Hüküm külhaniler eline geçince nihayetinde Hak dostu olan zünnun zindana düşer derler. Kalem, bir gaddarın elinde oldu mu şüphe yok, Mansur, dâr ağacına çekilir. Hele bir yerde aç gözlü kurt hüküm verir, yaveri tilki olursa ceylan bundan nasıl kurtulur.. Hain kalpazanlardan, halis altınla,, kuyumcu bile korkar.!
Hainlerin, kalpazanların şerrinden korumak için Yusuflar adet üzere kuyuda gizlene gelmiştir. Kötü huy ve düşüncelilerin çok olduğu bu ormanda misk kokulu ceylanlar bu yüzden dağlara kaçmış tepelere sığınmıştır.. Çünkü bir arada barınmaları mümkün değildir.
Güzel huylular, çirkin huylu kişilerin hasedin den korkup gizlenir. Bülbüllerin otağına kargalar üşüşünce bülbüller orayı hemen terk ederler. Güzel huylu ve düşüncelilerin olduğu yere kötü huylular gelince, iyi ile kötü huy birbirinden ayrılır. Herkes kendi tarafına yani cinsine doğru yönelir gider.
Orası artık kargalara kalpazanlara külhanlara yani kötü huylara yurt olmuştur. Cahillerin çok olduğu hüküm sürdüğü bir beldede kimi akıllılar da kılık değiştirmiş ,işi deliliğe divaneliğe vurmuştur.. Bazıları da sahte kimliğe bürünmüştür.. Zira bu vurmalarının hikmetleri ise sebeplerin de saklıdır.
O eminlik yurdu gitmiş yerini zulüm ve korku yurdu halini almıştır. Artık orası yabancı bir diyar olmuştur.. Lainler ve hainler baş köşeye geçmiş oturmuş devletlerini kurmuştur. Kalpazanlar bu devletin her sokağında tezgahlarını kurmuş, güzelleri çirkin, çirkinleri güzel gösterme derdine yoluna koyulmuştur.
Çirkin huylular yedi renkli boyayla boyanmış nefsin yüz çeşit hileli manası ve lügatiyle meydana çıkmış endam satmaya başlamıştır. Yalan, kibir ve gösteriş elbisesini giymiş cesaretle adım atmaya koyulmuştur.
Bunu gören doğruluk şimdilik kendini mahsus gizlemiştir. Doğru bilir ki bu yalancıların mumu yatsıya kadardır ebedi değildir, nasıl olsa bir gün söner. O yüzden kendini gizler mukayyet zaman madenine yani cevherine çekilir.
Bu beldede şimdi zaman külhanların, kalpazanların, kargaların, hüküm sürme, sefa sürme çağı ve zamanıdır.. Bir müddet bu devran böyle gider. Ahlak, fazilet adalet, tevazu, merhamet, sabır, iyilik hayırda madenine çekilir. Nadir bulunan inci maden olur..
Bir devlette hüküm külhanın ,alem gaddarın, şu güzelim bağ kargaların eline geçerse, iyi huy ve düşünceliler çaresiz feryad eder ellerini başlarına vurur dizlerini döverler...Vah halimize derler .! Varlıktan yokluğa sığınırlar. Kendilerini göstermezler.
Külhanların, kalpazanların, kargaların hüküm sürdüğü bu hased yurdunda artık hayat, iyi düşünceli ve huylu Yusuflara Eyyüblere haramdır. Diğerlerine ise helal. Her anlayış burada aslına uygun iş yapar yani hünerinin aksini gösterir.
Nur çekilir ateş salınınca. Ateş cinsinin mahirleri ortaya çıkar.. Hepsi de hünerlerini gösterirler. Akıl, Şehvet ve kibrin emrine amade olur. Kin, bu pazarın anası ve namusudur. Kibr ve kıskançlık köleleriyle pazarda gezer, ateşten nefes alır ateşten nefes verir durur...
Artık körlerin yol gösterdiği bu diyarda köpeklerin istekleri hevaları övülüp ulur.. Bu ateşin suyu da boş durmaz içenleri duyanları coşturur. Benlikleri kendinden geçirir.. sarhoş eder. Böyle bir yurtta, nefis gönüllü nöbet tutar, onun huyları olan kibir baş çeker, şehvet yol keser,. ver haracını der! Bu yurtta bütün iş güç yani ticaret bu gayeye hizmet eder.
Külhanların hükmü zulüm yayarken, adalet bekleyecek değil ya, oda terazisini alıp pılını alıp oradan göçer. Mukayyed zaman yok olur gizlenir. Çünkü zalimin zulmünün ebedi olmadığını bilir. Bir müddet madeninde oda bekler...
Paha biçilmez, şu bağın ve incinin kıymetini, olgunlaşmamış çocuk aklına sahib kişi ne bilsin, bırak onu şu karga ne bilsin, şu azgın köpek ne bilsin, şu kör akıl ne bilsin, şu külhan ne bilsin ama kalpazan bilmesin hiç mümkün mü. Kalpazan çoğu şeyin değerini kıymetini bilir. Bilir amma kendinde olmadığı için sahtesiyle gerçeği arar. O yüzden bazen kafir gibi görünür bazen münafık..!.
Kalpazanlar, külhanlar, Yusuflara, Eyyüblere hasetlerinden pusu kurar yarenlerini bu tezgah için kışkırtır. Onlara bu hased kuyusuna düşecek avda sizler için tadı bitmez sonu gelmez bir eğlence, neşe, zevk var.. derler..! Çünkü yandaşları bu gıdayla can bulur hayat bulur.. Gelişir zenginleşir.
Hain kalpazanların kurduğu bu tezgah aleminin meyhanesinde külhanlar baş masada oturur, kör çalar, karga name söyler.. Boyalı çirkin sağırlarda oynar. Kavga, lanet, ihtiras, şehvet sakileri kol gezer...yol keser.. Böyle bir yurdun pazarında, fitne gıybet, gösteriş, hile, yalan tezgahını kurmuş müşterisini bekler. Yalanın ve şehvetin hilenin müşterisi çok olur. Kim bu pazarın müşterisi olur daha fazla alışveriş yaparsa o daha külhan olur... Kim daha fazla tezgah kurup malını satarsa Kalpazan odur..!
Bu pazarda kalpazan kendini bilen değil kendini gören nefsi emmaredir.. Nefsi emmare..gözleri kör külhandır. merhametsiz merhametlidir. Sahte güzeldir. Kimseyi değil kendini beğenendir. Yandaşları ise azab ateşinin aksinden oluşan ve barındıran ışık kalıblarıdır. .
Allah bu gibi olmaktan ve bunun gibi insanların şerrinden bizi korusun kurtarsın..
Ahmet DÜZGÜN