Çoğu kimsenin dünya hayatında, cennette sevdikleriyle beraber kurduğu ciddi bir hayal tablosu yoktur.
Ama biri aklına getirdiği zaman hemen eksik kusurlu bir tablo oluşturmaya yahut hayal kurmaya başlar. Şu anda düşünmeye başlamamız gibi. Yaşadığımız hayat şartlarının zorluğu ve zahmeti kimseye bu fırsatı vermiyor. Verse dahi insanların çoğu hep dünyalık hayal peşinde. Kimsenin cennette hayal kurmak gibi ne bir düşüncesi ne de bir derdi var.!
İnsan, herkesden uzak olacağı ve yanlız kalacağı bir bağ evi ve bahçe özlemi sanki içindeki putu gibi gizlidir. Sahil yahut bir dere kenarında aramadığımız tarla, içinde güzel bir ev hayali kurmayan kim var. Ama bu nihayi dünya hedefi ve hayali insanı bu özlem tuzağıyla avlamış. Cennetin hayalini unutturmuştur. Bu hayal ötekinin yani cennet hayalinin tuzağı olmuştur.
İnsanlar sevdikleri şeylerin hayalini kurarlar. Kimse sevmediği bir şeyin hayalini kurmaz. Ancak dünya ile cennet hayalinin dokuma ipliği ayrı ayrıdır.
Dünya hayali dünyanın unsurları ile kurulur. Cennetin hayali ise onun unsurları olan yüce manalarla kurulur. Cennetin hayal tablosunu dokuma ipliği yani ip uçları hadis ve ayetlerle insana verilmiştir. İnananlar bu anış ve anlayış iplerinden oluşan mana ile cennetin hayal tablosunu oluşturabilir Taklidi dahi olsa bunu yapabilir. Ta ki tahkike yani gerçeğe dönüşene kadar cennet tahayyül edebilir
Allah herkese istidatince hayal kurma kaabiliyeti vermiştir. Allah ve ahiret hayatı için kurulan her hayal inananları nihayetinde yakine çeker. Hakikate erdirir. Kişi sevdiği ve sevdikleri ile beraberdir. Fikri neyse zikri olur. Zikr edersen zikr olunursun, terk edersen terk olunursun gibi. İzafi sıfatlarına karşılık onun tam sıfatlarından muhakkak bir karşılık bulursun yahut görürsün. İçinde varlığın olduğu cennet hayali haliyle de noksan olacaktır.. Ancak varlığından geçerek kurulan ihlaslı her hayal gerçeğe daha yakındır ve bir marifettir..
Herkes aklının istidati ve idrakince böyle bir hayal tablosu mutlaka ama mutlaka kursun. Cennete güzel bir niyetle temel atsın tohum eksin. Israrla tahayyül etsin. Eksik yahut tam olsun ama unutmasın ,akl ötesinde kalbinin bir köşesinde mutlaka bulunsun. Değersiz saman çöpü kadar dahi olsa o hayale önemsemezlik yapmasın, ki o zaman, kim cimri, kim cömert görürsün ..yahut ..görünsün.!
.
Bu hayal inandığımız ve sevdiğimiz yüce değerlerle ilgilidir. Nihayetinde bu saf ve pak olan yüce değerlerin binası için mekan, ancak ve ancak arşın altındaki cennetlerdir. İnanan İnsanın anlayışı ve görüşü arttıkça büyüdükçe yahut siz ona telakki ettikçe deyin ,cennetini büyüttüğü gibi , cennetteki can görüşünü ve bakışını da ölene dek büyütsün ..
Alabildiğine genişletsin. Cennetlerin içinde ve dışında olan cennetleri 100 derecesine kadar düşünsün. Sahnelerini ve seyahatlerini çoğaltsın .daha dünyada iken edeble nebi ,resul ve meleklerin hayalini kursun selam versin onlarla konuşsun. yesin içsin..
Rabbine yakarsın, niyazda bulunsun. Buna hiç bir engel yok bolca izin var. Ancak yeryüzünde beden kalıbındaki insan tevazu ve acziyet şart.
Arş ve altındaki alemlerin büyüklüğü ve genişliği ,yasadığımız zerre gibi görünen dünyamızın yanında ne denli büyük ve kudretli olduğu hadislerle defalarca ifade edilmiştir. Çöl ,yüzük ve kum gibi misallerle kudret ve azamet kıyasla nitelendirilmiştir. İşte bu muhasebe ve muhakemeyle ,sınırları ve haddi bilmek şartıyle insan taklidi bile olsa cennette bir hayal tablosu kurabilir.
İnanan her insan hayalinde suretlere can ve yön verebilir. Allah yalnızca müminlere bu izafi olan manevi kaabiliyeti ruhuna vermiş ama hayvani cana vermemiştir. Mümin kişi cennette dostlarıyla sevindiği, tad aldığı, güzellikleri seyrettiği yerleri, bahceleri ,ırmaklarını , boyutlarını hayalinde taklidi dahi olsa can verebilir yani canlandırabilir. Kişinin sevdikleriyle en mutlu anların yaşandığı ve yaşattığı bir cennetin hayal tablosunu tahayyül etmesi canlandırması şüphe yok ki imandan dır.
Her yeni yakin bir bilgi yahut anlayışını, önce veya sonra olan sevgisini ,duasının makbul canlanışını cennet tablosuna dahil etsin. Umudunun gercekleştiğini ,söylenmemiş içte kalmış gizli sır, dert ve sıkıntılarının , nurlardan olan karşılığını bulduğunu tahayyül etsin.. Nitekim İnsan ölse bile hayalleri, aynı duaları gibi ölmez.. İnsanın güzel manaları ebedidir.
Bu olmaz demeyin gülmeyin her şey hayalle başlar. Kimi bu hayallere ulaşır kimi ulaşamaz. Ahiret ulaşamadığımız ve kavuşamadığımız hayal kırıklıklarımızın karşılığının verileceği bir mekandır. Mühendisin hayalini gerçekleştirmesi dünyada bina yapması, boş arsa arayıp bulması hayalindeki binayı kurması bunun gibidir.
Mühendis dünyada ki hayalini yine dünya unsurlarıyla imar eder yapar .
Müminde tam aksi hayalini ancak cennetin unsurlarıyla mamur eder. Tavsiye edilen bu hayalde ,cennet unsurlarının bir cüzdür. Cennet unsurları bizim rüya ve hayalin unsurlarına benzer. Ancak bu gölge biçiminde temsili teşbihidir.
Zati kudretli hakikat, elçilerle bize bu hayali rüya gibi bir taraftan ve yoldan gelmiştir. Vesselam