İnsanın terakki etmesine ve gelişmesine mani olan şey ne olursa olsun onun düşmanıdır.
İnsanın çevresi yani oturup kalktığı insanlar bu nedenle çok önemlidir. Bu ortamlar kendini faydalı gibi gösteren bir çok gizli zararlarla doludur. İlk başta faydalı gibi görünen bu zarar, işin başında değil sonunda ortaya çıkıyor.
Bu yüzden her insan bulunduğu ortam ve seviyesini tekrar tekrar gözden geçirmelidir. İçinde bulunduğumuz ortam sürekli bizim seviyemizi düşürüyorsa dağarcığımıza bir şey katmıyorsa bu ortam büsbütün tuzağımızdır. Ömrümüz laklakayla geçiyor demektir.
Tecrübeli insanlardan istifade etmek büyük bir nimettir. İnsanın dostu onu uyandıran ve ayındıran kişidir. İnsanın değerini arttıran ve geliştiren kişidir. Uyuduğu yahut daldığı bu dalgınlık aleminiden onu uyandırır ayındırır oradan çıkarır.. Çünkü bu kişiler insanın insanlığına insanlık katar. Değerine değer katar. Bilgisizliğine bilgi katar, anlayışsızlığına anlayış katar. Böyle kişileri arayıp bulmak arkadaşlık dostluk kurmak ve oturmak fazilettir.
İnsanı uyutan hep olduğu yerde saydıran seviyesini düşüren ortamlarda oturması kalkması vakit kaybı ve zarardan başka bir şey değildir. En büyük zaman israflarımızdan biride maalesef budur. Çünkü bu durum içinde bulunduğu anlamsızlığa daha fazla anlamsızlık kattığı gibi cahilliğinede cahillik kattığı ortadadır. Bu gelişmeye mani ortamlar sürekli tekarlanır durur. Faydasına dair hiçbir şeyi yoktur.
İnsan içinde bulunduğu halden daha iyi bir hale gelmesi istenen bir varlıktır. Taki bu anlayış biteviye olmadan biteviyesizliğe doğru süreklidir. Bulunduğu halden daha iyi başka bir hale ondanda başka bir iyi hale gelene kadar insan hiç durmaz. Ancak hayvani akıldan bu anlayış beklenmez. Çünkü hayvan akıl olduğu yerde sayan bir varlıktır.
Bazı insanlar bu yaşayışı ve bu şekildeki ortamları çok sever. Kim şu içinde bulunduğum anlamsızlığıma bir anlamsızlık katayım yahut bulunduğum cahilliğe bir cahillik daha katayım derki. Eşekliğine bir eşeklik daha katmanın kime ne faydası var. Böyle bir insanın kendi kendine bir kasdı var demektir. İnsan hiç kendini geliştirmek istemezmi.
Uyumayı sevenler uyandırılmayı hiç sevmezler. Tam aksi uyanık olanlarda uyumayı istemez hiç sevmezler. Akıl, kendinden daha akıllı bir aklı görünce onu sever imrenir tabi olur. İşte bu akla akıl denir. Biz dünyalık işlerimiz ve alışkanlıklarımıza dalıp tapıb gitmişizdir. Halbuki bugünkü yaptığımız işlerin dünki yaptığımız işlerden pek fazla farkı yoktur. Bir türlü düşünmeyiz..Bugünki yaptıklarımız dünün tekrarı gibidir. O yaşayış halindeki insana akıllı biri gelse insana senin mecaran bu değil tevhidtir dediğinde ona bu söz nedense çok garib ve yabancı gelir. Yaban gelir.
Dünyalık yaşayışımız hep aynı şeylerin tekrarından ibaret olmaya başlamışsa kendine inandırmaya uyutmaya başlamışsa kör değil gözü açık yani uyanık olmak gerek. Çünkü biz elhamdülillah insan olarak yaratıldık hayvan değiliz. Kıymetli ve çok değerli bir can taşıyoruz. İnsan maksadı ve gayesi olan bir varlıktır. Maksadımızı anlamamız bulmamız bizden sürekli istenir. Boş ve seviyemizi düşüren ortamlarda vaktimizi ve ömrümüzü zayi etmemiz gerekir.
Ortamlarımız insanın bilgisine bilgi katmıyor anlayışına bir anlayış değerine bir değer katmıyorsa insanlığına insanlık katmıyor demektir. Yok eğer midesine yemek, zevkine zevk, şehvetine şehvet kahkahasına bir kahkaha daha katıyorsa bu hayvanlığı tarafına pay katıyor demektir. Ters giden işlerin farkına varması yahut sezmesi için insana istidat verilmiştir. Bunu oturup iyice düşünmek gerekir. Böyle bir çevreden düşmandan kaçar gibi kaçmak insanın kurtuluşudur. Bizi önce bu dalgınlık aleminden uyandıracak bir akılla veya dostlarla ortam bulmak ve kurmakla işe başlamak elzem olmuştur. Bu ise yeni bir can yani hayat bulmak gibidir.