Kamu kadrolarında ehliyetsiz, kifayetsiz kişilerin çok olması insanların problemlerini daha da arttırıyor. Kurum değiştirmek suretiyle başka konuma yetkili gelen il ve ilçe kadrolarımız maalesef iş bilmiyor. Üstelik işleri daha da karmaşık hale getiriyorlar. Örnek teşkil etmesi sebebiyle.
Bir imam düşünün Nüfus Müdürlüğüne atanmış 743 medeni kanun ve 5490 sayılı kanunun uygulamaları hakkında hiç bir bilgi sahibi değil. Vatandaş Eyyüb adama derdini anlatıyor, adam anlamıyor. Peki, sonuç ne oluyor? Eğer Eyyüb uyanık değilse, İki günde halledebilecek iş bizim imamın yardımıyla, mahkemelere kıyamete kalıyor… İşte Eyyüb’e ecel sabahı.
Kamu kurumlarındaki ehliyetsiz kadrolarımızın kanunun verdiği yetkiye rağmen yapabilecekleri basit işleri bile sorumluluk almaktan korkmaları ve kaçınmaları sebebiyle yapmıyor, vatandaşa kan kusturuyorlar. Bu ehliyetsiz kadroların kendilerini huzurlu hissetmeleri için daha kaç vatandaşımız bu mağduriyeti yaşamak zorunda. Bu vatandaş Eyyüb'ün hali ne olacak? Soran yok!'
Ama Vatandaş Eyyüb, Cimer’e, Bimer’e, mülkiye müfettişliğine dilekçe verdiği zaman hepsi üşüşüyor yemek ısmarlıyor, çay ısmarlıyorlar derdini pür dikkat dinliyorlar. Hepsi Yunus Emre gibi dörtlük düzüyor, Hz. Mevlana gibi çoşkun aşk sözleriyle semazen oluyor Eyyüb'ün etrafında dönüyorlar. Gözünü seveyim Cumhurbaşkanımızın Allah başımızdan eksik etmesin… Milletin yanında kimsesizlerin yanında bir tek o var!..
Bu ehliyetsiz ve kifayetsiz insanlar direnmeleri sebebiyle dışarda öyle bir pazar oluşmuş ki sormayın... Ama onlarda sonuçsuz kalıyor. Kısaca kurum kendi içindeki sorunu kendi kanun ve uygulamaları ile çözebilecekken, bu ehliyetsiz ve kifayetsiz kişiler seni ve meseleni mahkemelere ve avukatlara yönlendirmek suretiyle sıyrılıyor, seni ve işini, işin içinden daha da çıkmaz bir hale sokuyorlar.
KAMUDA İKİNCİ VE ÖNEMLİ HUSUS DA MİKRO MİLLİYETCİLİK VE HEMŞEHRİCİLİK
Kamuda FETÖ belasından kurtulan vatandaş şimdi de mikro milliyetçilik Hemşehricilik bir de akrabacılık duvarını aşmak zorunda. Çerkezcilik, akrabacılık, hemşericilik gibi vb. yapılanmaların diğer vatandaşlarımızı ikinci sınıf durumuna düşürdüğü açıktır. Düşünsenize Çerkez’siniz kurumda bir Çerkez var, seni tanıyor çözülecek işin mahkemeye gitmeden çözülüyor, Ama gel gör ki garibim vatandaş Eyyüb diğer yolları denemek zorunda... Vatandaş Eyyüb’ün kimsesi yok!
Kamuda hakkını arayanlara, çözüm üretemeyen bu yetersiz kişiler meseleyi çözmekten kaçındıkları bir tarafa bir de vatandaş Eyyüb'ü herkese baş belası gibi lanse ediyorlar. Değil bir kere bin kere gelse, Vatandaş Eyyüb’ü. başlarının üstünde koysunlar, zorlaştırmasın kolaylaştırsınlar. Vatandaş Eyyüb’ün illa hemşerimi, Çerkez mi, akraba mı olması gerek? Eyyüb hizmete layık biri değil mi?
Eyyüb’ü artık kimse üzmesin, küçümsemesin. Ona kimse baş belası demesin başının üstüne koysun ona yardımcı olsun. Vatandaş Eyyüb Âdemoğludur insanoğludur. Atası Hz. İbrahim peygamberin nesline dayanır. İktidarımızın temel taşıdır. Davamızın yoldaşıdır.
Ahmet DÜZGÜN