İyi bil ki, akıllardaki bu ayrılık, mertebe ve derece bakımından, yeryüzünden gökyüzüne denktir. Akıl vardır, güneş değirmisine benzer; akıl vardır Zühre yıldızından da aşağıdır, akan yıldızdan da aşağı.! O güneş gibi aklın önünden bulut kalktı mı, Allah’ın nurunu gören akıllar faydalanırlar.
Bu aklın ileriyi görüşü mezara kadardır; fakat gönül sahibinin aklı, sûr üfürülünceye kadar ne olacaksa görür. Bu akıl, mezardan topraktan ileriye geçemez; bu ayak şaşılacak şeyler alanına basamaz. Bu ayaktan da bez, bu akıldan da; gizli âlemi gören bir göz ara da dileğini elde et.
Ey oğul, can gıdası, akıl ışığıdır. Akıl ikidir: Birincisi çalışarak kazanılan akıldır; onu mektepteki çocuk, nasıl bilgi bellerse o çeşit beliler, öğrenir elde edersin. Öbür akılsa Allah ihsanıdır; onun kaynağı can içindedir. Tahsille elde edilen akıl, ırmaklara benzer, yataklarında akar da eve öyle varır, ulaşır. Aktığı yol bağlandı mı akamaz. Sen kaynağı kendi içinde ara.
Akıl, akıllı kişinin iyi kötü her şeyini ayarlayan bir bekçidir. İnanan akıl, adalet sahibi bir bekçiye benzer; gönül şehrinin bekçisidir, hakimidir. Onun aklı, kendi gibi uyanıktır, hırsız onun yüzünden fa gibi delikte kalakalır.
Akıl, canla anlayış elde etmiştir, canla aydınlanmıştır; artık can nasıl olurda aklın buyruğuna girer (uyar).Can akla tesir eder de, o yüzden akıl, bir karara varır.
Padişah cana benzer, vezir akla. Bozuk akıl canı kötülüklere götürür. Akıl meleği Hârût olunca, yüzlerce kötüye büyü öğretmeye girişir. Cüz'i aklı kendine vezir yapma. A padişah, akl-ı küllü vezir yap.
Beden görünür, can gizli; bu böyle olmuş. Beden yem gibidir, cansa el gibi.
Akılsa candan da, daha gizli uçar; duygu cana da daha çabuk yol bulur. Bir hareket gördün mü, anlarsın ki, o hareket eden diridir, fakat akıllı mıdır, bunu bilemezsin. Fakat uygun hareketlere başlarsa, bakırın kimya ile altın oluşu gibi, o uygun hareketlerden anlarsın ki aklı vardır.
Kendisine vahiy gelen can, akıldan daha gizlidir; çünkü o, görünmez alemdedir, o yandadır, o baştandır. Hz. Ahmed'in aklı, kimseye gizli kalmadı; fakat vahyinde ki ruhu, her can anlayamadı.
Vahiy ruhuna münasip şeyler de var, fakat onları akıl anlayamaz. Çünkü o ruh pek yücedir. Kimi delilik gibi görür, kimi şaşırır kalır; çünkü anlaması için onun, o olması gerek.
Hızır'a uygun gelen işleri, Mûsâ görünce aklı kabul etmedi de bulandı. Akılda, şüphede olan kişi, perde ardındadır. Bazen perde kapanır.
Cüz'i akıl, bazen şaşırır baş aşağı düşer. Akl-ı külse zamane olaylarından amandadır. Aklı, hüneri sat, hayreti satın al, horluğa yürü, ey oğul, Buhara'ya değil.
Parça buçuk aklın ağrısı sızısı, vehimdir zandır; çünkü o karanlıklarda yurt edinmiştir. Şeyh dostun oldu mu, o vakit akıl, köpek nefsine avca üst olur.
Akıl, aşkı anlatmada, eşek gibi balçığa saplandı da yal kaldı; aşkı da aşıklığı da gene aşk anlattı. Akıl önce ona muallimdi, ondan sonra akıl ona bir şa.
Akıl Cibril gibidir, "Ahmed der, bir adım daha atarsam, yakar-yandırır bu adım beni. "Aklın karartısın da ne âlemler vardır; şu akıl denizi ne de engindir.
Akıl, akıl olduğundandır ki işlerin sonunu görür; sonu görmeyen akıl nefis kesilir.
- Nefse alt olan akıl, nefis olmuştur. Müşteri Zühal'e mat oldu mu, yomsuz olur gider.
- Akıl, bir başka akılla çift oldu mu, ışık çoğaldı, yol belirdi demektir.
Fakat nefis, bir başka nefisle sevindi mi, karanlık artar, yol belirsiz olur.
- Akıl bir başka akıldan güç-kuvvet kazanır. Şeker kamışı, şeker kamışından olgunlaşır.
- Akıl, kendini renk renk gösterir ama bu şekillerden peri gibi fersahlarca uzaktır o, Perinin de yeri mi? Meleklerden bile yücedir o. Sen sinek kanatlısın da o yüzden alçaklarda uçuyorsun.
Aklın yücelere doğru uçuyor ama taklit kuşun aşağılarda yemleniyor.
- Aklım bir definedir, onun yıkık yeriyim ben. Defineyi gösterirsem asıl o vakit deliyim, divaneyim.
HZ. MEVLÂNA
Ahmet DÜZGÜN