Aslında bütün işler eninde sonunda yine O' na varır. Yani insan geldiği o yol ve yönden yine o yol ve tarafa istekli yahut isteksiz tekrar geri döner. Bütün işler dahi öyle. Sarsılmaz külli irade bu şekildedir. İnanan inanmayan kimse buna itiraz etmez. Etse de bir faydası yoktur. Ama bunun dışında çoğu insanın yeryüzünde ki bakış açılarının farklı farklı olması nefsini ve aklını beğenmesi yani kibrinden başka bir şey değildir. Nedense fikir birliğine kolay kolay gelemez ortak akılda dahi buluşamazlar çünkü buna menfaat ve çıkarları engeldir. Bütün sorun buradan kaynaklanır beslenir. İşte melun iblisin en sevdiği özellikte insandaki bu kötü huydur. Ne zamanki insanda bu kötü huy ortaya çıkar işte şeytan o zaman meydan bulur elini ovuşturur.
Siz ona, sinekler gibi insanın başına üşüşür deyin ben ona ateşe barutla gelir diyeyim hiç farkı yok .Yani şeytan insanın aklına kötü fikir vermek için bir fırsat ve meydan bulur. İblis ve avanesi bu geçici meydanda yüzlerce hatta binlerce bakış açısı ve fitneyi fikri yeryüzüne bu sebeble harçlık gibi salar. insanlığı oyalar meşgul eder maksadını unutturur. Binlerce şeytani bakış acısı, bu kötü huyun şeytanla birleşmesinden meydana gelir gelişir. Ordusunu ve cephesini kurar. Bu aykırılıklar ve ayrılıklar,savaşlar kavgalar, kötü huylar yani nefisle şeytanın beraberliğinden ve bakış açılarından doğar .
Buna mukabil dinimiz İslam bakış açımızı birlemek yani tevhitlemek ister. Farklı bakışları değilde bir olan sonsuz olan göz ve akıldan bakış edinmemizi ister. Çünkü o bakış hakkın bakışı ve görüşüdür. Tevhidin görüşüdür. Her şeyi kapsamış, kabzamış ve kuşatmıştır. Mümin den istenen o bakışa sahib olması için gayret etmesidir. Mülkün ve kainatın yaratıcısı ve sahibi olan hak, bu İlahi aklı ve mesajı anlayabilecek bir akıl, duyabilecek meşru bir kulak yahut görebilecek bir göz arar, insanı sınar. Allah ihmal etmez ama imhal eder. Yani bir müddet mühlet verir.
Münkir akıl işin manasına değil inatla kalıba odaklanır bakar. Onlar için ruhun ve bakış ve görüş açısının hiç bir anlamı yoktur. Olsa bile bu onlara göre zayıflıktır. Modern insanın batı medeniyetinin çıkmazı burada gizlidir. Bir türlü ruhun vicdanı ve aklını ön plana çıkarmaz. Nefsin hayvani sıfatlarından mütevellit bir yaşam tarzı ve kanunlarıyla hayat sürerler..
Münkir aklın mensubiyeti bu toprağın sütünden gıdalanmış hüviyet bulmuştur. Bu hüviyet onun karakteri kutsalı ve aslı yani haviyesi olmuştur. Tüm meselelerini bu ateş ve toprak ekseninde çözmeye kalkar. Mesele sevgi karın doyurmaz diyenlerle evet doyurur diyenlerin mücadelesi gibidir.
Sevgi karın doyurmadığını iddia edenlere dense ki, senin ve benim doğmama ve doymama sevgi sebeb değil midir..? dediğinizde, münkir akıl hemen tilkice ortaya çıkar sivri dil ve boynuzuyla, inanmayız biz böyle yalanlara der. Biz sevgiden doğmadık.. biz şehvetten doğduk , doymamıza sebeb te yine bu şehvet ve zevktir derler. Hatta İftiharla söylerler biz şehvetin ve zevkin çocuklarıyız derler. Buyrun gidin sorun..!!
Yani freud mantığıyla hadislere bakarlar .Alemi de bu sebeble ateşe verirler. Bu cevablar yeryüzündeki münkir insanın şimdiki tam karşılığıdır..Ama inananlarca varlık ve alem muhabbetten halk olduğu gibi ,insanda sevgiden meydana gelmiştir .Şeytan ve avanesi bunun aksini iddia etmekle Hak'ka ve Ademe düşman kesilmiştir.Hala daha da etmeye devam etmektedir. Uzun bab vesselam.
Bir başka şeytanlaşmış inceliğe bakış açısına sahib zeki kişilerde var ki konuyu bir yere getirip şöyle derler ,Biz bu dünyada gelişen dengelerine göre mi yoksa Allahın yeryüzünde ki dengelerine göre mi hareket edeceğiz hangisine göre karar vereceğiz mantığına işi getirirler. Batıl kendi beşeri aklına güvenir dayanır. Hakka tabi olanlarda ilahi olan akla güvenir dayanır. Aralarındaki fark budur.
Bu mesele çok önemli bir meseledir..Yol ayrımı, işte bu mana ve surete bağlıdır. Bakış açılarımızı en giz yeri burasıdır en önemli farklıklar bu fitne ve meseleden doğar. Bütün alem ve insanlık bu sebeble yol şaşırmıştır.İşin şekline yani suretine bakanlarla manasına yani tevhide ve onun ilahi aklı ve ruhuna iman eden ve hareket edenlerin mücadelesi burada net bir surette ve şekilde mecrasını bulur. Yani taraflar belli olur. Tarafsızlar dahi burada ehli küfrün tarafında sayılır.
Evet mesele sonunda ehli sünnetin meselelere bakışına gelir dayanır. Çünkü ehli sünnetin son sarsılmaz kalesi Türkiye devletinde mahfuzdur. Bu ruh ve ilahi akıl yeryüzünde burada yani şühedanın yattığı bu yerden vakti geldiğinde vücuda gelir azametle ve tüm heybetiyle alemi cihana kendini gösterir. Bu yüce emanet şimdilik Müslüman Türk milletine emanetindedir.Bu mukaddes emanet vehhabilere, şia ve diğer sapık kollara, fetöcü hainlere daha ötesi ,yahudilere , kafirlere, hainlere emanet edilmemiştir.
Bütün bu batıl görüşler ve avaneleri nihayetinde ehli sünnetin olaylara ve meselelere olan bakış açısına görüşüne karşıdır . İster Yunan olsun ister haçlı zihniyeti, ister kafirler olsun ister münafıklar ve sapıklar zümresi yeryüzünden kazımak istedikleri engel gördükleri tek anlayış işte ehli sünnetin anlayışı ve görüşüdür. Burası çok hassastır.Tüm dünya Türkiye ye karşı sadece aslında ve özünde bu sebebten düşmandır.
Yani meselelere bakışta insan kendi aklının gücüne mi dayanacak ,ona göre mi karar verecek yoksa Allah' ın gücüne mi dayanacak ve bakışına göre mi karar verecektir.İnananlar muhakkak Hak’dan aldıkları bakış ve görüşe dayanarak ve inanarak karar verenlerdir. İnsandaki cüzi ve beşeri akıl, ilahi yani külli aklın yanında değerince göre karşılık bulur. Miheng külli akıldır ,bütün akıllar aklını o akıldan bulur ve alırlar. Kıyas götürmez ama özetle İnsanin övündüğü kendi aklı , İlahi ve külli aklın yanında bir hiçtir.Müminler ilahi akla ve onun gücüne iman etmişlerdir. Hakikatte Gaybe iman edenler işte burada ortaya çıkacaktır. Allah bizi şaşırtmasın. Ne kadar kusurumuz gunahımız olsada afv etsin yolundan ayırmasın. Ayaklarımızı sabit inancımızı kararlı ve müstakim kılsın.