Bugün insanların yaşadığı en büyük sorunlarından biride odaklanma sorunudur. Çoğumuz ciddi şekilde odaklanma sorunu yaşıyoruz. Bu sorun sebebiyle de asıl hedefi şaşırıyoruz. Odaklanmak gerçekten hedefe varmanın en güzel yollarından biri. Ama gel gör ki odaklanma olmayınca herşey cansız bir hal alıyor. Aksine odaklanma arttığı ölçüde ise canlanma yeniden başlıyor. Herkes bilir ki baba ile çocuk arasında yine bu odaklanma nedeniyle sorunlar arttığı gibi inananların, rabbi ile arasında da işte bu odaklanma sebebiyle maddi ve manevi sorunları çoğalıyor..
Odaklanma eksikliğimiz bizi değerlerimize karşı duyarsızlığa, umursuzluğa ve önemsemezliğe kadar getirdi. Kulluk bilincimizden, eş dost akraba ilişkilerimize, sokağa kadar yansıdı. Halbuki mümin, mukaddes saydığı değerlerini ve amacını asla unutmaz ona odaklanır. Gerektiğinde onun uğruna canını, malını, zamanını gözünü kırpmadan feda edecek derece bağlıdır. Zaten kulluk bilinci ve taatler bu odaklanma sonucunda ortaya çıkıyor.
Odaklandığımız ölçü ve oranda kulluğumuz artıyor yahut eksiliyor. Ademoğlunun yaratılmasında ki maksad rabbine kulluk etmesidir. Ama insan nedense rabbine bir türlü odaklanamıyor. Bu ise tevhid inancının olmazsa olmaz şartıdır. Tevhid, kayıtlardan kurtulmak herşeyinle ona bağlanmak, inanmak, dayanmak ve ona odaklanmak demektir. Tevhidin sırrı işte bu odaklanmaya bağlıdır..
Bu gerçekleştiğinde insan ikinci defa hangi yaşta olursa olsun yeniden doğmuş demektir. Bu doğum bedenin doğumuna benzemez.Karanlık içinde bir aydınlık bulmak gibidir. Böyle bir doğuma odaklanmak her mümine farzdır. "Ey iman edenler, iman ediniz." ayetinin bir manası da bunu ifade eder. Ancak insanı meşgul eden engeller o kadar çok ki kolay kolay amacına odaklanamıyor yani içinden doğamıyor.
İnsanın rabbi ile arasındaki bu engeller odaklanmasına mani oluyor. Bu doğmak gafletten uyanmak, ,dünyadaki kayıtlardan bağlardan kurtulmakla olur. İnsan neyi çok seviyorsa değer veriyorsa şiddetle onu düşünür onu arar, anar, ister. İnsana sevmesi ve sevmemesi gerekenler bildirilmiştir. Allah kendinden başka şeylere odaklanmayı yani tapmayı yasak kılmıştır.
Bir yandan da insana türlü türlü gizli gözetleyen düşmanları başına memur kılmış onu sınamaktadır. Dünya ve içindeki zinetleri , nefsi, şeytan ve avanesi insanın yol gulyabanileri dir. Hepsi Hakka odaklanmak isteyen insanı afsunla sihirlerle meşgul eder işinden gücünden maksadından ederler.
Bu rüyadaki uykunun içinden insanın yeniden doğmasını yani uyanmasını istemezler. Amaçları insanın hedefe odaklanmasını engellemektir. Hepside bu yaşadığımız dünyada yani rüyada insanların kendilerine kulluk etmesini uyanmamasını isterler. Bu yüzdende bir türlü hakka odaklanamaz yani yeniden doğamaz uyanamaz. Yolun gulyabanileri insanın rabbi ile arasında ki rabıtayı bozmak için çalışırlar.Onlarca kazanç ve sevinç, yoldan saptırdıkları her kuldur.
Sevdiğimiz şeylere rabıta kurmak ona karşı bağlılığımızı arttırır. İyi yada şer sevdiğimiz şeyleri hayalimizde canlandırırız. Yani tahayyül yahut mütecessim bir hale getiririz onlarla konuşuruz. İnsan hangi şartta ve halde olursa olsun ,Hak ile sürekli gizli açık rabıta halinde kurması ona odaklanması ,anması bir an bile ayrılmaması ana hedeftir.
Ama bu dünyadaki en zor işlerdendir. Bu maksada şaşmadan odaklanmak ve yaşamak büyük marifettir. Yani hakkı görüyormuşcasına odaklanmak ibadet ve düşünce içinde olmak onun huzurunda doğmak gibidir. Mümininin doğumu, rabbine odaklanmakla olur. Müminin tek gayesi hakka odaklanmaktır.
Bir ceylanın hikayesi bu hakikati bize o kadar güzel vurgulamış ki eklenecek bir şey bırakmamış.
Buyrun ,
Hamile bir ceylanın doğum sancısı başlar ve rahat doğum yapmak için, ormanın uzak bir köşesine gider. Nehrin kenarında, doğum yapacağı esnada, bir anda gök gürler, şimşek çakar ve ormana yıldırımın düşmesiyle ormanda büyük bir yangın çıkar. Ceylan, yangından uzaklaşmak için sağına döner, bir bakar ki, ona ok atmak için bekleyen bir avcı var. Bu sefer soluna döner, ancak o tarafta da aç bir aslanın kendisini yemek için pusuda beklediğini görür.
Ceylan bir kıskacın içinde kalmıştır. Ya avcının okuna teslim olacak, ya aç olan aslana yem olacak, ya da yanan ormanda kül olup gidecektir. Dört bir yanı tehlikeyle doludur ceylanın.Tehlikenin ortasında, hiç bir yere kaçışı ve yapacak bir şeyi olmayan ceylan, hem hamile hem de zayıf olmasına rağmen, bir mucize anlayış ile dış etkenlerden uzak bir şekilde Rabbine sığınır ve annelik görevine odaklanır ..Gücünün yettiğini yapmaya yani doğumuna odaklanır.
Ceylan gözlerini kapatmış doğumunun gerçekleşmesini beklerken, okunu atmaya hazırlanan avcının yakınlarına bir anda yıldırım düşer. Düşen yıldırımdan etkilenen avcının yayından çıkan ok, yön değiştirerek aslana isabet eder. Aslan oracıkta ölür. Yağan yağmur ise kısa sürede yanan ormanı söndürür.Ve ceylan sağ salim doğumunu yaparak kurtulur. Evet Rabbim tüm inananları kendine odaklandırsın. Başka etkenlerin tesirinden arındırsın..
Sağlıcakla kalın..