Allah razı olsun Sayın Cumhurbaşkanımızdan Trabzon’da kamuoyuna yaptığı açıklamalar halkın duygularının tercümanı oldu.
Halkın yanında olduğunu bir kez daha gösterdi. Sorumluluk almayan bürokratlara versin istifasını çeksin gitsin! Cümleleri ile ciddi bir soruna parmak daha bastı çok güzel bir şekilde izah etti.
Son zamanlarda bürokrasinin ağır işlediğine dair şikâyetler gelmeye başladı. Buradan açıkça söylüyorum; sorumluluk almaktan çekinen, imza atmaktan imtina eden, hiçbir bürokrat bulunduğu makamı fuzuli yere işgal etmesin. Bunun affı yok, versin istifasını çeksin gitsin. Bizim işimiz var, yapacağımız çok şey var.”
Samsun ve Çarşamba da şu son beş yıl içeresinde, bir vatandaş olarak tapu ve Nüfusta bürokrasi ile yaşadığımız sorunda aynı bu konuyla ilgili bir sorun. Sorumluluk almaktan kaçan bürokrasiyle ilgili. Hiç kimse bulunduğu makamın hakkını tam anlamıyla vermiyor veremiyor. Bunu bilir anlarız ama birde şu cehaleti anlamakta anlatmakta zorlanıyor insan. Bırakın hakkını vermeyi bulunduğu makamın, yani işin farkında olmayan o kadar atadığımız bürokrat ve yetkili var ki, kan kusturuyorlar vatandaşa.
Kanun ve genelgelerine rağmen yapabilecekleri işleri dahi yapabilecekken yapmıyorlar. Yine aynı kanun ve genelgelerin kendi arzularına uygun başka maddelerini bu çözüme engel olduğu bahanesiyle direterek, vatandaşın çözülecek işlerini savsaklıyor, adeta vatandaşa kan kusturuyorlar.
Vatandaşın kurumla yaşadığı bu ihtilafı yani anlaşmazlığı ancak üç halde çözebilmesi mümkün. Birincisi Bölge idari mahkemede çözüm aramak, İkincisi kendi meselesi için ayrı mahkemeye gitmekle, üçüncüsü ise BİMERE, CİMER’e veya bir üst makama şikayet etmek. En kısada çözülecek mahkeme ise en az 2 sene sürüyor. Bittiniz.
Düşünebiliyor musunuz bir yetkilinin genelgeler gereği belki bir günde yapabileceği bir işi kaçınmak suretiyle yapmaması yüzünden size ve hak sahiplerine yıllar seneler kaybettiriyor. Vatandaş mahkemelerde uğraşırken bizim bürokrat ihlaslı vakit ve teheccüd namazları kılıyor. Sonra da vicdanı pak anlı pak dairede görevine geri dönüyor.
Olacak işleri bile çekinmek sorumluluk almaktan korkmak suretiyle daha da karmakarışık hale getiren çözümsüzlüğe çözümsüzlük katan üstelik birde direnen bir bürokrasi ile baş başayız.
Yaşadığım şu son 5 yıllık mücadele bana bunu çok iyi bir örneği oldu.
Kim bu bürokrasi bizim yani iktidarımızın atadığı müdür amir kaymakam mütevellit.
Konumuzla ilgili avukat ve bilirkişilerle görüşüyor bilgi alıyorsunuz meselenin genelgelerle ve idarece çözümü mümkün olduğunu her haliyle açık olduğu defaten vurgulanıyor. Âmâ gel gör ki kurumda bir yetkilinin direnişine uğruyorsunuz.
Son 5 yıl içinde bir vatandaş olarak tapuda ve nüfusta yaşadığımız haksızlığın mücadelesi vermekteyim hala. Açık hatalı yaptıkları uygulamalar gereği hatalarını kendilerinin düzeltmesi gerektiği halde kaçınan ve bizleri zorlu yollara sokan bu bürokrasi ve yetkililerle canhıraş bir mücadele içindeyim.
Bizimle beraber bu mücadeleyi veren mağdur olan herkesle birlikte, Hak sahiplerine direnen bu bürokrasi ve yetkilileri Allah’a şikayet etmekten başka çaremiz yok. Yapabilecek işleri dahi yapmayan sorumluluk almaktan kaçan bürokratlara lanet ediyoruz. Velev ki bir çözüm bulsunlar. Buradan bir vatandaş olarak yüksek mevki sahibi yetkililere sesleniyorum.
Yirmi dokuz yetim kalmış mağdur edilmiş ve onlar gibi daha nice hak sahibi mağdur edilmiş vatandaşın işlerini kolaylaştırın zorlaştırmayın ki Allah da sizin işlerinizi kolaylaştırsın. Çözüm bulun. İnsanların en hayırlısı insanlara en fazla iyilik edendir. Hayrı dokunandır.
Sadaka Rasulullah
Ahmet Düzgün