Sahte kahramanlar akıllarında önce bir düşman ve dost düşünür üretirler.. Çünkü şeytani irade onların akıllarına ve nefislerine bu ilhamı, fikri vermiştir bir kere...Sonra bu sahte kahramanlar, o fikri hayal dünyalarında tasavvur eder, onlara bir can ve hayat verirler. Çünkü küçük tanrıcık olmuşlardır! Kısacası senaryo yazarlar.
Sahte kahramanların bilgileri vehimlerden doğar, ondan ilham alırlar, yarattıkları düşmanlara çirkin yahut güzel birer suret ve şekil verirler. Sahte hayal kâşifi ve arifidir bunlar.
Sonra bu hayallerinde yarattıklarından düşündüklerini istediklerini ve dilediklerini yapmalarını isterler. Şeytanın yaptığı gibi hile ve desiselerle onlarla hayallerinde oyun oynarlar!
Hayallerini yakalandıkları an satarlar..
Hayallerindeki savaşlarında bile ikiyüzlüdür bunlar. Vehimlerden yarattıkları gücü olmayan hayali varlıklara karşı, hayallerinde savaşır onları yener,hayallerinde kendi kendilerine kahraman olurlar.!?
Onların hayallerinin canı vehimlerinden dir. Bilmezler ki; gerçek ve hakiki hayallerin canı, nurdan ve gönüldendir ve ölümsüzdür. Biri şeytandan biri melekten..!
Onların hayalleri daha doğmadan ölmüştür bir kere. Onların kahramanlıkları ancak kendilerine dir ve sahtedir. Çünkü sonuç kendi düşündükleri gibi ve ancak kendi hayallerinin içindeki gibi olmuştur.
Peki dışarıdaki durum… Böyle midir?
Tam tersine tabiî ki de değildir… Dışarısı gerçeklerdir ve böyle bir şey yoktur olmamıştır da. Hakiki ve ilahi ''BUYRUĞUN TASARRUFU VE TASAVVURU'' bir başkadır. Hamd olsun tam aksi olmuştur..
Bu durum sahte kahramanlarımızın hiç hoşuna gitmez ve onlara tabi olan bu ilhamı verenin de. Hepsi çok kızar ve bozarırlar, içten içe kinlenmeye, hesab etmeye, kurgular düzmeye, iftiralar planlar yapmaya başlarlar.
Zira birbirlerine nar ve yar olmuşlardır. Artık nar yoldaşları bu sefer dışarıda kahraman olmaya karar verir, hayallerini dışarıda gerçekleştirmek isterler. Egolarını ve benliklerini yani tanrıcık hayallerini gerçekleştirmek arzusu onları yakıp yandırmakta dır.!
Etraflarında gelişen ve oluşan unsurları yeniden gözden geçirmeye başlarlar. Bir amaçları vardır artık, olmamış olanı varmış gibi göstermek. Burası çok ilginçtir ve çok önemlidir.
Hemen acele ile sağda ve solda, altta ve üstte, önde ve arkada ne kadar hata ve kusur varsa onları aramaya, taramaya, iftiraya, casusluk etmeye, dedikodu yapmaya, dost gibi davrandıklarını satmaya özetle insanları itibarsızlaştırmaya başlarlar.
Şeytandan ilham alanlar ve ona inananlar artık şeytanın amellerini severler. Bundan daha doğal ne olabilir ki.
Fakat hayallerinde ürettikleri düşman dışarıda bulunmayınca, insanlara varmış gibi iftira ve yalanlarla iddialarla göstermeye çalışırlar. Sahte kahramanlara düşman gerek ki yensin ve kahraman olsunlar.!
Sahte kahramanların bu dünyadaki düşmanları, Vatanını milletini seven, vatanı için canını gözünü kırpmadan can veren insanlardır. İşte 15 Temmuz günü gerçek kahramanların kim olduğunu, ilahi tasavvur ve kaderin sahibi tüm dünyaya gösterdi.
Sahte kahramanların hayalleri ile gerçek kahramanların hayalleri arasındaki fark arş ile ferş gibidir... Birisi ulvidir diğeri sufli. Gerçek kahramanların hayalleri rahmanidir. Sahte kahramanların hayalleri nefislerindendir ve fanidir. Şeytani arzuları gibi bir anda sönüp biter.
Samimi ve ihlaslı bir gönülden gelen hayal ve niyetlerin çoğu bu dünyada gerçekleşmese bile bir nurdur. Güzel bir dua ve Şehadet gibidir. Mutlaka ahirette ölümsüz bir güzelliğe ve sonsuz vücuda bürünecektir. Çünkü biz müminler ona inanırız. Ya sahte kahramanlar için durum böyle midir? Asla!