Hedef tevhid ehli olmaktır birlik olmaktır. Bu yolda ikilik yoktur diyen Mustafa tatcı hoca, Hızırın gezdiği yerde ot biten biri gibi olun sözleriyle istekli dinleyicilerini çerağ gibi aydınlatmaya devam ediyor.
Hocamızın en önemli özelliği ise halkın her kesimine ulaşması. Her mezhebin anlayışına, farklı kesimlere rahatlıkla hitab ediyor olması.. Son dönem irfani ve lügati, otorite bir eser olan 35 yıl emek vererek ortaya koyduğu 2000 sayfalık Yunus Emre Divanı külliyatından verdiği derslerle halkı derin uykusundan uyandırmaya rehberlik ediyor..
Son dönem Hacı bayram veli, Akşemseddin, Niyazi mısri divanı ilahiyatı, Üftade Hz leri ve Osman kemali gibi şahsiyetlerinin mana dilini ve müktesebatını büyük gayretle ortaya çıkarmak açıklamak için ömrünü adamış emektar biri..Hocamıza yol erlerinin derin saygı duyması boynunun bir borcu. Hocamızın emeğine gerçekten de saygı duyuyoruz.. Allah kendisinden razı olsun..
Hocamız kadim tarihimizin ve kültürümüzün dilimizin manalarını istekli yol erlerine ve dinleyicilerine kısa ve öz şekilde uzatmadan yormadan bilgi ile veriyor.. Özetle halkın anlayacağı seviyeye kadar indirgiyor.. Cömertce İkram ediyor.. Alın diyor.. Buyrun..Bu kadar olur. Tabi ki bunun içinde dinleyicinin biraz alt yapısı yani bir kabı hazır olması gerekiyor. Zati olmasada hoca kabını da sunuyor..
Öz şekilde ki bu anlatım tarzı ve ifadeleri fihi ma fih gibi...Bir saatlik sohbeti sanki 0 çilt kitab okumak değerinde hatta daha fazla. Çünkü gönül gözü açık olanlara hak iksiri bilgisini yüklüyor.. Ama dinleyici istekli değilse aksi durum söz konusu. Yani Aksi tesir yapıyor.. Akıllı dinleyiciye ise gizli işaretler veriyor kabını dolduruyor. Seviyorsunuz.. Acib bir meşreb.
Hocamızın sohbetlerine katılmak gerçekten talibli olmak inanın yıllarca kütüphanede zahmet çekerek yorularak sıkılarak bilgi edinmek yerine zahmetsizce mana sofrasını seriyor ve bilgisini veriyor.. Hocamız mana misafirlerine hazır sofra gibi.Noksan akıllar bu sofradan gıdasını alıyor ve doyuyor. Akabinde tatlısınıda yiyorsunuz? Yani gönlü uyanıklara zevkini lezzetini şevkini ve neşesini gizliden gizli veriyor. Yani akıllar doyduğu gibi gönüller de doyuyor.
Yol erlerine bu tevhid yolundaki kabiliyetler farklı farklıdır bir kestirmeden gidenler vardır birde tafsilatla diyen hocamız. Hz Mevlana ve İ.Arabi icin tafsilatcıdır örneğini verdikten sonra Hz yunus tafsilatcı değildir sözleriyle sözü kısa kesiyor. Bu yolda düzünden eğitim olduğu gibi birde tersinden eğitimde vardır. Fakat burası halkın coğunun alanına girmez bilenlerin alanına girere diyen hocamız melamiliğin bir tarifini de bu sözleriyle ifade ediyor. .
Yunus'un'' Uçmak dahi tuzak imiş..bu tuzağa takılma uçma. sözlerinden .Özetle cennet dahi 8 derece makamdır ama hepsi tuzakdır bunlarada aldanma diyen hocamız. Maksad Hakkı bilmek den yeğ bu alemde bir şey olamaz diyen hocamız derdimiz bu hak bilgisidir Tevhiddir. Sözü çok manidar..Evet bu işin yani yolun taklidi yoktur dolayısıyla tüccar kafasıyla ibadet etme, sözüde ayrıca beyne çakılan çivi gibi .Bütün yaratılmış maddi ve manevi varlık Hak' ka perdedir diyen hocamız hepsinden geçmedikçe tevhide visal olunmaz.Diğer peygamberlerin sıfat tecellileri mazharı olduğunu, efendimizin ise cami özelliğine sahib olduğunu,özellikle de ''zat tecellisine'' mazharı olduğunu ince anlayışlara sunuyor.
Yol erlerine, yola giderken sana ikram edilen şeylere takılma onlarla oyalanma diyen hocamız ''ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim aşkın ile avunurum'' dizeleriyle furkan bilgisini veriyor..O yuzden ''yolda giderken çokomelle aldanan çocuklar gibi olmayın'' sözü son derece tesirli..Şamar yemiş gibi oluyorsunuz.. Engin birikiminin hikmetle ifade ediş şekli dinleyeni ters köşeye sokuyor.Bu yolda karşılaşılan engelleri Mikrop parazit benzetmeleri manidar.
Hocamızı dinleyince anlayış fezanız genişliyor. Bakıyorsunuz ki karanlık fezanızda yıldızlar oluşmaya çoğalmaya ve parlamaya başlıyor taki size güneşinizi buldurana dek bu sürüyor. Hocamızın çerağından çerağ yakıyorsunuz sanki.. Bizleri karanlık uykumuzdan ve fezamızdan bu kadim ışıkla uyandırıyor. İkinci gözünüz açılıyor.Bir erden ve elinden gönül gözünüze parazitli de olsa bir yol görünmeye başlıyor..
Allah hocamızın sohbetinin tesirlerini arttırsın..Şu yaşadığımız zamanda hocamız gibi böyle özden ve tümden hepsi bir arada bıktırmadan yormadan halkı aydınlatan birini bulmak nekadar çok zor.. Varsada Çoğu vizyon itibariyle medyatik ve sıradanlaşıyor sonrasında ise bıktırıyor. Cazibesini kaybediyor ..Aksine mustafa hocamız dinledikce ve anladıkça daha fazla istiyorsunuz. Hocamız onu anlayanlar için gerçektende bir nimet gibi. Gibiside ne.., nimetin kendisi bizler için. Aldık kabul ettik
Hocamız hakkında anlatılacak yazılacak o kadar fazla şey var ki hepsini yazamıyoruz anladığımız gördüğümüz kadar anlatmakla yetiniyoruz.Ama hocamız zati kendini anlatıyor..
Sohbetlerini dinleyerek hocamızı anlamak ve tanımak en kolay yol. Mana dilimizi ve öz türkçemizi kavramlarını en kısa yoldan tanımak isteyenler hocamızı sohbetlerini kaçırmasınlar takip etsinler.
Hz pirin dediği gibi ''Çocuk yolda bulduğu incinin kıymetini ne bilsin onu boncuk sanır gider fırıncıya bir ekmek fiyatına verir''. İşte Hocamız bu sohbetleri çocuğun elindeki incinin boncuk olmadığını ikaz etmesi temeline dayanıyor uyarıyor hatırlatmaya çalışıyor.. Israrla bıkmadan anlatmaya devam ediyor.. Ama çocuk bu işte o yüzden çocuğa mutlaka bir dadı gerek.
Maksad çocuk gözün açılmasıdır.