Eski ve klasik kalıplaşmış batı taklidi belediyecilik anlayışını artık yıkmalıyız.. Yerine kendi model anlayışımızın nasıl bir belediyecilik olduğunu asra haykırmalı damgasını vurmalıyız. Yatırımlarımız ve projelerimizde öncelik insan olmalı. Kaderine terkedilmiş insanın yıldızını parlatmalıyız.
Sonrasında anlayışımız ve farkımız sırasıyla çevremizi, dünyayı tüm insanlığı kuşatmalı. Dünyaya güzel bir model olmalıyız. Duyanlar parmak ısırmalı hayret etmeli. Ufku hayale gelmez projelerle geleceğe mühür vurmalıyız.
Bunu başarmanın en önemli şartı o beldenin eminin bir eylem adamı olması şart. Masada oturan halkın yanına randevu alarak gittiği biri gibi olmamalı davranmamalı. Fikirleri düşünceleri ve eylemleriyle öne planda olan halkın içinde olan çalışkan, tulum giyen bir işçi yani hamal gibi durmalı...
Gelecekte, hatıralarda ve gönüllerde iz bırakmak eğer hayırla anılmak istiyorsak bu mütevazı duruş önemli. Sadakayı cariyeden maksadın ne olduğunun şuurunda olmak, kıyamete dek devam ede gelen anlayışın binasını oluşturmak ana hedefimizdir.
Bunu da ancak eylem adamı olan kişi başarabilir. Yoksa yine o klasik belediyecilik anlayışı ve kalıbları içinde kalan durumu sadece idare eden sıradan bir belediye olmaktan kendimizi kurtaramayız dışına çıkamaz öte bir anlam taşımayız.
Farklılığımız yoksa bizde yokuz. Biz farkız. Çünkü biz inananlar hadiselere farklı ve baki bakar görürüz.. Batılın şehvetin baktığı gibi evlere binalara çevreye insana keza hayvana bakmayız.. Biz gösterişle ve gösteriş için bakmayız. Biz faklı bakarız farklı görürüz. Gösteririz..
inançlarımıza, örf ve kültürümüze ters doğal yaşam alanları adı altında yapılan şu eğlence ve park sahaları, golf ve bowling yerleri, stadyum yerleri ve köy kentleri yerine harcanan israf önlemeliyiz. Bunların yerine başka şeyler yapmalıyız.
Mesela geniş bir alana model küçük şehirler kurmalı oradaki kutsal yerlerin güzel ve göz alıcı şık protatiflerini oluşturmalıyız. Daha küçükten çocuklara yani neslimize sirk veya lunapark yerine, nereden ve niçin geldiğini nereye gideceğini remizle anlatan galeriler oluşturmalıyız.
Hz Adem’in yeryüzüne indiği Havva ile buluştuğu yeri göstermeliyiz. İnşa ettiği merkez binanın şeklini yapmalı ve anlatmalıyız. Orada ne yapıldığı ne anlam taşıdığını, ona tanzim ve saygının nasıl yapıldığını günlük göstermeliyiz. Akabinde Miraç hadisesi ve yolunu güzergâhını temsili göstermeliyiz. Çocuklarımız birlik ruhunu anlamalı. Bunu istiyoruz
Fark bizi görünce kalabalığın içinde kendini fark etmeli tanımalı. İşte ben bu farkım demeli.. O yüzden farkı şu uyuyan farka fark ettirmeliyiz. Farkını dışarıya göstermeyen her anlayış ruhsuz fanidir. Bizim farkımız her iki cihana baki eser inşa eden bir anlayıştır. Böyle bir model ve örnek olmamız şarttır.. Cahilane âcizane fakirane düşüncemiz budur.
Bir kere belediyelerin şu hantal kurumsal duruş, gösteriş, işleyiş, mevzuat üniformalı, şoförlü arabalı, kravatlı, sekreterli, daire başkanlıkları, belediye binasına dek ne varsa hepsini değiştirmeliyiz. Şu görünüş tablosu yeniden gözden ve gönülden geçirilmeli diye düşünüyorum. Zira değişim yani yenilik için şart..!
Başkanlar makamında koltuklarında oturdukça, halkın içinde makam araçları ve korumalarla gezdikçe, halkla arasında bir uçurum oluşturdukça, mazlumun, mağdurun, hak sahibinin derdini mevzuatlara boğdukça, bu uçurumun farkında olmadıkça biz bu işin içinden çıkamayız. Milletin derdini kendi derdi gibi görüp çözüm bulmadıkça, seyahatlere aveneleriyle yeni ufuk avına çıktıkça, Vay insanın haline.
Belediyelerimiz yeni bir görüşle artık temsil edilmeli.. Anlayışımıza uygun hizmet edebilmek için yeni birimler ve temsil odaları oluşturulmalı. Eylem planları hazırlanmalı.. Anlayışımızın uygulamasına aksi ne varsa hepsi kaldırılmalı.
Yeni pratik düzenlemeler getirmeli. Belediyemiz şu soğuk resmi havasından ,kapılarına ,odalarına, koltuklarına dahi masalarına kadar hepsi değişmeli.. Yeni bir işleyiş anlayışı hakim olmalı. Vatandaş bir sorun için belediyeye geldiğinde o sorun orada çözülmeli. Yetimin gasb edilen bir hakkı varsa Belediye binası inlemeli titremeli. İvedi hakkı verilmeli. Kız veya erkek çocuklar için yetim fonu, yolda kalanlar fonu, fakirler fonu, ihtiyarlar, hastalar, evsizler fonu ve birimleri hemen oluşturulmalı..
Kesinlikle başkanlar halkı birinci katta girişte halkı karşılamalı. Halk belediye ye girince ilk önce gözüne başkan görünmeli en son değil. Veya yerine bir temsilcisi koymalı. Halk öyle karşılanmalı. Belediye bu konumuna getirilmeli.. Başkanlar yüksek katlarda ve kapılar ardında kalmamalı. Başkan ulaşılmazlık egosundan sıyrılmalı. Engelsiz ve ulaşılabilir olmalı. Bu zamana kadar sağ sol tüm partilerin anlayışı buydu...Bizim anlayışımız onlara benzemez. Biz kimiz neyiz... Bunu iyi düşünmeliyiz.
Vatandaş, azarlanmaktan, aşağılanmaktan, işlerin çözümsüzlüğünden bıkmış usanmış bir haldedir. Belediyelerimiz artık halkla ile sulh etmeli. Cenk etmemeli .Hizmet anlayışımızın canı yani özü ise, hizmetteki edeb hizmetten büyüktür olmalı bu anlayışı düstur edinmeliyiz. Gönül belediyeciliğinin görünmeyen kazancı budur. Bu kazancın ham maddesi yani madeni nurdur. Belediyeler sorun üreten değil sorun çözen belediye olmalı. İnsanlar ona güven duymalı..
Belediyeler vasi olmalı. tebaanın günlük değil gelecek hakları ve kazançlarının tedbirlerini almalı. Yani tebaasının malının mülkünün canının vasisi olmalı. Güven müessesesi sığınılacak bir yer haline gelmeli. Vatandaşın hakkını savunmalı.
Nihai temennimiz belediyecilik hizmetlerinin karşılığının gücü yetiyorsa ücretsiz yapmasıdır. Belediyede kayıtlı mal ve mülkü oranında yani herkesin gücü ve imkanına göre ADİL bir bedel tahsil etmeli. Veya etmemeli..
Irmak veya bir akarsuyun ta ortasından geçen bir il ya da ilçe belediyesinde su ücretinin fahiş olması gülünç olduğunu bilmeliyiz. Bu esasen hizmet anlayışı değil kar anlayışıdır. Belediyelerin hizmet yapabilmek için kar etme anlayışını bir kenara bırakması, karşılıksız hizmeti yani hak rızasını gaye edinmesi şarttır. Bu gayenin dışında kalan her husus kapitalist bir belediyecilik anlayışıdır. Ne yapalım işler güçler böyle yürüyor ancak dersen senin onlardan bir farkın yok demektir. Bizatihi buna karşıyız.
Belediyeler bir şirket gibi dilediği seçtiği proje ve yatırımlarla yöresinin ve kendi kalkınmasına öncülük pekâlâ edebilir. Artık belediyelerimiz kalkındıkça halkında kalkınacağı marka projeler geliştirmeliyiz. Artık su ve kanalizasyon, imar vb. gelirlerine ümit ve bel bağlamamalıyız. Hayra iyiliğe sadakayı cariyenin bağlı olduğu ''O'' kaynağa bel ve gönül bağlamalıyız ..
Ahmet DÜZGÜN