Ak Parti 31 Mart’ta yapılacak Belediye başkanlığı seçim manifestosunu Cumhurbaşkanımız tarafından açıklandı.
Cumhurbaşkanımız amaçlarının 'Gönül belediyeciliği'' olduğunu belirterek bunu da Halka Hakim olmak için değil Hadim olmak için yapacakları vurgusuyla dile getirdi.
Cumhurbaşkanımızın bu açıklaması halkın yüreğine su serpti. Ancak bu sözden çoğu belediye başkan adaylarımızın yüreğinde kor dağlattı. Zira bu söz adaylara şatafattan ziyade yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı olduğu manevi vebalin büyüklüğünü mesajıydı.
Seçim sathında çoğu söylemler sözde kalıyordu. Ancak şimdi bu yeni anlayış ve vurgu verilmek istenen mana çok ama çok dikkate alınması gereken bir husus.
Bu öyle sıradan bir mesele değil. Yani öyle bakıp geçilemez. Görüp görmemezlikten, duyup duymamazlıktan gelinemez. Bugün dünyada yarın mahşerde bu vebale asla mazeret sunulamaz.
Gönül belediyeciliğinin ne demek olduğunu anlamayanlar buradaki mesajın şuurunda olmayanlar bu hususa çok dikkat etmesi gerekiyor. Bu mesele oldubittiye getirilemez. Allah korusun gönül öyle hafife alınacak bir şey değil..
Gönül belediyeciliği gönülle yapılacak iş ve amellerden oluşur. Bunu da yapabilmek için önce insanın gönül gözüne sahib olması gerekiyor. Ama gaflet, dalalet, gurur, gam ve aldatıcı olan dünyada bunun başarabilmek çok zor. Ama iyi niyetin iyi akıbet doğuracağına inancımız tam..
Kısaca Cumhurbaşkanımız Belediye başkanı ve meclis adaylarına, kazandıklarında hayalini kurdukları o eski unvanların makamların yerine artık yeni anlayışın insanlara hizmetçi yani hademe olmaktan geçtiğini belirtti.
Kısaca yani başkan adaylarına sizi milletin başına hakim olmanız için değil hademe yani hizmetçi olmak için aday oldunuz dendi.
Bu yüzden belki de çoğu başkan adayı hayal kırıklığına uğradı. Umdukları hayal ettikleri şöhretleri artık hizmetçilikten ve hademelikten öteye geçemeyecek!
Yani nefisler ezilecek. Üstelik bir de ''GÖNÜL'' yaptıkları tüm hizmetlerine şahit olacak. Çünkü gizli açık her yaptıkları işte gölge gibi gönlün takibinde olacaklar. Çok çetin!
Kısaca kimse çarıklı günlerini yani yokluk günlerini unutmayacak. Nerede olurlarsa olsun kendilerinin halkın içinden biri olduğunu imtiyazlı olmadığını geçmişini nereden geldiğini amacını gayesini unutmayacak hatırlayacak. Kendi istikbal ve derdi için, yani kendi heva ve hevesin peşinde değil, bilakis Hakkın ve halkın taleblerinin peşinde tevazuyla gezecek.
Lüks arabalar, şoförler, yüksek katta deri koltuklu başkanlık ofis hayalleri, güzel şık ve kravatlı resmi kıyafetler, sekreterler çaycılar, kapıcılar, randevular, konfor ve şatafatlı zengin duruşlar davetler, yani o nefis putları yıkılacak..
Yerine halkla yani halkın içinde gönül rahatlığıyla dolaşan hasbihalleşen dertleşen aday gibi olacaklar. Fakirle fakir, dertliyle dertli, garible garib, yetimle yetim, mazlumla malum gibi, mağdurla bir mağdur gibi olacak meselelere böylece gönül gözüyle bakacaklar.
Kısaca belediye başkanları halkın hademeleri yani hizmetçileri olacaklar. Bu yetmez bir de bu hizmetleri gönüllü olarak ve gönülden yapacaklar. Eğer böyle yapmazlarsa Gönül hesab görücü olarak herkese yeter!
ÇÜNKÜ GÖNLÜ KİMSE KANDIRAMAZ. Ve ŞAHİT OLARAK TA GÖNÜL HERKESE YETER.
Bu yüzden millete ve taleblerine karşı yüz ekşitmeden, burun kıvırmadan, kin gütmeden tepeden bakmadan, kimseyi kandırmadan, halkın sıkıntılarından kaçmadan, samimiyetle çözüm bulmaktan kaçınmayacaklar.
Halkın taleblerini adaletten ayrılmadan diğer kişi ve emsallere uygun olarak uygulama yapacaklar. Yani haklının hakkını verecekler. Vatandaşı gereksiz mevzuatla meşgul etmeyecek, Yetimin malını daha çocukken koruyacak. Fakir, mazlum, muhtaç, hizmet bekleyen herkese gönüllü yardım edecekler.
Eskiden olduğu gibi millete tepeden bakan, işine geldiğinde mevzuat ve genelgelerle sıkıntılara çözüm bulanlar işine gelmediğinde kanunlarla işleri yokuşa sürenler keyfi ayrımcılığa ve imtiyazlı kişilere yol veren işlerini çözen kolaylaştıranlar artık bu anlayışı terk edecekler.
Bu anlayışın yerine, kimsesizlerin, mazlumun hak sahiblerinin, mağdur edilenlerin vatandaşın yani halkın taleblerine tevazuyla ve vicdani bir anlayışla çözüm bulacaklar.
Özetle adaylarımız başkan olduklarında, nefisle, yani kızgınlıkla öfkeyle hırsla değil de güzel bir kalb ve gönülle halka hizmet edecekler.
Yok eğer yarın aksi bir davranış ve tutum içine girer amaclarını unuturlarsa yani makam sarhoşluğunda kaybolurlarsa. Adaylarımız bilsinler ki onları önce ''GÖNÜL'' çarpacaktır. Sonrasında Cumhurbaşkanımız bu hususta yakın takipçi olacağını ifade beyan etmiştir..
Selam ile
Ahmet DÜZGÜN