Gerçekte hüner maksadı anlamaktır.
Görmektir.
Akıllı adam önce maksada ve merama bakar!..
Gerisi teferruattır.
Teferruat asıl değildir.
Çünkü teferruat ortada maksad gizlidir.
Maksadın üstünü teferruat libası ile örtmüşler gizlemişlerdir.
Akıllı insanlar ilk önce maksadı arar anlamaya çalışırlar.
Hayatımızda öyle bakış ve görüş sahibleri var ki teferruatla zihin bulandırmaktan meşgul etmekten başka bir işe yaramazlar. Zihin bulandıranların çoğu, maksadı örtmeye çalışan kişilerdir. Bir de bu zihin bulandıranlara kanan ahmak akıllılar var ki cabası. Yaşadığımız asıl meselede bu bizim!..
Kötü maksatlılar, bu ahmak aklı, insanlar için yeryüzünde hiçbir fayda sağlamayacak sektör haline getirmişlerdir. Sistemini de çok güzel göstererek kurmuşlardır. Bu sektör kendi için her türlü fikri üretip insanlığı kendi kötü maksatları için meşgul edip durur. Bir göz gerek ki maksadı görsün anlasın...
Çoğu kimse fikirlerdeki sözlerdeki yahut yapılan işlerdeki maksada bakmaz. Şekle bakar. Hâlbuki hüner, bunu görmek meselelerin içindeki maksadı anlamaktır. Zira Maksat gizlidir görünmez.
Maksad anlaşıldı mı çözüm kolaydır. Maksada değil de teferruata dalan bakış insanı maksattan uzaklaştırıyor demektir. Zamanla maksad unutulur gider. Bu yanlış bir bakıştır.
Maksadını unutan insan dünya meselelerine doğru düzgün bakamaz. Israrla yanlış taraftan bakıyor direniyorsa, bu ya onun cahilliğinden dir ya da garezindendir.
Mesela bir kişi bir makamında neden oturduğunu, o makamın amaç olmadığını gaye olmadığını, bir hizmet yeri olduğunu unutmuşsa MAKSADIN ne olduğunu anlayamamış demektir.
Yok eğer maksadı biliyor da orada oturuyorsa iki sebebi vardır. Buda yaptığı işlerin eserinden belli olur ortaya çıkar. Sonuçta ortaya çıkan tablo çirkin ya da güzeldir. Hayır ya da şerdir. Hak ve de halk ya hoşnuttur yahut ta değildir.
Mümin olanlar maksatlarını asla unutmazlar. Hakkın maksadı ile onların maksadı birdir. Maksat Tevhittir.
Her ne kadar farklı şekillerde görüşler de maksatlar gizli olsalar da bu maksatların hepsinin birde görünmeyen cinsi var. Güzel maksadın cinsi yani ruhu nurdur.
Kötü maksadın cinsi yani ruhu ise ateştir!.. Maksadın soy bağı yani göbek bağı nereye kime bağlıdır, neye dayanır bu çok önemlidir. Maksadı neye varır. Aslı nurdan mıdır, yoksa ateşten midir mesele bu!.. Bizi rahatsız eden bu!..
Özetle nur cinsinden olanlar ateş cinsinden olanlarla düşmandır. Müminlerin dayandığı yer hakkın bakış ve görüş nurudur. Orası bakış ve görüş nurunun sonsuz olduğu yerdir. Mümindeki güzel maksat oradan beslenir doğar. Gıdasını alır büyür ve gelişir. Bu gıda dünya gıdası gibi elle tutulur gözle görülür gıda değildir ki herkes anlasın görsün de bilsin..!? Müminlerin maksadı O’nun dileğidir arzusudur emridir.
Yıllarca düşman olduğun bir bilgi veya düşünce birde bakarsın ki senin dostun olur çıkar. Sense ona düşmanlık etmişsin ne çıkar. İnsan ilk başta bunu bilmez ona karşı çıkar onunla mücadele eder. Zira insan cahildir nankördür. Birde bakar ki meselenin aslı göründüğü gibi değil.! Olgun bir bakış nihayetinde maksadı arar bulur.
Sorun bizim eksik bakışımızda görüşümüzde acele ile karar vermemiz de. O yüzden maksadlarımız da görüşlerimiz de hemen emin olmamak inat etmemek gerek.
Gönüldaşın, fikirdaşın olduğunu sandığın arkadaşın zamanı gelir seninle aynı fikirde ve cinste olmadığı ortaya çıkar, bir bakarsın ki aslı başkaymış. Meğer hepsi göz boyama imiş. Foyası ortaya çıkınca aslını anlar insan. Sana dost mu düşman mı o zaman görürsün.
Sonra başına vurursun. Niye vurursun neden vurursun? Aklın başına yeni gelmiştir de ondan. Meğer akıl baş da değilmiş. Aklı başında olmayan insan maksadı nereden bulacak neyle anlayacak.
Doğru ve güzel bakış ve görüş için önce aklın başta olması vicdanın adalet terazisinde gözü olması gerek. Zira sağda solda gezen akıl yabancıların yani gulyabanilerin esiridir. Tesirinde kalır.
Şimdi akıl mihengi göz mihenginden üstündür. Sabırla karar vereceğin yerde aceleyle karar verme. Gün doğmadan neler doğar. Şer bildiklerin hayır. Hayır bildiklerin yarın şer olur. Aslını bilemezsin.
Müminler dünyada bir taraftadır ama içlerindeki İhlasları da gizli bir tarafta. Müminlerin ihlasını göremez sin belki ama kalabalığını safını görürsün! Görünmeyen ihlasları ise maksatlarıdır. Maksatları görünmez ama eseri cemaat oluşlarındadır aynı tarafta duruşlarıdır. Insan önce müminlerin olduğu tarafa gelmeli orada olmalı ki maksadı belli olsun. marifet bu!..
Akıl, akleder işi gücü budur. Bir işin başına sonuna özüne ibretle bakar maksadı arar. Çok dikkat eder. Akıl sadece işin başına bakmakla yetinmez. Çünkü İşin başına bakan akıl, çocuk aklıdır. Çocuk aklı ise sana çocukken lazım. Halbuki sen koca bir adamsın. Akıllıysan önce şu maksadı bul... Anla.
Yaşadığımız hayatta çeşit çesit görüşler bakışların anlayışların hepsinin bir aslı yani maksadı var. Sen o maksadı ara. Maksadı meramı neymiş anlamaya çalış.
Nihayetinde bir gün düşüncelerin niyetlerin amellerin işlerin seni kurtarmaya bilir ama maksadın seni öldükten sonra kurtarabilir. O maksad ki her iki cihana değer bir bedel.
Mahşer günü bütün iş ve düşüncelerin iyi mi güzel mi hayır mı, yoksa kötümü, çirkin mi günah mı olup olmadığını sana gösterirler. Hepsi de izinle bir şekle bürünüp gelir karşında dururlar!.. Maksadın neymiş ne şekildeymiş iyi miymiş kötü müymüş o zaman görür anlarsın. Tabi herkeste bizde anlarız.
Henüz hayattayken fırsat varken bu yanlış maksadı bakış ve görüşü düzelt... Böylece kimliğini hakikatini, yani aslını anla.! Harcamayı görüyorsun ama sana verilen şu bedava geliri görmüyorsun. Mirasyediler sefihler gibi verilen ömrü garezle inatla harcıyorsun. Sana verilen şu geliri gör artık.!
Eğer Hakikatin maksadını anladıysan ve ona inandıysan o zaman kendi maksadını onunla kıyasla. Maksadını gör.!? Bak bakalım senin maksadın neymiş...!
Sonrada Haline Şükret, Hamd et, Tövbe et...
Ahmet Düzgün