Kim olursa olsun bulundukları makamlarda, vatandaşının aşikar haklı olduğu halde mağdur edildiği meselelerinde, onların hakları için mücadele etmeyen, yanlarında durmayan, haklıdan yana açıktan tavır koyamayan, göğüs geremeyen, çevik gibi iradeyle duruş yapamayan kaçınan kişiler bilsinler ki ciddi bir vebal altındadırlar. Bu temsili makamlar o kişilere, Hakk’ı ve halkı temsil etmesi için verilmiştir yoksa kendisini temsil etsin diye kimseye bu görev verilmemiştir.
Atalar sözüdür, söylenir durur. İnsanı yücelt ki devlet yücelsin! Bu prensip AK Parti’nin yani iktidarımızın kuruluş prensibidir. İktidarımız masum halkların Haklarını arayış hususunda yer yüzünde ki en büyük hareketlerden biridir. AK Parti'nin amacı budur. Partimizin gayesi önce Hakkı sonrada halkı üstün tutmak için kurulmuştur. Bizi yücelten eskisinden daha iyi duruma yani güçlü bir devlet haline getiren bu anlayış ve değer bizim ahiret burak’ımızdır.
Ak parti içinde sorumluluk sahibi olup ta, vatandaşın haklı davasında yanında durmayanlar çözümüne katkı vermeyenler sağlamayanlar Hak indinde mesuldürler ciddi vebal altındadırlar. Böyle insanlar Ak partiyi davamızı temsil edemez. Mesuliyeti de emaneti de taşıyamazlar. Onlardan idareci olamaz.
Sadece nüfusunu kullanarak, meselelere çözüm bulabileceği yerde nüfusunu ve yetkisini gram yerinden oynatmayan gücünü hak için kullanmayanlar, yapabilecekleri işleri bile yapmaktan kaçınanlar bu misyonu ve amacını anlayamamış demektir. Bu tür kişiler bulundukları yerlerde, kimsenin Hakkını temsil edemezler. İnananlar iyi bilirler ki, savunulan bir Hak kın ücreti, yine Hakk’ın indindedir.
Hak anlayışından maksadımı arif olan anlar bilir. Bu hak anayasal çerçeveyle çizilmiş haklardan başka olan yüce bir Haktır. Biz o Hakka taparız. Onun dışında hiç bir şeye tapmayız. Hak nerde ise AK Parti oradadır. Buna inanmışızdır bir kere. Ezelde de ebedde de bu böyledir. Ama HAKK’ın temsil edildiği makamlardaki insanlar orada değil de başka taraflarda gaflet uykusundalar ise tabi ki de üzerlerine soğuk su döker onları uyandırırız. Zira biz halkız görevimiz bu. Doğrultmaya çalışırız..
Düşünün vatandaş haklı olduğu, ciddi anlamda mağduriyet yaşadığı, elinin kolunun bağlandığı bir meselesi için iktidarının temsilcisi olan yetkili kişiden haklarına sahip çıkması için yardım aman talep ediyor. Yetkili kişi ise vatandaşın mağduriyetinin nasıl giderileceği hususunda gerekli tavır koyacağı yerde, aksine bildik başka usullerle ikna yoluyla yasal çerçeveleri de hatırlatarak sorunun başka türlü çözümün mümkün olmadığını söyleyerek işin içinden çıkıyorsa burada ters giden birşeyler var demektir.
Ziyadesiyle sorarlar adama bu mudur bizim davamız. AK Parti’nin misyonu ve mücadelesinin gayesini ve amacını ne tez unuttuk. Allah Rızasını kazanmak değil miydi amacımız bizim. Peki, bu nasıl gerçekleşecek, biz hakkın rızasını nasıl kazanacağız. Bu makamlar sadece orada oturup kim vekil kim belediye başkanı olacak diye düşünmek karar vermek için tevdi edilmedi kimseye. Kendi istikbal derdi düşüncesi ve kazancı ile meşgul olsunlar, imtiyazlı olsunlar diye verilmedi bu kutlu görev. Bu görev hak ve halk imtiyazlı olsun diye tevdi edildi, sorumlu olanlar imtiyazlı olsun diye değil. Hakkı savunma hususunda Çevik gibi bir duruş ,Hakkı arayış soruş bakış nerede! Nerede vatandaşın mağduriyetine gönüllü talip olan sorunlarını yüklenecek bu civan mertler.!
Susmamamız gereken yerde tabi ki de susmayacağız. Onlardan da mesulüz. Kimseden Hz Ömer olmasını beklemiyoruz tabakama şu bilinmeli ki artık vatandaşın derdini kendi derdi gibi göremeyen, dikkate almayan bir temsil boş bir temsildir. Kim temsil ederse etsin bu hiç fark etmez. Böyle kişilerin taşıyamayacağı koltuğa talip olmasından ziyade koltuğa oturduktan sonra başına gelecekleri bilmemesi ne vahimdir. Ne kötüdür.
Ahmet Düzgün