İnsana verilen ilahi emanetlerden biride akıldır. Her canlının istidat ve kabiliyetine göre bir aklı vardır. Nitekim insana verilen aklın olgunlaşması ''Adem safiyullah'' mertebesine gelmesi umulur, hayvanlara verilen aklın terbiyesi ise ancak bir yere kadardır daha ileri gitmez.!
En iyi ve en doğruyu arayan temyiz kabiliyeti olan akla, akıllı akıl denir. Akılsız akıl hayvan aklına benzer. Yahut da hayvan aklıdır. Akılsız akıl aklını kullanamayan akıldır. Her akıl taşıyan insanda akıllıdır denmez. Her sedefte inci bulunmaz örneği bunun içindir. İnsanı hayvandan ayıran en önemli yer burasıdır. Çünkü insan, hayvanların düştüğü gibi aynı tuzağa tekrar tekrar düşmez yani yem olmaz. Aynı tuzağa ve hataya tekrar düşüyorsa , artık o akla insan aklı denmez, siz ona eşşek aklına sahib deyin ben hayvan aklına sahib tir diyeyim fark etmez..
İnsanların kendi aralarında da aklın dereceleri çeşit çeşittir. Hayvanların aklı da bunun gibidir. İnsan yahut hayvan olsun, kabilesi ve atasının tecrübesine, kültürüne, bilgisine göre oluşan akıl derecesi vardır. Örnekle insanlar içinde kiminin aklı maddeye kiminin aklı manaya çalışır. Kiminin meyli fenne, kiminin şiire yani duygulara.. Kimi kimyaya kimi simyaya meyillidir..
Kimi para kazanmakta mahir kimi kalpazanlık yapmakta. Kimi küfre..
Kimi imana istidatli ve meyillidir. Hayvanlarda ise yenen ve yenilen olmak üzere aralarında akıl dereceleri vardır. Her neyse, her kimse, ve her kiminleyse.. Herkes hünerin de zirve yani mükemmelleşmek ister.
Tüm akıl mertebelerinin toplandığı sonsuz ve sınırsız yere Aklı kül denir.
Aklı kül bir teşbihle sonsuz sınırsız ve şekilsiz bir deniz gibidir. İnsanlarda ki aklın, tevhid mertebesi olan Aklı külle kadar sayıya sığmaz muhtelif mertebeleri vardır. Ehli sünnet aklı özel ve genel olmak üzere aklı iki kısma ayırır :
1- Akl-ı maaş: Dünyaya dönük akıl. Menfaate dönük akıl .En düşük akıl. Avamın aklı. Bu akıl insani ve hayvani olarak ikiye ayrılır.
2- Akl-ı mead: Ahiret işlerine daha fazla çalışan ve dönük akıldır.. Gaybe dönük akıl. Hakkın varlık ile bağı vardır. Bu aklın Hakka bağına, Nuri muhammedi, İlk akıl, Küllü akıl da denir. İşte her şey bu akıldan gıda alır ziyalanır. Emirle onun nurundan varlığa sürete bürünür.
Aklı maaş, faydalı, faydasız ,iyi ve kötü amaca göre karşılık bulur. Yeryüzündeki maaş akıl insanların ürettikleri fikir sanat yani hünerleriyle ilgilidir. Çoğu insan bu aklı tabiat ve insandan alır istifade eder. Avam insan aklının dayanağı dünya ilmidir. Akıl veren sınıfına aydın, bilim adamı denir. Ancak akıllı akıl öyle değildir, küllü akıldan istifade eder onunla emel eder. Aklı meade yani akıllı akla, Küllü aklın kainata dönük yüzü de denir. Küllü aklın varlığa ve zata dönük ait iki yönü vardır. Zata mahsus olan akl insan idrakinden uzaktır hadisle men edilmiş yasaklanmıştır. Hak ilk akıl olan Nuri Muhammedi ile yani külli akıl ile aleme zuhur etmiştir.
Aklın sufli ve ulvi mertebeleri kendi içinde dereceleri vardır. Kimi siccine alçalırken kimi de illiyyüne yücelir. Bizim esas bahse konumuz olan akıllı akıl, yani akıl yani mead tır. Dünyada varlık peşine koşmayan ve tesirinde kalmayan akıl, akıllı akıldır. Her aklın kendinden daha üstün ve olgun akla mutlaka ihtiyacı vardır. Ta ki sonsuz küllü akla ulaşana dek bu muhtaçlık devam eder. Cüzi (küçük) akıl gelişmez ise kendi aklına güvenir ve dayanır onu put edinir kendi bataklığında kalır.
Akıllı akıl ezel ile ebedi birleştiren bu hünere sahib tir. Akıllı akıl ''mazagalbasar'' bakışına mazhardır. Mazagal basar, baştan sonu görebilen bir öz ve gözdür. Küllü aklın bakışı ve görüşüdür. Mazagalbasar, küllü aklın feri dir. Basiret ve ferasete sahibi her mümin kişinin bakışına da denir. Akıllı akla sahib olanlar, varlıkların görünüşüne aldanmayanlar ziyadesiyse ardındaki suretsiz ve şekilsiz küllü nefse göze ve bakışa erişenler dir. Bu akıl insana ilahi nimet ve hibe verilen bir akıldır. Küllü akıl, teşbihle sonsuz sınırsız suretsiz ve şekilsiz bir düşünce denizi gibidir. Tüm akıllar oradan gelmiştir. La taayyün makamından yaratılan ilk akıl, Hakikati Muhammedi dir. Hakikati muhammedi zat tecellisine mazhar olduğundan ona küllü akıl da denir. Tüm akılların zirvesindedir. Akıllı akıllar işte bu ilk yani Küllü aklın ferlerinden mütevellittir.
Bu cihan ve varlık abıhayatın, Küllü aklının bir düşüncesinden ibarettir. Ondan izafi olarak vücuda gelmiştir. Her cüz , küllün özelliklerini içinde taşır. Nihayetinde küllüne varır. Gördüğümüz bu kainat, abı hayatın aks' lerin den ibarettir. Akıllı akıllar, abıhayatın sönmeyen ve bitmeyen nurundan yani işığın dan gıdalanırlar. Cüzi akıl sahibi olanlar ise kaynaktan değil bu akslerden ilham alır yaşarlar. Aks ler cüzi akıllar için aldatıcı bir abı hayattır. Cüzi aklın kaynağı akslerdir. Akıllı aklın kaynağı ,abı hayatın Küllü aklıdır.
Akıllı akıl dünya hayatı ve onun güneşi ve ışığın dan işık almaz gıdalanmazlar. Çünkü asıl kaynak varken cüze yönelmezler. Dünya mülkü ,güneşi ve ışiğı onlara göre bir aldatmaca ve ödünçtür. Tam aksine beslenirlerse dünya unsurlarına dönüşürler yani ölürler.
Yaratılan her şey abı hayattan gelir ve yine aslına geri döner. Bu ters aks şeklindeki varlık ve ibareler insana ibret içindir. Dünya güneş ve işığı dahi abı hayatın, aks ve gölgelerinden ibaredir. İnsan kainatın özet halidir. Kainatta ki tüm yansımaların benzeri insanda toplanmış dır. Ancak kendini tanıyan bunu keşf eder.
Maksatlar içinde bir maksad gizli ve örtülüdür. Büyük alemin feleklerle örtülü ve dürülü olması gibi. dünyadan başlar arşa değin yücelir. Küçük alem olan insanda aynı bunun gibi feleklere benzeyen perdelerle örtülü ve dürülüdür. İnsan nefsi derecesinden başlar ruhun en yüce pak makamına ulaşır. İnsandaki felekler ve perdeler, kesif ve latif dereceler den ibarettir..
Kainatı ve felekleri büyük bir ağaç gibi farz edersek ki öyledir, o ağaçtan maksad işte o meyvedir. Ancak meyvede yine bir kalıb dır. Buda yaman bir şaşırtmacadır. Maksad meyvede yani gizli lezzettedir. Maddi ve manevi lezzetler, zahir oldukları isimlerin canı gibidir. Bize sunulan maddi ve manevi bu numune lezzetler varlıkta bine kadar olduğu Adem babamızdan insana ''allemelesma''sırrı ile bildirilmiştir.
Maddi alemde dahi lezzet ne avuca sığar ne teraziye konur nede tam tarifi yapılabilir. Manevi idrak yani akıllı aklın ,bedeni duyguların ötesindeki derecesinde yaşadığı lezzetler ise ariflerin gıdasıdır. Bu Lezzet yaşanır ancak avam aklına anlatılamaz. Bu mümkün değildir ile mümkündür arasında dır. O lezzetler ilahi sıfatların varlıktaki itibari ve izafi numuneleridir. .
Akıllı akıl ağacın kökünden meyveye doğru bakar. Kimi akıllı akılda meyve den yani yukarıdan aşağıya doğru köke bakar. Üçüncüsü akıllı akılda meyvenin lezzetin den başlar daha ileriye ötelere yani yücelere ağar...! Bakışı ve görüşü bu seviye gelmemiş dünya ve onun güneşinden gıdalananlar eksik görüş bakış sahibidirler. Yani meseleler yüzeysel bakan ve düşünenlerdir. Yani avare gezen aklın düşüncesinin ayakları bahçeyi ve ağacı bulamamış ,meyveyi görememiştir. Önüne çıkan engellere takılıp kalmıştır.
Eğreti varlık bir müddet insanın istifadesine sınama maksatlı sunulmuş sihirli bir tuzaktır. Eğreti dünya güneşi ve işığı, bedenler için nasıl can ve hayatsa. Abı hayatın nuru yani ışığı da, akıllı aklın gıda kaynağıdır. Akıllı akılların anlayışları ve bakışları abı hayatın nuruna dayanır. Onun bakışı ve görüşüne göre görüş sahibi olur hareket ederler. Akıllı akıllar dünya güneşinin bakışına dayanmaz. Ona göre hareket etmezler.
Rasyonel aklın dışında daha yüksek akıllı aklın anlayabileceği yüksek bilinçler ve anlayışlar vardır. Akıllı akıllar , mukaddes pak akla ulaşıncaya kadar abı hayata kavuşuncaya kadar mertebelerden süzülürek elenerek kısaca tortuları terk edcerek saf hale gelinceye dek geçer.
Abı hayata dayanan akıllı akıllar dünya yı ki bir ağacın gölgesinden anlık dinlenme gibi görür.Daha ötesi şimşek çaktı ve söndü gibi anlar. Derin düşünürler. Dünya hayatını bir an gibi görürler. Çünkü şimşeğin çakıp sönmesinden ışık olmaz. Şimşek işığına aldanarak yola çıkmazlar.
Akıllı akıl insana yiğin için gezin özgürce yaşayın dünyada mutlu olun ve sonrada ölün diyen akıl değildir. Bu normal aklın düşüncesidir. Abı hayatın aks’ leri Allah' ın insan verdiği ip uçlarıdır. Abı hayatın aks leri, küllü bütünü yani tevhidi anlamak ve bulmak için dir. Yani taneden ambarı aramak gibidir. Yoksa tuzaga düşmek için değildir.
İnsana ödünç harçlığı ve bilgiyi vermişler meydanı göstermişlerdir.. İyileri ve kötülüğü elçiler vasıtasıyla uyarmışlardır. Meram burada düğümlenmiştir. Akıllı akıllar bilir ki, düğümü kim bağladıysa, yine o çözer.!? O yüzden akıllı akıllar düğümün küllü aklın elinde olduğunu bilirler.Akıllı Akıllar sermaye olarak verilen akslere değil kaynağa talib olurlar. On dayanır ona güvenirler. kendi akıllarına güvenmezler. Aklın geldiği yere kalbleri dönüktür. Ona iman ederler.
Abı hayat , yaratılan herşeyin gıdasını ve ismini aldığı, sıfatların tam ekmel ve sonsuz lezzet madenidir. Abıhayat şu gördüğümüz malum kalıblar içine muayyen miktar ve numunelerle ondan aks etmiştir. Akıllı akıl sahibleri akslere değil Küllü akla yani aklın kaynağına tabidir. Bu aksler yine aslına döner, Gayb gözü açınca, kainat gözünü kapar. İnsan gözü açık olunca kalb gözü kapanır. Ama gözü kapanınca kalb ve gayb gözünü açar..