Sayın Cumhurbaşkanımızın Rize il teşkilatının genişletilmiş il divan toplantısında yaptığı açıklamalar, teşkilatlardaki yapılanmaların ne şekilde olacağını açık ve net bir şekilde ortaya koydu.!
Milletin ve davasının hassasiyetlerinden uzak, bencil ruhlu, kendini imtiyazlı sanan kişilerden teşkilatların arındırılması gerektiğini yoksa karşılarında bizzat kendisini bulacaklarını ifade etti.
Izdırab bu ya... Sayın Cuhurbaşkanımız da her şeyin farkında. Bu sebeple teşkilatların içinde yaşanan bu yaraya bizzat parmak bastı ve meseleye sözün mührünü vurdu. Cumhurbaşkanımız yıllardır tavandakilerin ,tabandan kopuk bir siyasi anlayış içinde hareket ettiklerinin farkında ve bilincinde .
Teşkilatlarda sadece imtiyazlı ve zengin vb. kişilerin talepleri ciddiye alındığı, oy vermiş çoğunluğun taleplerinin ise dikkate alınmadığı, bu bir yana vatandaşı baş belası gibi gösterdiklerini davasına gönül vermiş kardeşlerimizin çoğu bilir.
Ayrıca teşkilatlar içinde yapılanmış Ak partili olmadığı halde hala daha referansları dikkate alınmak suretiyle, davasına ömrünü vermiş birçok haklı kardeşlerimizin, hain güruhun etkisiyle itibar suikastlarına muhatap bırakılarak tasfiye edildiğini kimse unutmadı. Onurları rencide oldu başkaları ise ve itibarlı.
İnşaallah Cumhurbaşkanımızın bu kriter ve taleplerini duyduktan sonra bu sözün muhatapları başlarını kuma gömmez gereğini layığıyla uygularlar. Ya da eski deveran böyle sürüp gider.
Kısaca ve öz olarak milletin ve davasının adamı olmak demek, halkın içinde halkla beraber olabilmek, dertlerine, ellerinden geldiğince ayrım yapmadan gönül rahatlığıyla yüz ekşitmeden ve tabi ki en önemlisi de ücretinin kuldan değil sadece HAK’tan alacağı şuurunda bir kişiliğe sahip insan olmakla olur. Hakkı üstün tutmakla olur. Kim haklıysa onun yanında olmak Hakikatte Hakkın yanında olmak demektir.
Vatandaş Eyyüb üstü başı yırtık kaba birisi olabilir ama haklı bir davası varsa ve devamlı sorumluları rahatsız ediyorsa onu baş belası gibi görmek yerine, ona karşı güzelce ve samimice derdiyle hemhal olup çare aramanın HAK'kın yanında olmak olduğunu bilen kişilere görev addedilmelidir. Yoksa vatandaş Eyyüb’ün haklı meselesini özünü hala daha anlamayanlar varsa bu tür kişilere görev tevdi edilmemelidir. Hizmetteki edeb hizmetten üstündür. İşte davasının ve milletin adamı olmak bu demektir.
Bu kutlu yola, yol aşındırmış davasının çilesini çekmiş insanlarla gidilir. Bu milleti iktidar yapan Ruhun amacına aykırı her davranış zulümden başka birşey değildir. Talipli kişi neye talip olduğunun farkında değilse elde edeceği şeylerin yarın onun aleyhinde delil olarak karşısında duracağını hem dünyada hem de Ahirette hesabını vereceğini unutmamalıdır.
Ben oldum bitti, yine eski kara düzen devam ettiririm dediğim olur gibi bencil anlayışlar ve yaklaşımlar artık bitmiştir. Sürdürmeye devam edenlerin artık bu saatten sonra pek dikkate alınacağını fırsat verileceğini de inanmıyorum.
İnsanların en hayırlısı insanlara en fazla faydası olan insandır düsturu ve anlayışı teşkilatlarda hakim olmalı. Vatandaşı baş belası gibi görmemeli, vatandaşın taleplerini dikkate almalı. Kendini ondan üstün görmemeli, tevazu göstermeli gönül rahatlığıyla onlara hizmet etmeli. Ne gibi manevi bir sorumluluğa talip olduğunun farkında olmalıdır...
Yoksa kendi çıkarlarının farkında kendi istikbal ve geleceği için teşkilatlarda görev almak için gönül avlamaya çalışan, çırpınan, nümayiş yapan, bencil ruhlu ve tağuti anlayışa sahip kişilerden oluşan yapı iğreti bir yapıdır ve yıkılmaya mahkumdur. Kimseye de rahat ve huzur vermeyeceği sıkıntıları daha da arttıracağı malumdur.
Ahmet DÜZGÜN