Sermaye denince aklımıza hemen altın, para, mal, mülk hayali gelir. Ama iş öyle değil tam aksinedir. Nen varsa, paran pulun, malın mülkün hepsinden vakit varken kurtul. Yaşayışa öyle bak, er kişinin işi budur. Bu görüşü ve bakışı kendine hüner edin. Bu dünya, tuzak hayallerin çok olduğu bir yurt..
Eşeğin aklına düşen karpuz kabuğu gibi senide aldatır beni de. Dünya ve içindeki sevdiklerinden vazgeç. Eşin dostun evladın malın mülkün seni aldatmasın. Bunların hepsi sınama vasıtaları gör. Zira bu vasıtalar olmadan işler güçler yürümüyor. Düşman yoksa savaşmak zati manasız..! Kim iyi kim kötü iş eri burada ortaya çıkacak
Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir ikazı insana bu sırrı izhar eder. Bu ilahi ikaz, Hak için olmayan her şeyi kapsar. İnsan, Hak dan gafil oldu mu, o kişinin hayatını işini gücünü, malını mülkünü itibarını ,sanatını ,vekilliğini ,evladını yani hepsini oyundan ibaret gör demektir.. Bu tuzak hayaller insanı Hak'tan alır çocuk gibi dünyalık oyuna çeker. Hak dan gafil olan insanın meğer yıllarca emek verdiği meziyeti meşguliyeti sanatı ustalığı işi, Hak indinde meğer bir oyunmuş... Sende böbürleniyor ciddi ciddi işler yapıyorum zannediyorsun..
Bu tuzak hayaller seni bir işe yaramaz hale getirmeden, tez aklını başına alda sen onları bir işe yaramaz hale getir. Onlar seni terk etmeden önce sen onları terk et. Buda yetmez kendinden kendi varlığından da geç.. Zira bu bedende sana emanet bir tılsım. Bu ten, çetin bir varlık tuzağıdır. Sonunda oda yok olacak.
Böyle gör..
Sende benim sanıyor aldanıyorsun. Ama bu işi başarmak adamların yiğitlerin işi..
Ersen, yiğitsen, mümin isen, gönlünden hepsini çıkar at..
Sevgisini bağlılığını içinden sök at. İnsanın dünyadaki alışkanlıklarından vazgeçmesi kadar zor bir iş yok..
Öfke anında öfkenden vazgeçmek, ne kadar zorsa bu da öyle. Dört unsurun alışkanlıkları nefsin arkadaşlarıdır. Halbuki insan ve dostları bunlar değil.
Toprak yemeğe ve elemeye sen devam et.
Tabiatın alışkanlıkları, güneş ışığının önündeki kara bulutlar gibidir. Güneşi göstermez. Bunun gibi ruhun önündeki kara bulutları (hayalleri düşünceleri) tabiat alışkanlıkları anla.. Seni aslına ulaştırmaz perde kesilir. Bizim güzel huylarımız beyaz bulutlara benzer. Işığı hiç değilse yansıtır. Kötü huylarımız ise kara bulutlara benzer bize ışığı yansıtmaz. Hülasa maddi huyları bırak birazda manevi huylara yönel yani manevi alışkanlıklar kazan..Maddi karşılıkları bırak manevi karşılıkları görde, ihsan sahibi ol..
Bütün her şey, varlık ,mal ,mülk, makamlar, haller ,emanet gör geçten ibarettir. Bağlanmaya gelmez. Vakit varken gör geç,,anla geç, bağlanma geç, infak et geç, terk et geç, dert etme geç, çok sevinme geç, aynı yerde kalma geç.. Övünme geç.. avunma geç ..Nazlanma geç.. Geç kalma geç ..aldırma geç.. karışmam de geç.. selam de geç.. En yüce iş meslek budur. Ama nedense bu sözün müşterisi pek nadir bulunur elmas gibidir..!
Ademin asli sermayesi yokluktur. Yokluktan meydana gelmiştir. Bu izafi varlık ademin aslı değildir. Esasında bu yokluk gelir yeridir, bu varlıksa gider yeri. Ademden istenen geldiği yokluğa tekrar yönelmesi yani gaybe inanması Hakka gönül bağlanması ona odaklanmasıdır. Daha hayatta iken kendinden geçmek, elinde varken emanet görmek kendinin bilmemek yani yok bilmek, canlı iken kendini ölmüş görmek, yetmez cenaze namazını kılmak, kendini mezara gömmek büyük bir marifettir. Şimdi olmamış gözüken terkibi olmuş gibi görmek, tasavvur etmek inanmak Allah vergisi bir bakıştır. Herkes cenaze namazını peşinen kılabilir..Bunda dinen bir sakınca yok...Bilakis fazilet var..vesselam
Adem, yok ama var gibi görünen izafi bir varlıktır. Şimdi dünyada iken varlıktan vazgeçmek yok olmak adem olmak demektir. Var gibi görünen yokun farkına varmak kendini yok bilmek ona göre iş ve hareketlerde bulunmak, emanet ömür sürmek Hak yolunun ve anlayışının başıdır. Bu anlayış ve görüş insanı başka alemlere hazırlar. Zira yoklukta çok sırlar gizli..Ama insana henüz bildirilmemiştir. İman eden kişi yokluğu şiar edinir. Yokluğa yatırım yapar..
Çünkü asıl gelir yeri orasıdır. Büyük iş..
Bu şuurda ve inançta olan her insanın nefsi dünyaya karşı ölmüş gibi sayılır. Yani bu ölüm, ölürsün mezara gömülürsün hani o ölüm değildir bilakis hayata ikinci defa doğmaktır. Bu ise övülmüş bir ahlaktır meziyettir. Ölmüş eşek kurttan korkmaz sözü, aslında bize gizli bir hakikati ifade eder.
Yani kurttan maksad dünyadır, ölmüş eşekte bizim nefsimizin misalidir. Nefsimiz ölünce varlıktan ve onun verdiği elemden sıkıntıdan çekinmez korkmaz demektir. İnsan bu varlıktan vazgeçtiğinde yani yokluğa yöneldiğinde o zaman dirilir hakikate doğar. Hayvanlıktan kurtulur,gerçek gıdasını bulur adem yani insan olur. Ama biz bu sözü yıllarca yanlış anladık. Bu söz eşeğe değil halbuki bize söylenmiş..Ah kafa...
Akla ve cana yoldaş görünen düşman, insanın yoldaşı olamaz. Hakikatte yoldaş cana ve akla dost olan ona arka çıkandır. Onların kim oldukları insana defalarca kuran ve hadislerle bildirilmiş. Sense hala mal yığma derdindesin, ahiret dostlarını bıraktık dünyalık dost ve hayal peşindeyiz..Kimimiz can derdinde ve peşinde, kimimiz nefs peşinde ve derdinde..Al sana yol ayrımı..hadi buyur..
Bizim can yoldaşlarımız,Hak için yaptığımız iyi zan ve düşünceler, hayırlı işler ve infaklardır. Ölünce yanımızda ailemizden malımızdan arkadaşımızdan hiç kimse kalmaz. Ancak ve ancak hak için yaptığın her amel ve iş seni karşılar. Öldükten sonrada başka bir yaşayış alemi başlar..Orada mertebelere ve derecelere bürünür.
Şimdiden varlıktan ve varlığından vazgeçersen senden alındığı zaman hiç üzülmezsin. Canın yanmaz.. Çünkü hazırlığın bu günedir şaşırmazsın.. Can çekişmen de uzamaz..Gereksiz endişe ve korkular gider seni bekleyen başka korkulardan emin olursun. Ama tuzak hayallerinde inad eder ısrar edersen iş sana kalmış.. Adamsan vakit varken bu müşkülünü burda çöz...gör geç..!