Dünya zaten dar birde anlayışlar dar olunca hayat büsbütün çekilmez oldu…
Sınırlar daraldı görüşler daraldı, alanlar daraldı geçim daraldı.
Anlayışlar da dar olunca, akıl; büsbütün kör bir kuyuda kaldı.
Yoldan geçen kör bir ses duydu, halka seslendi kuyuya biri taş attı dedi.
Halk; ''sen körsün nasıl gördün dediler. Kör ''sesini duydum'' diye cevab verdi.!
Halk telaşla kuyunun başına toplandı. Kuyuya atılan taşla meşgul olmaya başladı. Ama kimsenin ilerde atılan şamardan haberi yoktu. Aslında körün duyduğu ses akıllı bir adamın ahmak birine attığı sillenin '' şak'' sesiydi.
Hiç işitmek görmeye benzer mi.!
Körün işitmesi ,aydın akıllı adamın görmesi ve işitmesiyle bir midir?
Körün görüp ayırt edişinden medet ummak ahmaklık değil de nedir...
Faydasız ve anlamsız işlerin çoğu hakikatte batıl işlerdir.
Ama dünya hayatı için lazım işlerdendir. Sınama dünyasında olduğumuzu ne çabuk unuttuk.
Anlamsız ve faydasız bir taş yani iş ve düşünceler ardında koşmak aklı çaldırmaktır yahut ahmaklıktır.
Günümüz o kadar lüzumsuz boş tartışmalarla geçiyor ki akıllara zarar..
Herkes kendi aklını beğeniyor. Kimse kimseyle anlaşamıyor bağdaşamıyor. Biri akıllı ve faydalı bir söz söylerse dinlemekten ve anlamaktan kibr ediyor.
Anlayış fezamızın kapılarını açmaktan çok mu çok korkuyoruz.
Cahilliğimizden sabredemiyoruz sağda solda suç arıyoruz.
Hemen suçluyoruz. Peyami Safa'nın da dediği gibi: Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır, çünkü anlarsan, değişmen gerekir. Dediği gibi hiç kimse suçu kendinde aramıyor lüksünden ödün vermiyor. Herkes dar anlayışının değişmesinden korkuyor. Bu yüzden bulunduğu konumu ve durumu değiştirmiyor.
Sanki dar anlayış insanın putu olmuş.
İnsan putunun kırılmasından korkuyor.
Halbuki anlayışın değişmekle ve gelişmekle nede büyük bir bağı var. Anlayışın değişmesi gerçekten de insan için büyük bir aydınlık.
İnsanın geçim derdi yiyip içme derdinden başka fikri zikri yok. Eriyip giden zayi olan bir ömrümüz var ki acınacak bir halde.! Dün kendimizi bıraktığımız yerden tekrar yeniden başlıyoruz. Dönme dolap gibiyiz..
Hep olduğumuz yerde sayıyoruz. Kör ve dar anlayış insanın zamanını alıyor bizi meşgul ediyor. Yani son kalan bir sermayemiz var oda elden gidiyor haberimiz yok..
Elde ne var hiç bir şey ..Müflis duruma düşüyoruz.. Kulluk bilincimizi yitiriyoruz.
Dünyanın en zor işi ahmak ve kör insanı uyandırmaktır. Ayındırmak içinde uyanık olmak şart. Bu sebeble Cenabı Hak insanlığa elçiler göndermiş bilmeyenleri elçileri ile uyarmış yalnız bırakmamıştır.. Dar anlayışları dahada geliştirmek için ''Hiç bilenle bilmeyen bir olurmu'' buyurmuştur. Alemin uyanıkları seçilmiş peygamberlerdir ve onların gölgeleri olan varisleridir.. Tevhidin, Hakikatin, melekütün, müsemmanın, ruhun varlığın şerhi onlardan öğrenilir. İnsanın cihanı bilişi, anlayış çerçevesi kadardır. Anlayışını daha da genişlet ademoğlu..
Her sanat ustasından öğrenilir. Her gün hazır balık yemekten balık tutmayı öğrenmen sana daha yeğ. Önce hünerli anlayış ve sanat ustalarını bulmak eserleri yahut sözlerini anlamaya çalışmak her insana farzdır. Benim anlayışım bana yeter demek ahmaklığın bir ürünüdür..
Bu anlayış insanın kibridir..
Cihan uyanığı bu dünyanın uyanığına benzemez. Cihan uyanığı olmak için onların gölgesinden ayrılmamak şart. Dünya uyanıkları varlığın elinde esirdir. Tam tersi cihan uyanıklarına ise bu varlık esirdir. Tersinedir nal izleri burada ..Yönü şaşırma diye..
Anlayışlar dar olunca yaşadığımız her yer daralıyor. Hayatı bir mezar çukuru haline çekerek getiriyoruz. Sonrada orası paklıyor bizi.. Artık etrafını daralttığın yeter, eşin dostun komşuların şu dünya mezarından başlarını kaldırsınlar da rahat bir nefes soluk alsınlar... Sende hayır kazan sevap kazan. Dar düşüncelerden kimse karlı çıkmadı sende karda değilsin.
Kurtulmak istiyorsan şu dar düşünce putunu kır ademoğlu..