dolaşır. Ha bugün ha yarın derken gözleri bağlı değirmen eşekleri gibi yaşar.. Bir bilgi olmalıki eşeklerin gözlerindeki bağı çözsün..
Uyanıklığı ve bilgisini nerede arayalım kimden soralım nerede bulalım. Tabiki büyüklerin sözlerinde ve hallerinde arayalım bulalım. Hz Mevlana söyle buyurur '' Şu halde görüyoruz ya, bilgi, uyanıklık bilgisidir, uyanıklık vermeyen herşey, salt cansızdır. Demek ki kim daha uyanıksa odur daha yakın olan.Bu âleminin, bu yaratıkların bilgilerinin, ibâdetlerinin sınırı, yönü, çevresi vardır; böyle olan da cisimdir, cisimse cansızdır. Fakat uyanıklığın sonu yoktur. Boyuna gittikçe gitsen dün bulduğun,bugünküne benzemez.(Fihi ma fih)
BEYT
İksiri azamdır nutk-i ehlullah,Yek nazarda haki kimya ederler
Hakkın esrarından onlardır ağah,Velakin surete ihva ederler
Bakma hakaretle devişhanlara,Köhne aba giyen ârifanlara
Vârisi Enbiya denmiş onlara,Mürde gönülleri ihya ederler
Emrah’ım ceht eyle kali hal eyle,Kâl ehli olandan infisâl eyle
Erenleri bulda imtisâl eyle,Seni de vâsıl-ı Mevlâ ederler
ANLAMI:
Allah dostlarının konuşması en büyük iksirdir ki, tek bakışta insanın manevi rengini değiştirirler (olgunlaştırırlar) Hakkın sırlarına onlar uyanıktır lakin görünüşte anlaşılmayacak şekilde gizlerler.
Eski aba giyen, arif olan dervişlere hor görerek bakma, onlara Peygamber vekilin denmiştir ki (gaflete dalıp) ölmüş (gibi ruhsuz olan) gönülleri diriltirler.
Emrah gayret eyle sözden hale geç, (hal ehli olmayan) ve sadece işin edebiyatını yapan (ya da boş konuşandan) ayrıl. Erenleri bul ve yapış ki seni de Mevla’ya ulaştırırlar. (Erzurumlu Emrah )
Allah kendine olan iştiyakimizi artırsın istidatimizi çoğaltsın.Rabbim bizi uyandıran bilgi sahibi kılsın, dahada önemlisi uyandıran bilgi sahiblerini sevdirsin yoluna döndürsün.Yoksa hüsran edenlerden oluruz.